Türkiye’de siyaset sahnesinde yıllardır benzer manzaralarla karşılaşıyoruz. Bugün küfrettiği birine yarın methiyeler düzen politikacılar, siyaseti bir erdem işi olarak değil, çıkar ilişkilerinin bir aracı olarak görüyor. Oysa politika, halkın sorunlarına çare bulmak ve toplumu daha iyi bir geleceğe taşımak için var olan bir olgudur. Ancak Türkiye’deki siyasetçilerin büyük çoğunluğu, seçim dönemlerinde halkı hatırlamakta ve seçim dışında kendi çıkarlarını gözetmektedir.
Türkiye, 150 yıllık demokrasi tarihinde önemli evrelerden geçmiştir. Ancak siyasetçilerin ahlaki zaaflarına hala çözüm bulunabilmiş değil. Bu durumun en büyük suçlusu ise halkın kendisidir. Sivil inisiyatifin gelişmediği ve politikacıların denetlenmediği bir ülkede yolsuzluk, hukuksuzluk ve nepotizm kaçınılmazdır. Halkın yapması gereken, politik insan yani “homo-politicus” olmaktır. Politik insan olabilmek için sınıf mücadelesi veren sivil toplum kuruluşları ve sendikalar gibi hak arama araçlarına dahil olunmalıdır.
Sosyal medya, günümüzde muhalefetin önemli bir aracı haline gelmiş durumda. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Sosyal medyanın rolü küçümsenemez, fakat geleneksel hak arama yollarına başvurmadan yurttaşların haklarını tam anlamıyla savunabilmesi mümkün değildir. Devrimler tarihine baktığımızda, somut tahlilimin doğru olduğunu görebiliriz.
Ülkemizdeki siyasetçilerin, halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmek yerine çıkar ilişkileriyle hareket etmesi, demokrasinin ve toplumun zarar görmesine neden olmaktadır. Halkın bilinçlenmesi, sivil inisiyatifin güçlenmesi ve politikacıların denetlenmesi, yolsuzluk ve hukuksuzlukla mücadelede en etkili yollardan biridir. Bu bağlamda, her bireyin politik insan olma yolunda adım atması ve toplumsal mücadeleye katılması büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’de siyasetin erdemli ve dürüst bir zeminde yeniden inşa edilmesi gerekmektedir. Bu, ancak halkın bilinçlenmesi, sivil inisiyatifin güçlenmesi ve politikacıların denetlenmesi ile mümkündür. Sosyal medya, bu süreçte önemli bir araç olabilir, ancak tek başına yeterli değildir. Geleneksel hak arama yollarına başvurarak, yurttaşların haklarını savunmaları ve politikacılardan hesap sormaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde, daha adil, şeffaf ve demokratik bir toplum inşa edilebilir.