Türkiye yıllardır sağ zihniyetle, liberal politikalarla yönetiliyor. Liberal politikaların getirdiği sonuç ortadadır. Açlık, sefalet, yokluk ve yoksulluk içinde yaşıyoruz. Üretimden koparılarak tüketim toplumu haline getirildik. Bugün bir ekonomik çıkmazın içine düşmemizin tek nedeni liberalizmden beslenen ve özelleştirme politikalarına ülkeyi mahkum eden sağ zihniyetlerdir. Bu yaşanan olumsuzlukları göz önüne aldığımızda, yeni seçilecek bir cumhurbaşkanı adayının yüzünü sola çevirerek hareket etmesi gerekmektedir.
Solcu ve sosyal demokrat bir aday, insan haklarına ve evrensel hukuka bağlı olması nedeniyle, toplumun her kesiminin haklarını koruyan, adalet ve eşitlik ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olabilir. Ülkede adaletin ve huzurun sağlanmasında önemli bir rol oynar. İnsan haklarına saygılı bir yönetim anlayışı, toplumun geniş kesimlerinin güvenini kazanır ve demokratik süreçlerin güçlenmesine katkıda bulunur.
Ayrıca, solcu ve sosyal demokrat bir cumhurbaşkanı adayı, çevre ve doğa konularına daha duyarlı olabilir. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ekolojik dengeye zarar vermeyen politikalar geliştirilmesine önderlik eder. Çevre dostu uygulamalar, toplumun sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamasını sağlar ve geleceğe bırakacağımız en değerli miras olan doğayı koruma sorumluluğunu da üstlenir.
Sağ zihniyetin ve liberal politikaların ülkeyi sürüklediği ekonomik çıkmazdan kurtulmanın yolu, üretim odaklı bir ekonomi modeline geçmektir. Üretimden koparılmış bir toplum, ekonomik krizlerle başa çıkamaz. Solcu ve sosyal demokrat bir cumhurbaşkanı adayı, tarım, sanayi ve teknoloji alanlarında üretimi artırıcı politikalar geliştirebilir. Bu sayede, ekonomik istikrar sağlanır ve ülkede refah seviyesi yükselir.
Bu noktada, özellikle Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), sol değerlere, sosyal demokrat ve halkçı politikalara daha fazla önem vermelidir. CHP, sağcı zihniyetlerden ve politikaların etkisinden uzak durarak, Atatürk’ün mirasını yaşatacak solcu, sosyal demokrat ve halkçı bir cumhurbaşkanı adayına yönelmelidir. Bu anlayış, CHP’nin toplum nezdinde güvenilirliğini artırır ve partinin gerçek kimliğini ortaya koyar.
Sonuç olarak, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal krizlerden çıkış yolu, solcu ve sosyal demokrat bir cumhurbaşkanı adayıyla mümkündür. İnsan haklarına, evrensel hukuka bağlı, çevre ve doğa konularına duyarlı bir solcu aday, ülkede bulunan tüm sorunların üstesinden gelebilir. Üretim odaklı bir ekonomi ve adalet ile eşitlik ilkelerine dayalı bir yönetim anlayışı, Türkiye’nin geleceğini daha parlak kılacaktır. CHP’nin de bu doğrultuda hareket ederek, sağ zihniyetlerin etkisinden kurtulması ve sol değerleri benimsemesi, ülkenin kurtuluşu için büyük önem taşımaktadır.