Hiçbir düzen uzun süre ayakta duramaz. Ayakta durabilmesi için geniş kitlelerin O’nu benimsemiş olması gerekir. O nedenle ülkedeki eğitimin bir görevi de bunu gerçekleştirmektir. Bundan dolayı eğitim kurumları daima egemen sınıfların çıkarlarını yansıtır.
Bu anlamda eğitim, yalnız okullarda yapılmaz. Basın, sinema, radyo-televizyon, tiyatro, dernekler, sendikalar, siyasi partiler v.b. eğitimin araçlarıdır.
Eğitim, sadece insanların iş gücünü artırmayı gerçekleştirmez. Aynı zamanda kişiliğini ve dünya görüşünü de yoğurur, olgunlaştırır. Eğitilmiş insanlar düzenin bozukluklarını daha kolay kavrarlar. Düzeltilmesi için savaşım verirler. İngiliz muhafazakar politikacılardan Mr. Giddy bu konuda: “Eğitim gören işçi çocuğu kendi yaşantısını beğenmeyecektir. Onları, sanayi ve tarımla itaatlı ve becerikli işçiler haline getirelim diye eğitim vermeye çalışırken, unutmayınız ki kendi başımıza yeni efendiler yetiştirmiş olacağız. Hatta dahasını söyleyeyim size, bunlar biraz daha okurlarsa bizi fabrikalarımızla birlikte devletimizi de ele geçirmeye kalkışabilirler…” diyor.
Bu sözlerden de açıkca anlaşılacağı gibi, eğitimin iki yönlü niteliği vardır. Biri, egemen sınıfların ömrünü uzatma aracı olmak, diğeri ise halkın bilinçlenmesine, kendi düzenini kurmasına katkıda bulunmaktır. Bu anlamda: Demokrat eğitim, halkın çıkarlarını yansıtan eğitimdir.
Demokrat eğitim, bilimsel Laik eğitimdir. Bu nedenle din, mezhep ve inanç ayrılıklarının dışındadır. Demokratik eğitimde özgür düşünce esastır. Ama düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğünü horlayacak biçimde kullanılamaz. Eğitim, dinin baskı aracı olmasını da, baskı altına alınmasını da engelleyecek bir işlev kazandırır. Hilafetçi görüş değil, Cumhuriyetci görüş oluşturur. Demokratik eğitim; içeriği tabularla dolu, herşeyi kadere bağlayan dogmatik kafalar yerine, özgür düşünebilen, eleştirebilen kafalar yetiştirmeyi amaçlar. Müfredat programları ve buna bağlı olarak ders kitapları, gerici çağ dışı özden arındırılıp çağdaşlaştırılarak Öğretim Birliği sağlanır.
Demokratik eğitimin temel niteliklerinden biri de herkesin okuma hakkını kullanmasıdır. Din, mezhep ya da etnik farklılıklar gözetmeden zenginliğine yoksulluğuna bakılmadan herkese, yeteneklerine uygun eğitim kurumlarına girme olanağı sağlanır. Yeteneklerini sonuna kadar geliştirme fırsatı verilir. Okullara alınmada hiçbir ayırım gözetmeden fırsat eşitliği tam olarak gerçekleştirilir.
Demokratik eğitim, insan mutluluğunu gerçekleştirmenin, özgürlükçü demokrasiyi güçlendirmenin ve bağımsızlığımızı pekiştirmenin vazgeçilmez gereğidir. Barışın gerçekleştirilmesinde, özgürlüğün, bağımsızlığın kazanılmasında gerekli bilgi ve becerileri kavratan bir ödevi vardır demokratik eğitimin.
Demokratik eğitim de, insanın üretime katkısı elbette ki daha çoktur. Böylece, bireylerin teknik bilgi düzeylerinin yükseltilmesi, üretim deneyimlerinin zenginleş-tirilmesi sağlanır. Bunu sağlamak için yapılacak olan, iş içinde Eğitim yöntemini uygulamaktır.
İnsan kişiliğinin oluşması ve gelişiminde eğitimin büyük katkısı vardır. Eğitim, eğriyi, yanılgıları doğrultmaktadır.
Bugün Türkiye’de toplumsal yaşam da ve okullarda, saygı, sevgi, adalet, çağdaşlık, hoşgörü gibi güzel olan ne varsa yok edildi. Yerini kin, nefret ve saldırgan bir tutum ve davranış aldı.
Yıllardır “dış güçler, dış düşmanlar” deniliyor ama asıl “iç düşman” dan söz edilmiyor. En büyük iç düşman, “cehalet”. Bilindiği halde mücadele edilmiyor.
Cezmi Doğaner
Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı