Türkiye’nin siyasi arenasında, AKP ve MHP koalisyonunun uzun süredir devam eden iktidarı, kamuoyu araştırmalarına göre beklenmedik bir yenilgi ile karşı karşıya kalabilir. Anketlerin ortalaması, AKP’nin %27, MHP’nin ise %6 bandında olduğunu gösteriyor. Bu durum, koalisyonun toplam oy oranını %20 civarına çekiyor ve siyasi dengelerin değişebileceğine işaret ediyor.
Ancak bu tabloyu sadece anket sonuçlarıyla değerlendirmek yeterli değil. AKP’nin geçmişte uyguladığı kumpas operasyonları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik hamleler, ekonomik çöküntü ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına uymama gibi unsurlar, seçmenlerin vicdanlarında derin izler bırakmış durumda.
Kumpas Operasyonları ve İBB’ye Yönelik Hamleler
AKP’nin geçmişteki kumpas operasyonları, muhalefeti sindirme ve kontrol altına alma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Özellikle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturmalar ve tutuklama kararları, siyasi baskının bir göstergesi olarak algılanıyor. İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde yaşanan bu gelişmeler, sadece muhalefeti değil, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası imajını da zedeledi.
Ekonomik Çöküntü ve Seçmen Tepkisi
Ekonomik göstergeler, seçmenlerin siyasi tercihlerinde belirleyici bir rol oynuyor. Artan enflasyon, işsizlik ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, halkın ekonomik güvenini sarsmış durumda. Metropol Araştırma’nın verilerine göre, AKP ve MHP seçmenlerinin önemli bir kısmı bile ekonomik yönetimi olumsuz değerlendiriyor. Bu durum, seçmenlerin alternatif arayışına yönelmesine neden oluyor.
AYM Kararlarına Uymama ve Hukukun Üstünlüğü
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymama, hukukun üstünlüğü ilkesine olan güveni zedeliyor. Bu durum, sadece iç politikada değil, aynı zamanda uluslararası arenada da Türkiye’nin itibarını olumsuz etkiliyor. Hukukun üstünlüğüne olan inancın azalması, seçmenlerin siyasi tercihlerinde önemli bir faktör haline geliyor.
Sonuç
Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, Türkiye’nin siyasi dönüşümünün kaçınılmaz olduğu görülüyor. Seçmenlerin vicdanlarının sesine kulak vermesi, sadece siyasi dengeleri değiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini de şekillendirecek. Bu süreçte, ekonomik ve sosyal beklentilerin karşılanması, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve siyasi baskıların sona ermesi, seçmenlerin en büyük talepleri arasında yer alıyor.