Yaklaşık bir yıldan bu yana, özellikle son aylarda Suriye–Irak sınırındaki iki yörede Deyrizor-Abu Kemal hattı ile Kamışlı-Haseke çevresine ilaveten Suriye topraklarından geçen Fırat Nehri’nin doğu ve batı yakalarında ciddi askeri hareketlilikler yaşanıyor.
Bunlara askeri çatışma ve saldırıların çemberini genişletip Irak Kürdistan Bölgesi’nde, Bağdat ve çevresi ile El Anbar’da yaşanan şiddet olaylarını da eklemek lazım.
İran’ın Kirman şehrindeki General Kasım Süleymani’nin mezarı yakınlarında bir IŞİD militanının intihar eylemi yüzünden meydana gelen ve bombanın patlaması sonucu 100’den fazla ölü ile yaklaşık 300 kişinin yaralanmasına yol açan olayı da (3 Ocak 2024) ilave edersek, bütün bu hadiseleri Gazze’de insanlık suçu işleyen İsrail’in ateşlediği yangının çevreye yansıması olarak görmek şaşırtıcı olmaz.
Eski Irak Başbakanı el Maliki, “IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) bir Amerikan imalatı örgüt” olduğunu açıkladı.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ise Süleymani’nin kabri yakınında düzenlenen IŞİD eylemine atfen, “bu örgütün ABD ve İsrail destekli olduğunu” ileri sürdü.
Bu yangına benzin döken birkaç olay daha oldu: İsrail uçakları, İran Devrim Muhafızları (Pasdaran) birliklerinin Suriye’deki komutanlarından Seyid Razi Musevi’yi Şam yakınlarında bombalayarak öldürdüler (25 Aralık 2023).
Beyrut’taki Hamas bürosunun bombalanması neticesinde örgütün üst düzey yöneticisi Salih El Aruri katledildi (2 Ocak 2024).
Temmuz 2019’da ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı ISW (The Institute for the Study of War: Savaş Araştırmaları Enstitüsü) isimli araştırma merkezinin hazırladığı rapor, kamuoyuna açıklanmıştı: Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü Suriye ve Irak’ta kendini toparlayıp güçleniyor.
ABD kaynaklarına göre; çölün merkezinde ve eteklerinde yayılmış olan IŞİD kalıntılarının sayısı 7 bini cihatçıyı buluyor.
Kürt güvenlik güçleri, ABD birimleriyle ortak bir saldırı düzenleyerek 28 Aralık 2023’te örgüt liderlerinden Ebu Muaviye olarak da bilinen Ebu Ubeyde El Iraki’yi öldürdü.
1 Ocak 2024’te Suriye’nin orta ve doğu mıntıkalarında IŞİD militanları ile Suriye ve İran’a bağlı birlikler arasında çıkan çatışmada 15 asker katledildi, 20 kişi yaralandı. 9 Ocak’taki eylemde ise 14 asker öldürüldü.
Yeni ismiyle Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetiminin resmi internet sitesindeki açıklamada, Türk ordusunun 7 savaş uçağı ve 33 SİHA ile düzenlediği 40 saldırıda 8 sivilin öldüğü, onlarca kişinin ağır yaralandığı öne sürüldü. (Şark’ul Avsat gazetesinin haber-yorumu. 27 Aralık 2023)
25 Ekim 2023 ile 3 Ocak 2024 tarihleri arasında Türk SİHA ve uzun menzilli topları, toplam 121 farklı hedefe 179 vuruş gerçekleştirdiler.
Başta gaz, elektrik, petrol tesisleri, tahıl ambarları, hastaneler, okullar ve fabrika tesisleri bu tür saldırılara maruz kalmaktadır.
Yakın zamandaki gelişmeleri özetleyelim:
- Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye birliklerinin kontrol noktaları ve devriyelerine yönelik saldırıları püskürttü. Fırat’ın batı yakasındaki Hükümet kuvvetleri ile SDG birlikleri arasında şiddetli çatışmalar meydana geldi. Böylece, rejim taraftarı milislerin SDG denetimindeki bölgelere sızma girişimleri engellenmiş oldu. (2 Ocak 2024)
- Irak’taki Şii silahlı grupların oluşturduğu İslami Direniş, 17 Ekim’den bu yana Erbil Uluslararası Havalimanı’na 15, Harir Havalimanı’na 2 saldırının düzenlediğini duyurdu. ABD yetkilileri ise 17 Ekim-18 Kasım 2023 arasında toplam 61 (daha sonra 80) saldırıya maruz kaldıklarını, bunun 29 adedinin Irak ve 32 adedinin de Suriye çıkışlı olduğunu açıkladılar.
- Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Terörle Mücadele Birimi’nin, resmi Facebook sayfasındaki açıklamasına göre: Harir Üssü’ne bomba yüklü SİHA saldırısı düzenlendi. Ancak herhangi bir can kaybı ya da maddi zarar olup olmadığına ilişkin bilgi verilmedi.
- IKBY, 9 Kasım 2023 tarihli açıklamasında, Erbil’in yaklaşık 70 kilometre kuzeydoğusunda yer alan üssün 20 Ekim’de boşaltıldığı bilgisine yer verdi.
- 16 Ocak 2024 tarihli habere göre; İran Devrim Muhafızları, “İsrail istihbarat teşkilatı Mossad’a ait casusluk karargâhlarını vurmak” gerekçesiyle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil kentinin birçok noktasında füze ve insansız hava aracı (İHA) saldırıları düzenledi. Saldırıda Hayber isimli balistik füzeler kullanıldı.
KDP lideri Mesut Barzani, İran’ın saldırı gerekçelerini kabul etmeyerek şöyle dedi:
Zulümlerine sonsuza kadar devam edemezler. Bu haksızlık ve zulme karşı daha fazla sessiz kalamayız. Sabrımızın da bir sınır var!
İran’ın Suriye’nin İdlib yöresindeki HTŞ cihatçı mevzileri ile Erbil’deki 8 farklı noktaya eşzamanlı balistik füzeler atıp dosta-düşmana net mesajlar vermesi, ilgili çevrelerce, “Tahran yönetiminin İsrail-ABD ikilisine karşı dolaysız ve açıktan bir savaşa girmesi” olarak değerlendiriliyor.
- ABD, güçlerine ait olduğu düşünülen bir silahlı insansız hava aracı (SİHA), Suriye’nin Deyrizor kentinde bir kamyonu hedef aldı. Kamyon, Irak’tan Suriye’deki İran yanlısı milislere silah ve mühimmat taşıyordu. (7 Ocak 2024)
- Keza ABD, SİHA kullanmak suretiyle, İran destekli Direniş Ekseni’nin Irak ayağını oluşturan ve Irak güvenlik güçlerine bağlı Halk Seferberlik Güçleri’nin (Haşdi Şaabi) Bağdat’taki karargâhına saldırı düzenledi. 2 kişinin öldüğü, 6 kişinin yaralandığı saldırının ardından Erbil’deki ABD üssüne bomba yüklü insansız hava aracı (SİHA) ile saldırı düzenlendi. (3-4 Ocak 2024)
- Nuceba Hareketi, Halk Seferberlik Güçleri Operasyon Birimi Komutan Yardımcısı ve 12. Tugay Komutanı Hacı Müştak Talibi El Saidi’nin (Ebu Takva) ABD saldırısında hayatını kaybettiğini açıkladı. Iraklı kaynaklar, Ebu Takva’nın karargâha gelmesinden hemen sonra saldırıya uğradığını söyledi.
- Olayı şiddetle kınayan Irak Başbakanı Muhammed Şiya El Sudani, “Bu vaka iki ülke arasındaki anlaşmaya darbe indirmiştir. ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin varlığını tamamen sonlandırma sürecindeyiz” diye beyanat verdi.
- M. Talibi El Saidi’nin lideri olduğu Nuceba (Necipler) Hareketi, 17 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarını gerekçe göstererek Irak, Suriye, Kürdistan Bölgesi ve Rojava’daki ABD kuvvetlerine SİHA ile saldıran ve kendilerine “Irak’ta İslami Direniş” adını veren Şii silahlı grupların başını çekiyor. 1
Hadiselerin odağı haline gelen Suriye’nin doğusu, bilhassa Deyrizor ve Fırat’ın doğu yakasına ilişkin haberlere yoğunlaşmak suretiyle farklı birkaç noktaya açıklık kazandıracağız.
