Türkiye’nin son zamanlardaki en büyük tartışma konularından biri, Cumhurbaşkanlığı seçimi mi yoksa ekonominin içinde bulunduğu durum mu? Sokağa çıkıp halkın sesine kulak verdiğimizde, ülkenin bir numaralı gündeminin ekonomi olduğu açıkça görülüyor. Artan enflasyon, işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk, halkın hayatını doğrudan etkileyen en önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunlar çözülmeden başka konulara odaklanmak doğru bir yaklaşım olabilir mi?
Ana muhalefet partisinin asli görevi açlık, yoksulluk, işsizlik ve yolsuzluk gibi halkın temel sorunlarına eğilmek olmalı. Ancak parti şu an Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları ile meşgul. Bu durum, halkın gerçek gündeminin gölgede kalmasına sebep oluyor. Erken seçim istemek ise tartışmalı bir politika olarak değerlendiriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü devlet yapısı ve Yüksek Seçim Kurulu üzerindeki etkisi dikkate alındığında, acil bir seçim yarışına girmek, görev süresi dolmuş bir lidere yeni bir şans tanımaktan başka bir anlama gelmez. Bu nedenle, muhalefetin önceliği ekonomiyi düzeltmek ve halkın refahını artıracak politikalar üretmek olmalı.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları, ülkenin gerçek gündemini gölgeliyor ve halkın temel sorunlarına yeterince odaklanılmadığı izlenimi veriyor. CHP yönetiminin, 2028 yılında yapılacak seçimler için aday belirleme çalışmalarını bir kenara bırakıp, şu anki ekonomik sorunlara yönelik politikalar üreterek halkı bilgilendirmesi gerekiyor. Ülkedeki ekonomik sıkıntılar, her geçen gün daha fazla vatandaşın yaşamını zorlaştırırken, muhalefetin bu konulara daha fazla eğilmesi elzem hale geliyor kanısını taşıyorum.
Türkiye’nin öncelikli gündeminin ekonomi olduğunu unutmadan, siyasi tartışmaların bu gerçeklerin önüne geçmesine izin verilmemeli. Ekonomik istikrarın sağlanması, uzun vadede toplumsal huzurun temelidir. Halkın refahını artıracak politikaların öncelikli olarak ele alınması, ülkenin geleceği açısından büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, CHP’nin öncelikli gündemi ekonomi olmalı. Güçlü ve sürdürülebilir bir ekonomi, sadece bugünün değil, yarının da Türkiye’sini inşa edecektir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları, halkın temel sorunlarının önüne geçmemeli. Halkın refahını artıracak politikalar geliştirilerek, ülkenin geleceği için adımlar atılmalı.
Ayrıca, ekonomik sorunların çözümü için yapılacak reformlar ve uygulamalar, sadece kısa vadeli çözümler değil, uzun vadeli kalkınma ve istikrar sağlama amacı taşımalıdır. Halkın güvenini kazanmak ve gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye bırakmak adına, tüm siyasi aktörlerin bu konuda duyarlılık göstermesi büyük önem taşımaktadır.