Advert
Burhanettin YILMAZ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. CHP’de Yeniden Tüzük Kurultayı Kaçınılmazdır…

CHP’de Yeniden Tüzük Kurultayı Kaçınılmazdır…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tuzla Demokrasi Hareketi olarak  “DEĞİŞİM KURULTAYI”  iddiasıyla yapılan CHP Tüzük kurultayına gözlemci olarak katıldım.

Parti içi demokrasiye işlerlik kazandıracak bu kurultaya sadece partililer heyecanlı çalışmaları içine girmediler; parti dışında ki demokrasi savunucularındanTÜSES, SODEV, SDD, Toplumcu Düşünce Enstitüsü gibi fikir kulüpleri de katkı vermek için çırpındılar.

CHP Örgütü ile demokrasiyi her şartta önemseyen devrimciler, demokratlar ve yurtseverlerde umutlu bir hava hâkimdi kurultay öncesi.

Sonuç, hiç de beklendiği gibi olmadı; salondaki birtakım kişisel hesaplaşmalar yer aldı.

Kurultay kurgusunun Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel için planlandığı “Değişim” kavramının da bir oyalamadan ibaret olduğu, bu tüzük kurultayında iyice ifşa olmuştur.  Mansur Yavaş da haklı olarak sitem dolu konuşmasını yaptı.

Bu Tüzük kurultayında CHP örgütünün katılımcı demokrasi beklentisinin ‘fos’ çıkarken hatta bir geriye gidiş söz konusu olmuştur. Değişim ters yöndedir yani…

CHP tarihinin yaşayan tanığı Erol Çevikçe, sorunun kronik yanını güzel ortaya koymuş…

//Yarım yüzyıldır bu kurultayların içinde oldum. Dikkat ederseniz 20. Tüzük kurultayı, yani nerde ise 2 yılda bir tüzük kurultayı görmüşüm. Her genel başkan geldiğinde ilk sözlerinin başında ön seçim var olmuştur. Ama sonuç hiç değişmemiştir.

 

Çevikçe’in saptaması önemlidir; çünkü 20 tüzük kurultayından çıkan sonuç aynı, merkez yönetimin demokratik yapıya kavuşmasına izin verilmiyor, CHP’de oligarşik düzen esastır!  (Erol Çevikçe’ nin söylemi, Nurhan Işıkseren hocanın yazısından alıntılanmıştır)

 

Parti üyesinin yıllarca CHP’ye demokrasi getirmek için sergilediği çabaların, teşebbüslerin akamete uğratılmasının nedenini iyi analiz etmek ve sorunun özünü kavramak gerektiği apaçık ortada değil mi sizce?

Bu tüzük kurultayı öncesinde de parti içinden ve dışından demokratik tüzük önerileri sunulmasının bir netice doğurmayacağını kavramak için bir 20 yıl daha tüzük kurultaylarıyla mı oyalanılacak?

“Aynı şeyi defalarca deneyip farklı bir sonuç almayı beklemek akıllara ziyan” demiş Einstein. Einstein’ın kemikleri sızlatmaktan hicap duymak lazım…

Şimdi bakalım tüzük kurultayının doğurduğu fareye…

Ana hedef neydi?

Özelikle parti içi demokrasi!

Ayrıntıya girmeden önce belirtelim: bir komisyonca hazırlanan, 81 il başkanının oybirliğiyle kabul edilen tüzük taslağının görüşmeler ve oylamalar başlamadan yarım saat önce delegelere ulaştırılması, zaten daha baştan bir oldu-bitti anlayışıyla hareket edildiğini gösteriyordu.

24 sayfalık bir taslak metnin yarım saat içinde okunması, ayrıntıların özümsenmesinin mümkün olamayacağını anlayamayacak kadar kifayetsiz olabilir mi CHP üst yöneticileri?

Elbette hayır; fakat demokratik bir tüzük konusundaki samimiyet de tabak gibi ortada…

Haliyle geride kalan bir değişim kurultayı değil, yine bir gurultaydır, guruldamadan ibarettir.

Esas dananın kuyruğunun koptuğu noktaya geçelim…

Milletvekili ve belediye başkan adaylarının, yargı denetiminde tüm üyelerin katılımıyla belirlenmesinden kaçınmak, sadece bir seçenek olarak sunmak, uygulanacak seçim yöntemini parti meclisi kararına teslim etmek;  adaylarının belirlenmesinde genel merkeze yüzde 5 yerine 15 kontenjan tanımak, neyin değişimdir?

