Yeni yılın ilk üç gününde, dört ürünün gümrükten döndüğü haberini okudum. Halkın sağlığıyla resmen oynanıyor! Gıda güvenliği sıfır, denetimler göstermelik. İnsanlar zehirlenirken yetkililer ne yapıyor? Halk sağlığını hiçe sayan bu ihmalin hesabını kim verecek?
Unutmayalım ki gıda güvenliği, halk sağlığı ve ekonomik refah için kritik bir konudur. Ancak, son dönemde Türkiye’den Avrupa Birliği’ne gönderilen bazı tarım ürünlerinde ciddi güvenlik riskleri olduğunu, AB ülkelerinin denetimleri sonucu geri gönderilmesinden öğreniyoruz.
Türkiye’den Fransa’ya gönderilen kuru incirlerde aflatoksin tespit edilmiştir. Aflatoksinler, zehirli ve kanserojen maddelerdir ve özellikle Aflatoksin B1, yüksek kanser riski taşıyan bir türdür. Peki, bu ürünler neden halk sağlığını tehlikeye atacak kadar kontrolsüz piyasaya sürülüyor? Gıda denetiminde açıklar mı var?
Danimarka’ya gönderilen üzüm yapraklarında pestisit kalıntıları, kabuklu susam tohumlarında ise Salmonella bakterisi tespit edilmiştir. Pestisitler, tarımda kullanılan kimyasal maddelerdir ve yüksek seviyelerde insan sağlığına zarar verir, Salmonella ise bağırsak yolunu etkileyen yaygın bir bakteriyel hastalıktır ve ciddi gıda zehirlenmelerine yol açabilir. Denetimlerin eksikliği nedeniyle her yıl yüzlerce insan gıda kaynaklı hastalıklara yakalanıyor. Yetkililer bu duruma nasıl göz yumuyor?
Polonya’ya gönderilen limonlarda pestisit kalıntıları tespit edilmiştir. Limon gibi narenciye ürünleri, pestisit kalıntılarından dolayı sağlık riski oluşturabiliyor. Halk olarak, sağlıksız ürünler tüketmeye mahkûm muyuz?
Bu tespitler, Türkiye’nin gıda güvenliği ve denetim sistemlerinde ciddi eksikliklerin olduğunu göstermektedir. Her geçen gün, paramızla aldığımız ürünleri tüketerek sağlığımızı riske atıyoruz. Gıda güvenliği ve halk sağlığı konusunda daha duyarlı ve sorumlu bir yönetim talep ediyoruz. Ülkeyi yönetenler, halkın sağlığı konusunda da duyarlı olmalıdır. Bu soruları sormak ve hesap sormak her vatandaşın doğal hakkıdır.