Önce sıcak olaylara değinelim:
“Irak İslami Direniş” adlı yapının Suriye’de 2 ABD üssüne SİHA ile saldırı düzenlediği bildirildi.
Örgüt, “ABD güçlerinin konuşlandığı Suriye’deki Rukban kampındaki üsse füzeler ve SİHA ile saldırı düzenlediğini” açıkladı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İran’a sadık grupların Haseke’deki ABD üssüne füze ve SİHA saldırısı gerçekleştirdiklerini ve ABD kuvvetlerinin konuşlandığı Koniko Gaz Sahası’na da 11 füzenin düştüğünü belirtti.
Daha önce de Iraklı bir grup, Suriye’de ABD’ye ait El Şeddadi Üssü’ne insansız hava aracıyla saldırı düzenlemişti.
Londra merkezli Şark’ul Avsat gazetesinin edindiği bilgilere göre kendisini “Irak’taki İslami Direniş Hareketi” olarak adlandıran milisler, söz konusu saldırının Gazze Şeridi’ndeki İsrail’in yaptığı katliamlara tepki olarak düzenlendiğini duyurdu.
Açıklamada, “düşmanın kalelerinin hedeflenmesine devam edildiğine” dikkat çekildi.
SOHR, İsrail saldırılarının ardından İran’a bağlı grupların güçlerini kendi denetimleri altındaki bölgelere yeniden konuşlandırdığını bildirdi. Militanların bulunduğu bölgelerde askeri alarma geçildiğini, İsrail adına çalıştıklarından şüphelenilen kişilerin tutuklandığını aktardı.
SOHR kaynaklarının bildirdiğine göre militanlar, Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebukemal bölgesinde 5 kişiyi alıkoymuştu.
Ayrıca Neyrab Askeri Havaalanı bölgesinde İsrail adına çalıştıkları iddiasıyla 2 kişi tutuklandı.
Irak’taki İslami Direniş, 7 Ocak Pazar günü yaptığı açıklamada, kuzeydoğu Erbil’de bulunduğunu iddia ettiği “İsrail teknik casusluk merkezini” uygun silahlarla hedef aldığını duyurdu.
IKB hükümeti, saldırıyı doğruladı. Ancak “Mossad İsrail casusluk merkezi” iddiasını yalanladı.
Hükümet Sözcüsü Peşava Hevramani, tehlikeli olarak nitelendirdiği “bu saldırının gayri meşru bir güç tarafından gerçekleştirildiğini ve bundan Bağdat hükümetini sorumlu tuttuklarını” söyledi. 2
Diğer yandan İsrail’in 3 Suriye mıntıkasına/mevziisine düzenlediği saldırılarda 32 asker ile 3 sivilin öldüğü duyuruldu.
İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, 17 Ekim 2023 tarihli bir konuşmasında, İsrail’in saldırılarının devam etmesi halinde bölgedeki “direniş güçlerinin harekete geçeceğini” söylemişti.
İsrail’in son saldırılarına maruz kalan Suriye’deki İran denetimindeki bölgelerde, askeri alarma geçildiği; İran ve Lübnan Hizbullah’ıyla bağlantılı milislerin yeniden mevzilendirildiği yolunda haberler yayımlanmaktadır.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İran güdümlü milislerin Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebukemal bölgesi, Kurs El Nefl Tepesi, işgal altındaki Suriye Golan Tepeleri ile sınırın yakınındaki Kuneytra kırsalında kalan Hadar beldesi civarı ve Halep Uluslararası Havalimanı yakınındaki El Neyrab Askeri Havalimanı bölgesinde, El Zehebiyye ve El Şeyh Saad köyleri arasında kalan çiftlikler içinde gözaltılar gerçekleştirdiğini bildirdi.
Bölgedeki kaynaklardan aktarılan bilgilere göre; İran yanlısı milisler, Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebukemal mıntıkasında “İsrail adına çalıştıkları” iddiasıyla beş kişiyi, Neyrab Askeri Havalimanı bölgesinde de iki kişiyi gözaltına aldılar.
