Vatan düşman tarafından işgal edilmiş. Bu durumda Türk’ün Sultanının, atalarına yakışır bir davranışla “ya istiklal ya ölüm” deyip, milletinin önüne düşmesi gerekirken Vahdettin, “soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta” idi (Kemal Atatürk- NUTUK, sayfa 1.).
Osmanlı Meclisi (Meclis-i Mebusan) İngilizler tarafından işgal edilip dağıtılınca, Meclis Başkanı Celalettin Arif ile Saray’a çıkıp kendisine “millete güven” diyen Rauf Bey’e (Orbay), Vahdettin “Rauf Bey, millet koyun sürüsü, ben de onun çobanıyım” demiştir!..
Daha sonra Vahdettin’in yalnız şahsını ve tahtını değil, gönlünü ve keyfini de düşündüğü anlaşılmış, Millet Sakarya’da var olma ya da yok olma savaşımı yaşarken o, kendisi 60 yaşında olduğu halde aşık olduğu 18 yaşındaki bir taze ile saray düğünü yapıyordu…
Ataları Ertuğrul Gazi‘nin Söğüt’teki ve Osman Gazi’nin Bursa’daki türbelerini Yunan Kralı pis ayaklarıyla çiğnerken Vahdettin, “Yunan Ordusu, Halife’nin Ordusu’dur” diye fetva verdiren, buna karşılık Türk’ün Kurtuluş Mücadelesini yürüten Atatürk ve arkadaşları hakkında ”idam fetvası” verdiren bir haindir…
Vahdettin, düşmanı denize döktükten sonra milletinin zaferini kutlayacağına, bir zamanlar “Âli Osmani” denilen bir imparatorluğun Sultanı olduğunu unutup, Osmanlı’nın en büyük düşmanı “İngiliz devletleri fehimesine” mektupla başvurarak sığınma talebinde bulundu…
Emperyalistler kullandıkları aşağılıkları işleri bitince, çiğnenmiş sakız gibi atarlar. İngilizler de öyle yaptı. Bir savaş gemisine bindirdikleri, sadece 18’lik yeni gözdesini yanına almış Vahdettin’i ülkelerine götürmediler. Bir İtalyan sahil kasabası olan San Remo’nun kumsallarına atıp gittiler…
Taze gelinin ağabeyleri, İşgal İstanbul’unda arkadaşlarıyla gecelere akıp Padişah parasıyla “Sodom ve Gomore” yaşamı sürmeye alışmışlardı!.. Onlar da eniştelerinin arkasından San Remo’ya gittiler ve bu kez Vahdettin’in paraları suyunu çekene kadar orada “dolçe vita”yaşamı sürdürdüler…
Vahdettin haininin “koyun sürüsü” dediği millet, “ya istiklal ya ölüm” diyen Mustafa Kemal Paşa’nın bayrağı altında toplandı ve düşmanı denize dökerek vatanı kurtardı…
Atatürk, 12 Eylül 1922 günü yayımladığı zafer mesajında aynen şöyle diyordu: “Büyük Türk Milleti, bu zafer her şeyden önce senin eserindir…”
Türk Milleti, dün Cumhuriyeti’nin yüzüncü yıl dönümünü, kentte, köyde, her yerde, büyük bir coşkuyla kutlayarak Atasına layık bir millet olduğunu gösterdi. Koyunlara gelince, biz onları bu milletten saymıyoruz zaten!..