Aşkım TAN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Kadın Gibi…

Kadın Gibi…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

 

Ben kadınım” diye haykırmak gerekiyor bazen…

Oysa sadece “ben insanım” demek keşke yeterli olabilseydi bu dünyada…

Kadının kendini “ben, seni doğuran, sana en masum duygularla dokunan, aldığın nefesten önce muhtaç olduğun, içinde koca bir hayat büyüten kadınım…” şeklinde ifade edecek kadar yaralı bir ruha büründürülmüş olması, topyekûn toplumun suçudur.

Asırlardır ezilmiş, incitilmiş olan “kadın” nefret saçan bakışların ve kirli ellerin hedefi olmuş, bazen küçücük bir bedende ölümü bulmuştur.

Kadın” sözcüğün yanında cinayet, dayak, tecavüz gibi kelimelerin yer alması ne kadar da dramatik ve insanlık kavramının dışında kalıyor…

Daha da dramatik olan ise bütün bunların klasik bir “üçüncü sayfa haberi” olarak okunup, sonra da unutulup geçiliyor olması değil midir?

Kadınsanız;

  • Tacize, tecavüze, vs. karşı alınacak önlemlerin öznesi yine siz olursunuz.
  • Size örtünmeyitacize karşı bir önlem olarak sunan kişilerle, “6 yaşındaki çocukla evlenilir” diyen kişilerin aynı kişiler olduğunu görmek sizi şaşırtmaz.
  • Tacize uğradığınızda, “kimdi, nasıl oldu, iyi misin?” gibi sorulardan önce “ne giyiyordun, o saatte ne işin vardı, oraya neden gittin?” gibi sorulara yanıt vermeniz gerekir.
  • 2 yaşınızdan itibaren edep dersleri almaya başlarsınız.
  • İster babanız, ister ağabeyiniz, ister sevgiliniz, ister eşiniz olsun, izin almadan bir şey yaparsanız sonuçlarına katlanırsınız.
  • Erkeklerin size yer açtığı kadar yaşarsınız.
  • Araç kullanırken sıkıştırılmaya, korna ile tacize, eve kadar takibe hazırlıklı olmanız kaçınılmaz olur.

Kısacası, “erkek egemen” toplum yapısı kadının sosyal ve ekonomik yaşamda birçok zorlukla mücadele etmesine neden olmaktadır.

  • Kadına karşı şiddet,
  • Kadın cinayetleri,
  • Yasaların kadınları yeterince koruyamaması,
  • Kadının iş hayatında karşılaştığı zorluklar,
  • Taciz,
  • Kadının iş yükünün fazlalığı,
  • Kadının erkeklerin boyunduruğu altında mecbur bırakılması gibi başlıklar hala çözüm beklemektedir.

Öte yanda ise toplumumuzda kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın;

  • Çocuğun cinsiyetinin erkek olması isteği,
  • Çeyiz/başlık parası,
  • Namus cinayetleri,
  • Evlilikte hırpalanma, dayak, tecavüz,
  • Ekonomik ve psikolojik baskı,
  • Kadın ticareti, fahişeliğe zorlama,
  • Kadını “evdeki her işi yapma zorunluluğu olan köle” gibi gören bir zihniyetin sonucudur.

Afet İnan, “Tarih Boyunca Türk Kadının Hak ve Görevleri” adlı kitabında Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1923 yılındaki bir konuşmasından şu sözlere yer vermiştir: “Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.”

1923 yılının üzerinden 102 yıl geçmiş ve dünyadaki her şeyin kadının eseri olduğu anlaşıl(a)mamışsa nerede yanlış yapıldığına dair bir durup düşünmek gerekir.

8 Mart Dünya Emekçiler Günü’nde biz kadınlar:

Kadın gibi gülen, kadın gibi konuşan, kadın gibi üreten, kadın gibi vefalı, kadın gibi zarif bir dünya istiyoruz.

 

Aşkım Tan

Ankara, 08.03.2025

askimtan@gmail.com

Kadın Gibi…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin