İnsan olma adına;
Hipnoz olma durumu!
Geleneğin ve geçmişin yoksa yarının da yoktur diyemiyor isek bizde de bir bozukluk var demektir.
Örgütlü toplumlar yaratmak için ilmek ilmek dokunan bir sevgi ağı kurulması gerek.
Yapıyor(muş) gözüken emek hırsızlarından söz etmiyorum.
Gerçek anlamda örgütçülük sevgiyle örülür,
aşk ile yoğrularak şekillendirilerek topluma güler yüzle sunulur.
Düşmüş bir süngüyü dik tutmak için çırpınmak zaman öldürmekten öte birşey değildir.
Gerçek anlamda pratik yaşamda,
mücadele alanlarında ter akıtan,
içeri de gözüküp bir olar dışarıda olup düşman hukukunu uygulamaktan kaçınmayan köylü kurnazı oligarşik varsılların işbirlikçilerinden söz ediyorum.
Sınıfa ihanet etmemek adına yazarak anlatmaya,
uyarı görevimizi yapmaya devam ediyoruz…
Günümüzün çocuklar haklı be gözüm.
Deyin hele!
Şimdinin gençleri,
yeni ‘yetme’leri;
Biz eski nesli neden anlamıyor,
ciddiye almıyor ve de takmıyor düşündünüz mü hiç?
“Gençlik uyuşturucu ve seks peşinde” diyen siyasal öngörüsü yerlerde sürünen bir bireyden kollektif bir yaşam için ne bekliyoruz?
Dünya da olup bitenden haberimiz yok!
Metroda,
metrobüs ve dolmuş da halen,
bizden yaşlılara,
engellilere,
hamile ve çocuklu kadınlara ve hatta centilmenlik olsun diye,
bizden genç kadınlara yerimizi veriyoruz.
Yoksa;
Salak mıyız neyiz biz?
Dünyada olup bitenden haberimiz yok.
Evden çıkarken apartman görevlisine yardım olsun diye çöpümüzü kendimiz atıyoruz…
Kolay kolay yerelere tükürmüyor,
çöp atmıyoruz.
Atılan çöpleri topluyoruz,
atanı da görünce dayanamayıp uyarıyoruz.
(Tahammülsüz mü olduk ne?)
Hiç haber dinlemiyor gibi;
Dünyada olup bitenden haberimiz yok.
Kaldırımda yürürken,
merdivenden inerken/çıkarken karşıdan gelen varsa yol veriyoruz.
Trafikte kurallara uymak için yanımızda ki eşitimiz dahil stresten ölüp ölüp diriliyoruz.
Dünyada olup bitenden haberimiz yok;
Ne laptopta bir Download yapabilyoruz ne antivirüs indirebiliyoruz,
ne format atabiliyoruz,
ne tv. kanallarını ayarlaya biliyoruz,
ne de kendi klibimizi yapabiliyoruz.
Düşünmüyoruz!
Bizim yerimize düşünen ve karar veren komiserlerin daha çok semizlenip egolarının şişirmesine destek oluyoruz.
Çocuklarımızın geleceğini resmen peşkeş çekiyoruz!
Pes yani;
Dünyada olup bitenden haberimiz yok.
Çok bilmiş edayla azarladığımız evlatlarımız,
O masumiyet abideleri;
Zaten bizim doğum günümüz ile değil,
dört gözle ölüm günümüz ile ilgileniyorlar.
Ne var ki;
Biz hainler,
onların ne doğum günlerini,
ne evlilik günlerini ne de üç gün sonra ki ayrılık günlerini anımsamıyoruz.
İnanın:
Dünyada olup bitenden haberimiz yok.
“O iş ben de” diyerek an’ı geçiştirecek yürek yok.
Psikolog kapısı ne yana düşer bilenimiz yok.
“Çek autları brif etmeyi” bilmiyoruz.
Toplantı set etmiyoruz -Bilemedin toplantı yaparız-
Örneğin hiç Relax olamıyoruz.
“Kanka ne içtin yaaa” demiyoruz.
Duble layt sütlü Americano içmiyoruz.
Ve hiç depresyona girmiyoruz.
Yani gözüm;
Bunlar yetmezmiş gibi bir de;
14 yaşında bir çocuğun öldürülmesinde;
“Emri verdiysem ben verdim…” demekte sakınca görmüyoruz.
“Yetmez ama evet” der gibi;
Utanmadan/sıkılmadan,
hala,
”Evladım bakkala git iki ekmek al” demeye devam ediyoruz.
“Dostum,
yol arkadaşım” dediğimiz insanlara utanmadan,
sıkılmadan yalan söyleyebiliyoruz.
Gözlerinin içine baka baka kandırırken histerik bir haz ile doyuma ulaşıyoruz.
Dahası;
Türkiye derdi olmadan illegal,
gizemli pozlara bürünüp insanların emeğini sömürerek feodal çadır tiyatrosunda ego tatmini yaparken emeğini veren bireylerin yıkılan duygularını bile isteye görmezden geliyoruz.
Saf mıyız neyiz biz?
Dünyadan haberimiz yok bizim…
Seyreyle Gülüm Seyreyle!
Şiir Sevdanın Militanıdır!
Aşk Örgütlenmektir!
Dinleyelim mi!
Ek alanı