İbrahim Kaboğlu;
İttihat Terakki’nin görünen,
ayrıştıran,
ötekileştiren gerçek yüzüdür!
Nuriye Gülmen ve Semih Özakca’nın duruşmasını Ankara’da yanyana izlemiştik İbrahim Kaboğlu ile.
(Duruşma sonrası gözaltına alıp yıllarca yargılandım ve beraat ettim.)
O gün ki konuşmanın özetini yıllar sonra yazacağımı hiç düşünmemiştim.
Barış akademisyenlerini konuşurken “Benim mağdurum iyidir,
senin mağdurundan bana ne (kötü/”Fetö’cü”) nobranlığını yüzünde okumuş dilinden de duymuştum…
İlk kez bir hukukçu için yüreğimin soğukluğunu yaşadım ve saygımı yitirdim…
Bizler KHK’ların hukuksal mücadelesine katkı sunmaya çaba hacarken dönemin İstanbul Baro başkanı,
bu insanların ve yakınlarının Avukat haklarını engelleyen açıklamalar yapabilmişti.
“Suçun şahsiliği hükmünden” hukukçu geçinenler de çoktan uzaklaşmıştı.
17/25 Aralık öncesi yargıda hukuksal katliamlar yapanlar;
Günü geldiğinde kendilerine de hukukun üstünlüğünün gerekli olacağını düşünmemiş olabilirler…
Tıpkı gerçek ve en demokratik anayasa olan,
eşit vatandaşlığın temel alındığı 1921 anayasanın oligarşik varsılların,
feodal toprak ağalarının baskısıyla anın da yok edilerek o günden bu güne tüm halk katmanlarının,
ötekileştirelerek,
yok sayılarak düşman hukukuyla yargılandığı,
ezildiği gibi…
Oligarşik varsıllar eliyle;
“Anarşist,
Solcu,
Kürt,
Alevi,
Fetöcü,
Terörist devlet düşmanı ilan edilerek,
her dönem birileri mağdur,
birileri mağrur tanıtılarak ‘böl parçala yönet’ yönteminin kullanıldığı,
İbrahim Kaboğlu gibi henüz daha ayrımın da olmayanlarn bir kez daha gözden geçirmemiz gerekmektedir.
Sayın Kaboglu;
Devlet aklıyla ‘Adalet’ arıyor.
“Benim katilim iyidir,
senin katilin kötü!”
Yıllardır yargılanıyorum.
Üstünler hukuku var mı yok mu sayın Kaboğlu?
Siyasal İslamcılar eliyle;
Gerçek inanan müslumanlar dahil,
Kürtler,
Aleviler,
Yurtsever devrimciler üzerinde yargının sopa gibi kullanıldığını görmemek için at gözlüğü takmak gerek.
Yoksa sırf muhalif gözükmek için laf söylemiş olursunuz.
Kaldı ki KHK’lılar da Barış akademisyenleri gibi mağdur.
Barış akademisyenlerini de KHK’lı.
Ve bizler her ikisinin de yanında olduk aç ve susuzken…
Ya siz?
Sevgili İbrahim Kaboğlu;
Yazdıklarını okuyunca kibrin batağında bir dönem kulaç atan general Çevik Bir örneği usum da canlandı.
Nasıl da bir mağrur ego ve üstenci dil ile kendi yamaklarıyla terör estirmişti bu topluma kendi teröristini savunarak…
Kenan Evren,
Çevik Bir gibi,
şimdiler de;
Esamesi okunmayan sıradanlığında boğulanların yalnızlığında bir ahlık ömür…
Bu kafa bu nobranlıkla sizi de farklı bir son beklemiyor sanırım.
Dedim gitti!
Şiir Sevdanın Militanıdır!
Aşk Örgütlenmektir!
Dinleyelim mi!