Bir başka gelişme de Suriye-Ürdün sınırında yaşanıyor. Son günlerde başta bu Tenef/Tanf olmak üzere Irak sınırına yakın Malikiye ilçesi, Haseke iline bağlı Şeddadi ilçesi ve Deyrizor ilindeki ABD ordusunun konuşlandığı üslere, SİHA ve karadan karaya atış yapılan silahlarla saldırılar düzenleniyor.
Saldırıları, Suriye ve Irak’taki İran destekli milis gruplar üstleniyor.
Saldırılarla ilgili İran’ı suçlayan ABD yönetimi, 27 Ekim’de başlamak üzere Suriye’nin doğusunda İran Devrim Muhafızları Ordusu ve ona bağlı gruplar tarafından kullanılan tesislere hava saldırıları düzenlendiğini duyurmuştu. 3
Öte yandan SOHR, Kürt İç Güvenlik Güçlerinin (Asayiş) Suriye’nin kuzeydoğusunda uluslararası koalisyona ait askeri üsleri hedef alacak füze fırlatma platformlarıyla donatılmış bir kamyonu imha ettiğini bildirdi. (Şark’ul Avsat gazetesi, 16 Aralık 2023.)
Anlaşıldığı üzere ister Suriye’deki Kürt hareketinin denetlediği Rojava bölgesi; askeri varlıkları ve donanımlı silahlarıyla bölgede amansız bir rekabet içine giren Rusya ve ABD’nin hesaplaşma arenasına dönmüş durumdadır.
Her ikisi, Suriye’nin kuzeydoğusu ve Irak ile Ürdün’e açılan sınır boylarında, jeopolitik oyunlarını hayata geçirmekteler.
Silahlı şiddet ve kanlı çatışmaları da kapsayan jeopolitik oyunların bölgesel aktörleri Türkiye, İran, Suriye ve Irak olarak belirlenebilir.
Bunlara Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Suriye Demokratik Güçleri gibi iki özerk yapıyı da eklemek gerekir.
Rusya ile ABD, anılan bölgedeki iki süper devlet olarak nitelenebilir. İran destekli Şii milis ve hareketler (Haşdi Şaabi, Hizbullah gibi) ile hepsine karşı bir tutum içinde görünen bağnaz Sünni cihatçı IŞİD örgütünü farklı kategoride ele almak mümkündür.
Peki, bu güçlerin konuşlanıp askeri-siyasi varlık gösterdiği Suriye’deki durumları nedir?
Şuradan başlayabiliriz:
Deyrizor yöresindeki İran ile Rusya arasında hem rekabet hem de çatışma ön plana çıkmaktadır.
Her iki taraf da bölge insanlarından bilhassa Arap aşiret gençlerini yanına çekmek üzere amansız bir rekabet içindedir.
Rusya’nın Beşinci Tugayı kendine bağlı oluşumlara asker/milis kazandırmak için çalışırken, aynı ülkenin Dördüncü Tugayı bölgedeki askeri-siyasi faaliyetini sürdürmektedir.
İran yanlısı gruplar da boş durmuyor; yöredeki Suriye rejimi yanlısı aşiretlerin desteğiyle askeri, ideolojik ve siyasi bir örgütlenmenin gayreti içindeler.
Dolayısıyla Deyrizor sadece bahsi geçen iki ülkenin değil, aynı zamanda yerel (Suriye rejimi, SDG, aşiretler) ve uluslararası güçlerin (Türkiye, ABD ve Batı Koalisyonu) mücadele arenasına dönüşmüştür.
Deyrizor civarında 15 farklı oluşum, yapı, örgüt ve grubun bulunduğu göz önüne alınırsa durumun ciddiyeti anlaşılmış olur.
Bunları yakından tanıyalım:
Rusya’nın 5. Tugayı: Son zamanlarda Deyrizor şehrinin kuzeyindeki Hatla beldesinde 10 gün süreyle bir askere alma şubesi kurdu.
