Bu yazıyı yazmama, kişiliğine ve görüşlerine saygı duyduğum banka emeklisi hemşehrim Ahmet Gül ağabeyimin sosyal medya paylaşımından alıntılayarak, özünü bozmadan gazeteci kimliğimle düzenleyerek merhum Bahri Dağdaş’ı yâd etmek için yazmış oldum.
Bahri Dağdaş (1919, Kars – 28 Haziran 1984), Türk siyasetçidir. İsviçre Yüksek Ziraat Mühendislik Okulu’nu bitirdi. Şeker Fabrikaları Zirai Planlama Uzmanlığı, 2. (XIII), 3. (XIV), 4. (XV) Dönem Konya, 5. (XVI) Dönem Kars Milletvekilliği ile Tarım Bakanlığı yaptı.
Kars’ın gururu merhum Bahri Dağdaş, Konya Milletvekili olduğu dönemde Tarım Bakanı olarak görev yapmıştır. Görev süresince Toprak Mahsulleri Ofislerini faal hale getirerek, Meksika’dan 1’e 20-25 verimli tohumluk buğday ithal ettirmiş ve köylülerin yüzünü güldürmüştür. Konya Ovası’nı sulama kanalları ile örümcek ağı gibi örerek, çöl gibi olan bu bölgeyi tahıl ambarı haline getirmiştir. Bu başarılar, rivayet değil, gerçek olaylardır.
Ahmet Gül abi, 1995 yılında Konya/Çumra’da görev yaparken, yaşlı bir amca ile karşılaşıyor ve nereli olduğunu soruyor. Kars’lı olduğunu söyleyince, gözleri dolan yaşlı amca, “Merhum Bahri Dağdaş, bu gördüğün Konya Ovası çöl idi. Bu çölü verimli hale getirip, yöre halkını yoksulluktan kurtarmıştır. Nur içinde yatsın,” diyor.
1969 yılında Kars’ta olağanüstü bir kuraklık yaşandığında, Kars’tan bir heyet Ankara’ya giderek Bahri Dağdaş’a saman yokluğundan dolayı milletin perişan olduğunu iletir. Merhum Dağdaş, heyeti dönemin Ulaştırma Bakanı’na götürerek, İç Anadolu’dan bedava tren tahsis edilmesini ve Karslıların hayvanlarına saman götürmelerini ister. Bakan yapamayacağını söyleyince, asabi yapısıyla bilinen Dağdaş, “Kars batarsa, Türkiye batmış demektir,” diyerek Bakan’ı makamında yumruklar. Kars’tan gelen heyet, Bakan’ı Dağdaş’ın elinden zor kurtarır.
Eskiden cep telefonu yoktu. Yöre milletvekillerinin ev ve Meclis telefonları her seçmende bulunur, seçmen evini arasa bile, eşleri ve çocukları sekreterlik görevi yapar, not alır ve milletvekilleri vatandaşın işlerine yardımcı olurlardı. O dönemin milletvekilleri, bugünküler kadar imtiyaza sahip değillerdi. Maaşları ve bazıları Kamu İktisadi Kurumlarında Yönetim Kurulu Üyelikleri vardı. Bugünün milletvekilleri olağanüstü imtiyaz sahibi olmalarına rağmen, halktan kopuklar. Bunun sebebi basit; sistem hatası. Bu vekiller seçilmiş değil, liderlerin iki dudağı arasından atanmış milletvekilleridir.