Ne zaman sayfama geldi karşılaştık bilemedim… Oysa bildiğim çok şeyler var, Ozan arkadaşın performansına eşdeğer başka bir şair, yazarla henüz karşılaşmadım…
Ben Nuri Can hocamın çok yazdığını düşünürdüm hakikatten de öyleydi en son 30 tane kitabı olduğunu biliyorum… Fakat Ozan arkadaşın ne kadar kitabı var ne kadar şiiri var onun sayımına gidersem hafızam durur.
Sevgili Ozan eminim ki günde en az 5den fazla şiir yazar ve paylaşır… Arada bir bağlamasıyla türkü videolarını da atar. Ben böyle bir performans görmedim yakın zamanda…
Sevgili Ozan, o kadar yoğunluk yetmiyormuş gibi başkalarına o denli yaptığı görmedim ama benim şiirsel yazı ve paylaşımlarıma ama hepsine kimi zaman şiirimden çok yorum yapar, beni motive edici söylemlerde bulunarak tekrar yazmam için kışkırtır…
Fakat ben Ozan kadar asla olamam, belki benim çalışıyor olmamdan kaynaklanabilir bu, durum. Vakitsizlik yani…
Sevgili Ozanla meslekte yabancı sayılmayız oda benim gibi bir öğretmen emeklisi ama ben tekrar devam ediyorum işime, bu nedenle daha fazla yoğunum.
Ozan yalnızca şiir yazmaz, yazdığı şiirlere büyük bir özenle dizayn ettiğini düşündüğüm fotolar ve hatta çoğunun çizim olduğunu düşünüyorum. Şiirlerini de bu görsellerde paylaşır. Efektleri çok renkli, güzel büyük bir uğraşın emeği olduğu açıkça kendini belli ediyor daha ilk görüşte… İnsanız çoğu zaman gündelik olgular etkiliyor bizi modumuzu düşürüyor, şahsen ben öyle olunca yazamıyorum, hatta yazılanlara bakasım dahi gelmiyor.
Ozan’ın tüm gününün şiir yazmakla ve onu dizayn etmekle geçirdiğini sanıyorum.. Tam bir şiir tutkunu o… Ayrıca yazdığı şiirlere de gündelik olgulardan mutlak bir ifade, anlam, söz katarak okur nezdinde farkındalık kazandırmaya çalışıyor.
kendisini sürekli şarj eden ve enerjisi hiç bitmeyen bir kalemşor dostumdur o.
Yaşamsal süreçlerde anlık mutlanmamı sağlıyor, değer veriyor, zaman harcıyor kısaca bunların hepsi emek oluyor… Üstelik ben tek kelam yazamazken o bundan hiç vazgeçmiyor… Mutsuz olduğum anları iyi kavrıyor, yaptığı yorum, güzellemeler ile yazınsal oksijenimi tekrar getiriyor ve bende yazıyorum…
Bu yazıyı yazmamın nedeni de bundandır, kamçılandım yine:)
Ozan; uzun lafın kısası muazzam bir dost benim için en ufak bir gardı olmayan…
İyi ki varsın Sevgili Ozan, dosttum, kalemşor arkadaşım, motivasyon jeneratörüm… Sürekli olduğunda çok hakkın geçiyor bana…
Bu tür davranımlar beni mutlu etse de çok borçlanıyorum ama…
Her zaman değindiğin konuya girerek, bitireceğim… Yine Sezenin Şarkıları evet onunla bitireceğim.
”Kıskanır rengini baharda yeşiller
Sevda büyüsü gibisin sen Firuze
Sen nazlı bir çiçek
Bir orman kuytusu
Üzüm buğusu gibisin sen Firuze ” derken, ben kendimi yıllardır geçmişte Firuze’ye takılıp kalmış, hatta çoğu zaman düşmüş, kalkmış yürümüş düşe –kalka ..Aslında bir yerde de okumuştum…
Ne Firuze varmış, ne de baharlar, ne o yeşiller, ne de orman kuytuları…
Teşekkürler Sevgili Ozan, emek benim için kutsaldır, borcumu ödemek istedim…
Sevgiler
Ozan’dan da bir şiir
Yaralar ruha dokunduysa,
artık yürek ayaktadır.
Direnir ruhu insanın.
Direnir ayakta olan yüreği.
Yaralar sağalır sevgiyle
Umutla, inançla…
İnsan kendisini bulur yeniden.
Kavgasını vererek bu hayatın.
Yaralar ruha dokunduysa.
Lokman hekim olur
insanın yüreği.
Yaralar iyileşir, ruh güzelleşir.
Dokuz ay beklemeden.
Bir an/da doğuverir yeniden.
Ozan Polat