Milis veya asker sıfatıyla saflarına katılan her bireye ayda 140 ABD doları ödenmesi vaat edilmiş.
Diğer rakiplerin tekliflerine oranla bu miktar hayli cazip görünüyor. Şartları kabul eden herkes, Deyrizor veya Hums vilayeti sınırları içinde faaliyete katılmak zorunda bırakılıyor.
5. Tugay, mevcut durumda Deyrizor mıntıkası ile Fırat’ın doğusundaki 7 köyden sorumlu tutuluyor.
Tugaydaki asker sayısı 3 bin olarak biliniyor. Tugay, 2023 Aralık sonuna kadar bölge gençlerini askere almayı sürdürmekteydi.
İran yanlısı gruplar: Son 4 yıldan bu yana Suriye yönetiminin denetimi dışında kalan Deyrizor köy ve beldelerinde taraftar bulup örgütlemek suretiyle saflarına katmak için çalışan İran yanlısı gruplar, günlük hayatta siyasi, dini ve ideolojik açıdan kendileriyle işbirliği yapacak insanları da arayıp buluyor; milis gücü olarak kendilerinden faydalanma yoluna gidiyorlar.
Deyrizor’un doğusundaki yörelerde İran yanlısı oluşumların 35 kayıt (askere alma veya örgüt üyesi kayıt) merkezi bulunuyor. Bu merkezlerin bir kısmı, bilinen aile evlerinden oluşuyor.
“Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) veya Suriye muhalifi oluşumlara destek vermeleri” bahane edilerek söz konusu hanelere el konulabiliyor.
Yörede bulunan gruplardan bir kısmı Kudüs Tugayı, Lübnan Hizbullah’ı ve Irak Hizbullah’ı diye biliniyor.
Yazılı yerel kaynaklarda yayımlanan bilgilere bakılırsa İran yanlısı grupların Deyrizor bölgesindeki toplam gücü 12 bin kişiye ulaşıyor.
Çoğu de yöredeki Arap aşiretlerine mensup gençlerden oluşuyor. Kendi aralarında bölüklere ayrılıyorlar.
Mevcutları şöyle: Ebu’l Abbas Bölüğü 3 bin milis, Hurras’ul Qura (Köy Bekçileri) 2 bin 500 milis, Seyyide Zeynep (Hz. Zeynep) bin 500 milis, Tertip 47 ve El Haşimiyun Güçleri bin 200 milis, El Muntasır Alayı 350 milis, El Hüseyin (Hz. Hüseyin) Alayı 300 milis, Usud’ul Ukeydat (Ukeydat Aşiret Aslanları) 300 milis, Şeyh Kuvvetleri 250 milis, El Sayb (El Şayb) Aileleri 200 milis.
İran yanlısı grupların kimi yetkilileri, “Bundan böyle Suriyeli olmayan kesimlerden de (Irak, Lübnan, Afganistan, Pakistan, Tacikistan kökenli Şiiler gibi) eleman ve milis kazanıp kaydetme yoluna gideceklerini” söylüyorlar.
19 Mart 2020 tarihli Anadolu Ajansı sitesinde aktarılan iddialara göre; “İran desteği altında yaklaşık 20 ila 28 farklı birimden oluşan 150-200 bin milis, 500 dolar ve civarı maaş karşılığında, Suriye’nin farklı yerlerinde savaşmaktadırlar. Verilen ücret, Afgan Hazara ve Pakistanlı gruplarda biraz daha düşmektedir.”
Bu grupların Suriye içinde nerelerde konuşlandığına baktığımızda, İmam Muhammed Bakır el Sadr Tugayının Orta ve Doğu Suriye’de, Ebu Fadl Abbas Tugayının Şam’da, Suriye Hizbullah’ının Halep ve İdlib başta olmak üzere Kuzeybatı Suriye’de aktif olduğunu görüyoruz.
Suriye yönetimi: Rejim, bölgedeki uzantısı sayılan ve eski nüfuz alanlarına dayanarak daha çok bazı aşiret reisleri, kanaat önderleri, eşraf kesimi, aydınlar ve yüksekokul mezunu kimselerle temas kurarak onları yanına çekip örgütlemeyi tercih etmektedir.
Bu arada Suriye’nin yöredeki istihbarat örgütlenmesinden günümüze kalan bazı subay, yetkililer ve elemanlar aracılığıyla hem ABD hem de Kürt hareketine karşı aşiretleri kışkırtma yoluna başvurmaktadır.
Yanı sıra Cumhuriyet Ordusu veya Cumhuriyet Muhafızları Birliği gibi hükümet yanlısı milisler de mevcuttur.
Türkiye: Askeri denetim altına aldığı (Afrin, Serêkaniyê, Grê Spî gibi) Suriye topraklarında farklı fraksiyonlara mensup yaklaşık 100 bin cihatçıya destek vermekte, kimi zaman da Deyrizor ve Rakka dolaylarındaki Arap aşiretleriyle irtibat kurup kendisi için devşirme yoluna gitmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Ocak 2024 tarihli kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmadık. Sadece son 5 günde Suriye ve Irak’taki hava harekâtlarımızla 114 hedef vuruldu, 78 terörist etkisiz hale getirildi…
Milli İstihbarat Teşkilatımız, 12 Ocak’tan bu güne kadar terör örgütüne ait toplam 60 kritik alt yapı ve mühimmat tesisini imha etmiştir. Türkiye’nin kararlılıkla uyguladığı terörü kaynağında bertaraf etme stratejisi en çok bölgemizde bir ‘teröristan’ kurma hesabı yapanları rahatsız etmiştir.
Suriye’de, Tel Rıfat’tan Aynularab’a, Haseke’den Münbiç’e kadar sinsi niyetlerle kurulmuş terör yuvalarının tamamını darmadağın etmeden durmayacağız…
Suriye topraklarında TSK denetimi altında bulunan bölgelerde yaygın Türkçe eğitim vermesi, yerel memurları çalıştırması, demografik yapıyı derinden değiştirecek iskân politikası izlemesi; AKP iktidarının bu bölgelerde kendisine bağlı siyasi-askeri bir yönetimin alt ve üstyapısını oluşturduğuna; gelecekte bölgeyi “ilhak projesini” hayata geçireceğine dair tahminleri güçlendirmektedir.
Üzerinde durmak istediğimiz birinci nokta budur.
Diğer nokta ise adı geçen devletlerin Suriye’deki askeri üs ve varlık noktalarıdır. Şöyle ki:
İran: 55’i askeri üs ve 515’i kontrol noktası (mevziisi) olmak üzere toplam 570 askeri varlığı bulunmaktadır.
İran, İsrail’in Gazze operasyonlarının bir parçası olarak sıkça saldırı düzenlediği Suriye’deki İran hedefleri karşısında geri adım atmadığı gibi, giderek yayılmakta ve Amerikan güçlerinin bulunduğu hemen her yerde bulunmaya gayret etmektedir.
Türkiye: 125 askeri üs ve mevzide bulunuyor. Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, çekilmenin şartlarını açıklamış; “Suriye ile anlaşma olmadığı sürece bölgede kalacaklarını” o günden söylemişti.
Rusya: 105 askeri üs ve noktada varlık gösteriyor. Ukrayna savaşı nedeniyle Suriye’deki birliklerinin önemli bir kısmını geri çeken Rusya Başkanı Vladimir Putin, “Menfaatlerimiz açısından, çekilmeye niyetimiz yok” diyor.
ABD ve Koalisyon Güçleri: 30 askeri üs ve tesiste varlık gösteriyor. Çoğu, Irak-Suriye sınırında olmakla birlikte güneydeki Ürdün sınırında Tanf bölgesinde de mevcut.
Kısa bir süre önce ABD Kongresi bölgeden kuvvet çekme önerisini reddeden bir karar aldı.
İsrail’in Gazze operasyonlarına destek amaçlı olarak Akdeniz’de bulunan iki uçak gemisi bulunduran Amerikan yönetimi, bir yandan bölgedeki Hizbullah ile İran’ın İsrail aleyhine yoğun çatışmalara girmelerini önlüyor.
Diğer taraftan bölgedeki İran destekli Şii örgütlerin (Haşdi Şaabi, Lübnan Hizbullah’ı, Irak Hizbullah’ı, İslami Direniş Hareketi, Yemenli Husi hareketi gibi) Rakka, Haseke, Deyrizor, Bukemal, ve Erbil gibi yörelerde bulunan Amerikan askeri üslerine yönelik saldırılarını engelleyip misilleme yapmayı da sürdürüyor.
Ayrıca Yemenli Husilerin tankerlere ve nakliyat gemilerine yönelik füze saldırılarına, ABD-İngiltere havadan misilleme yapıyor.
Kısacası azalma yerine çoğalma emareleri gösteren bölgedeki çatışmalar, giderek bölgesel kapışmanın bir parçası olmaya doğru evriliyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun en fazla istediği ve olması için her türlü provokatif saldırıya başvurduğu bu ihtimal, bazı yorumcular tarafından da ciddiye alınmaya başlanıyor.
İngiliz The Guardian gazetesinin 18 Aralık 2023 tarihli nüshasında İsrail’in Hamas bahanesi ile Gazze işgalinin ardından Hizbullah’ı da tehdit olarak gördüğü belirtilirken “yeni bir savaşın kaçınılmaz olduğu” söyleniyor.
ABD merkezli Politico gazetesinin sitesine konuşan bilgi sahibi kaynaklara göre;
Gazze’deki çatışmanın Ortadoğu’nun diğer bölgelerine yayılmasından endişe eden Joe Biden yönetimi, bunun gerçekleşmesi halinde ABD’nin olası yanıtı için planlar hazırlıyor. Son günlerde yaşanan olaylar nedeniyle ABD yönetimindeki bazı isimlerin, Gazze’deki savaşın resmi olarak bu yörenin sınırlarının çok ötesine tırmandığına dair Biden’ı ikna ettikleri söyleniyor.
(5 Ocak 2024)
Suriye Milli Mutabakat Komitesi Sözcüsü ve cihatçı örgütler uzmanı Ömer Rahmun ise, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada şöyle diyor:
Öyle görünüyor ki, IŞİD’in yeniden ortaya çıkışının arkasındaki amaç; bölgeyi karıştırma arzudur. Gazze operasyonları ve Bab’ul Mendep’deki Husilerin gemileri engelleme sürecini yakından izleyen ABD, İran ile Suriye’yi meşgul edecek bir şey (savaş oyunu/taktiği/hilesi) bulma niyetindedir. 4
Gelişmelerin orta yerinde bulunmaları hasebiyle Suriye ve Irak’taki Kürt hareketlerinin nasıl bir tutum takınacakları, hem bölgesel gelişmenin gidişatını hem de kendi geleceklerini olumlu yahut olumsuz bir şekilde etkileyecektir.
Nitekim İran yanlısı Şii grupların Erbil ve çevresine yönelik roket-füze ve SİHA saldırıları nedeniyle bir demeç veren Kürdistan Başbakanı Mesrur Barzani, şu açıklamayı yaptı:
Erbil’in doğusundaki Peşmerge karargâhını hedef alan terör saldırısından endişe duyuyoruz. Zira bu ve benzeri hücumlar sadece Kürdistan bölgesine değil, aynı zamanda Federal Irak Hükümeti’ne yönelik olup ülkenin tümünde istikrarsızlık yaratmayı hedeflemektedir.
Bu tür saldırılar, zaten yıllar boyu akıtılan kanın durmasını istemeyenlerin ülkeyi ateşe atma girişimleridir… Biz, halkımızı savunup korumaya hakkımızın olduğunu da biliyoruz.” 5
Buna karşılık Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na katılan (17 Ocak 2024) İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, “İsrail’in Gazze’deki suçları durdurulmazsa, herkes zarar görecek” uyarısı yaptı.
Kaynakça:
1. https://www.azzaman.com/, Irak El Zaman gazetesinin 4 Ocak 2024 tarihli haberi.
2. Şark’ul Avsat, 2 Ocak 2024.
3. TRT bülteni, 5 Aralık 2023.
4. https://www.indyturk.com/node/687241/, 5 Ocak 2024.
5. https://www.independentarabia.com/node/534011/, 4 Ocak 2024.
The Independentturkish