Bayramlar, toplumun birlik, dayanışma ve sevgi içinde olduğu, toplumsal barışın ve hoşgörünün vurgulandığı özel günlerdir. Ancak bu bayramda yaşananlar, adalet ve hukuk sistemimize dair derin endişeleri bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Gençlerin barışçıl protestolar nedeniyle gözaltına alındığı, buna karşın Hizbullah terör örgütü mensuplarının serbest bırakıldığı bir tablo, toplum vicdanında büyük bir yara açmıştır.
Gençler Suçlu Muamelesi Görüyor
Barışçıl protestolar anayasa ile güvence altına alınmış bir hak olmasına rağmen, gençler bu haklarını kullandıkları için adeta suçlu ilan edilmiştir. Slogan atma ve pankart taşıma gibi gerekçelerle gözaltına alınan yüzlerce genç, bayramı ailelerinden uzakta, özgürlüklerinden mahrum bir şekilde geçirmiştir. Bu durum, ifade özgürlüğünün ve demokratik hakların sistematik olarak ihlal edildiğinin açık bir göstergesidir.
Hizbullah Mensuplarına Özgürlük
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, bayram öncesi 10 hükümlünün kalan cezası kaldırılmıştır. Bu kişiler arasında Hizbullah davalarından hüküm giymiş Şehmus Alpsoy ve Hamit Çöklü dikkat çekmektedir. Hizbullah terör örgütü mensupları olan bu iki hükümlünün ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olmalarına rağmen, sürekli hastalık hali gerekçe gösterilerek serbest bırakılmışlardır. Bu durum, iktidarın küçük ortağı HÜDAPAR ile olan ilişkileri bağlamında da ciddi soru işaretleri yaratmaktadır. Adaletin siyasi bir araç haline getirildiği algısı, toplumda derin bir rahatsızlığa neden olmuştur.
Adaletin Çifte Standardı
Gençlerin demokratik haklarını kullandıkları için cezalandırıldığı, ağır suçlardan hüküm giymiş terör mensuplarının ise serbest bırakıldığı bu tablo, adaletin çifte standartlarla işlediğini gözler önüne sermektedir. Adaletin eşit, tarafsız ve herkese aynı şekilde uygulanması, hukuk devletinin en temel ilkesi olmalıdır. Ancak mevcut uygulamalar, bu ilkeyi ciddi şekilde zedelemektedir.
Sonuç ve Talepler
Adalet, siyasi hesaplaşmaların değil, toplumsal huzurun ve hukukun koruyucusu olmalıdır. Tutuklanan gençlerin derhal serbest bırakılması, ifade özgürlüğü ve protesto hakkı üzerindeki baskının sona erdirilmesi elzemdir. Ayrıca terör suçlarına karışan kişilerin cezalarının kaldırılmaması, adaletin sağlanması açısından bir zorunluluktur.
Adaletin gerçek anlamda işlediği, gençlerin umut dolu bir geleceğe inançla baktığı ve toplumun huzur içinde yaşayabildiği bir Türkiye dileğiyle. Bayramlar, ayrımcılığın değil, adaletin simgesi olmalıdır.