Bu sorunun yanıtını CHP’deki ayrıcalıklı yöneticilere bırakmadan,  örgüt şapkasını önüne koyarak yanıtını doğru vermeli ve gün gelince de gereğini yapmalıdır.

Mahalle delege seçimlerinden itibaren çarşaf liste uygulaması neden tek yöntem yapılmadı? Kongrelerde blok liste uygulaması niçin kaldırılmadı; temsilde adalet sorunu niye görmezden gelindi?

Nispi temsil esasına göre delege seçimleri neden kabul edilmedi?

Evet, parti içi iktidarınızın devamı için antidemokratik uygulamaları -üstelik bir değişim kurultayında(!)- içinize sindirmekte neden bu kadar rahatsınız?

Blok liste uygulaması kaldırılsaydı, çarşaf liste zorunluluğu gelseydi, parti üyesinin söz ve karar hakkı görünür olacak ve CHP’nin üye/örgüt/program partisi olma yolu açılacaktı.

CHP’de demokrasi yeri yerine oturacaktı…  Mahallelerde oluşan feodal anlayışlar ortadan kalkacaktı.

Olay gayet açık,  parti içi iktidarı,  kontrolü kaybetmek istemiyorsunuz; lakin demokrat pozlarda ortalarda dolaşmaktan da geri durmuyorsunuz. Bu nasıl bir yaman çelişkidir!

Salonda İmamoğlu ve Özel’in demokrat nidaları ile yaptıkları konuşmalar hep beni gülümsetti.

Nerede sizin demokrasi anlayışınız CHP’nin parlak yıldızı İmamoğlu ve heyecanlı genel başkanı Özel; Türkiye’yi demokratik/saydam/dürüst yönetme iddianızın altını böyle mi dolduracaksınız?

CHP’nin demokrasi reflekslerini körelterek, örgüt dinamiğini törpüleyerek, parti üyesini kuklaya çevirerek Türkiye’yi tek adam yönetiminden kurtarma, hukuk devleti inşa etme iddianızın halkta karşılık bulacağını mı sanıyorsunuz?

CHP üyesi de artık gözünü açmalı.

Bir kere CHP’deki oligarşik yönetim tarzına bayrak açmadan demokratik bir açılım sağlanamayacağını beyinlere nakşetmek icap ediyor.

Partililerin adam yerine konulma istemi de önemli bir sorundur. Burada olması gereken kişiler etrafında değil, fikirler etrafında örgütlülük oluşturulmalıdır. Örnek olarak da Tuzla Demokrasi hareketinin bir yıldır yaptığı anlayışı verebilirim.  Amaç örgüt birilerine asla basamak olmayacak, mücadele anlayışı “parti içi demokrasi, ülke için iktidar” hedefini gözetecektir.

Dahası, partide sadece temsil ve yönetim koltuklarına odaklı bir hedef ve bunun için önseçim istemek, faydacı/ hesaplı bir partili tutumudur ve haliyle temel sorunu perdeler.

Oysa parti içi demokrasi, lider ve dar kadrosunun yönetim kademelerine, temsil görevlerine seçtiği yandaşlar, uzmanlar, akademisyenler, sivil/asker bürokratlar, seçkinler düzeni değildir. CHP’de yüz binlerce üye var, çeşitli organlar var. Bunların hepsinin partide oluşacak düzene dair karar alma süreçlerine katılması, parti içi demokrasidir.

CHP’nin “üye ve program” partisine dönüştüğü; “aşağıdan yukarıya” doğru işleyen, merkez yönetime kadar tüm kademe seçimlerinde parti üyelerinin özgür irade ile belirleyici etkisinin görünür olduğu bir yönetim modeli, parti içi demokrasidir.

Evet, parti içi demokrasinin kapsamını geniş tutmak, önseçime indirgememek lazım…

Ancak, “önseçim sakıncalıdır, temsil kademelerine seçileceklerin genel merkezden belirlenmesi uygundur” gibi bir anlayışa prim verildiği sanılmasın. Tüm illerde hâkim denetiminde önseçimin geçerli kılınacağı bir sistem kuvvetle savunulmalıdır.

Bu, genel merkez oligarşisinin kırılması için yeni bir tüzük kurultayı olmazsa olmaz şarttır.

 

 

CHP’de Yeniden Tüzük Kurultayı Kaçınılmazdır…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin