Cezmi Doğaner
İklim değişikliğinin etkileri dünyanın her yerinde yaşanıyor artık. İklim krizinin önemli sebeplerinden biri de çevrebilim ile ekonomik ilişkiler arasındaki olumsuz gelişmelerdir. Eskiden sınırsız diye bakılan doğal kaynaklar tükenmeye başladı. Bunların en başında hava ve su geliyor. Sorumsuzca alınan kararlar ve çılgınca tüketim yıkıcı etkilerini göstermeye başladı.
Çılgınca tüketmek ve çevreyi tahrip etmek yerine ahlakî düşünme ve dayanışma duyguları ile hareket etmeye başladı insanlar.
İnsanların sağlıklı bir çevrede yaşama sorunu sonuçta demokrasi sorunudur. “İnsanlar kendi geleceklerini kendileri şekillendirir.” deniliyor ama alınan kararlardan ve uygulamalardan insanların bilgisi yok maalesef!
Endüstrileşme, çarpık kentleşme ve hızlı nüfus artışı doğal dengeyi olumsuz etkilemektedir. İnsanın yaşaması için mutlak gerekli üç şey vardır:
Nefes almak için hava,
İçmek için su,
Yemek için hayvansal ve bitkisel yiyeceklerden oluşan besin.
Havanın iyi hava, suyun iyi su, besinlerin ise ve kalori ve protein bakımdan zengin olması gerekir.
İnsan varlığının ve yaşamının devamı için olmazsa olmaz bu önemli üç şeye artık sahip değiliz. Bunlar ya bozulmuşlar, ya azalmışlar ya da kirletilmişler.
Daha şimdiden su kaynaklarında, deniz kenarlarında “İçmek yasak”, “Denize girmek yasak” gibi tabelalar var.
Yakında birçok yerde “Yaşamak yasak” yazan tabelalar göreceğiz belki de…
Evet, başta yeraltı sularına ve denizlere zehirli atıkların karışması dolayısıyla doğal denge bozuldu…
Çevrenin iyi yönetimi toprağın, suyun ve havanın temizlenmesi ve temiz tutulması anlamına gelir. Kalkınma özellikle düşük refah seviyesine sahip ülkeler için gereklidir, ancak aynı zamanda gelişmiş ülkelerdeki düşük refah seviyesi gösteren nüfus grupları için de gereklidir. İyi bir kalkınma politikası, dünya gelirinin ülkeler arasında ve her ülkenin milli gelirinin nüfus grupları arasında iyi bir şekilde dağıtılmasını gerektirir. Sürdürülebilirlik, davranışlarımız bunu etkilediği sürece gelecek nesillerin en azından aynı düzeyde refaha sahip olacağı anlamına gelir.
Dengesi bozulan doğa da orman, su, toprak ve bitki örtüsü tekrar üretilemez ve yok olan yerine yeniden getirilemez.
TEKRAR ÜRETİLEMEZ
Ekonomide sadece üretilebilen değil, üretilemeyen ürünlerde vardır. Tekrar üretilebilen ürünler günlük yaşantımızı sürdürebilmek için tekrar tekrar yerine yenisi üretilen ürünlerdir. Tekrar üretilemez ürün ise yaşamımızdır. Bunları geçmiş bize sunar, yok edildiğinde yerine yenisi getirilemez, ancak korunur, muhafaza edilir ve aktarılır. Hemen hemen tüm kültürel ve yaşamsal ürünler bu kapsamdadır.
Bugünlerde tekrar üretilemez ürünler üretilebilen ürünlere feda ediliyor. Tekrar üretilebilen ürünlerde kar-zarar paraya çevriliyor. Oysa tekrar üretilemeyen ürünlerde böyle olmadığından kararlar kişilerin insafına kalmıştır. Demokrasi eskiden beri ortodoks olmayan farklı düşünenler için fikirlerini, düşüncelerini karşılıklı açıklayabilecekleri platform olmuştur.
Bağımsız fikirler dışarıda bırakılıyor. Gençler sırt çeviriyor, değişik düşünenler sosyal tartışmalarını internet sayesinde bir platform olmadan da yapabiliyorlar.
Gerçek demokrasinin yerleşmesi için yokluğun, yoksulluğun, işsizliğin ortadan kaldırılması, yaşam alanlarının sağlıklı, çevrenin temiz olması gerekir.
Cezmi Doğaner
Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı