Advert
Dr. Alper AKÇAM
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. STK Dolaplarını Emperyalistler ve Bezirganlar Döndürüyor

STK Dolaplarını Emperyalistler ve Bezirganlar Döndürüyor

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Son günlerde ülkemiz gündemini epeyce işgal eden STK (Sivil Toplum Kuruluşu) denen, çoğu emperyalizmle bağlantılı, din istismarcılığı ile geçinen örgütlenmeler için kullanılan “Sivil’ sözcüğünün kaynağı, yaşamının son on bir yılını İtalyan faşisti Mussolini’nin zindanlarında geçiren Gramsci’nin tezleridir.

İtalyan komünisti Gramsci, “Siyasal Toplum” dediği azınlığın, toplum çoğunluğunu oluşturan “Sivil Toplum” üzerindeki hegemonyasını nasıl gerçekleştirdiği üzerine kafa patlatmış, 30 defterde 30.000 sayfayı tutan önemli notlar almıştı. Ona göre, düğümü çözmek için, baskıcı ve sömürücü hegemonyanın sömürülen ve ezilen sınıflar için nasıl bir gönüllü kabule, yani “rıza”ya dönüştürüldüğüne bakmak gerekir.

Yeryüzünün büyük bir bölümünü babasının malı gibi soyup sömüren “Finans Oligarşisi”, sömürdüğü ülkelerde de kendisine uşaklık eden birilerini bulur; onlar da kendi ülkelerinde küçük ve uyanık bir azınlıktır… Bu azınlık sömürgenler, toplum çoğunluğunu sömürebilmek için bolca kavram karmaşası ve kafa karışıklığı yaratırlar.

Dünyanın egemenleri, kafa karışıklığı yaratabilmek için faşizmin zindanlarda canını çıkardığı bu direnişçinin tezlerini kullanmayı da bildi, onun kullandığı kavramlardan da epeyce yararlandı.

Bu STK sözü (Sivil Toplum Kuruluşu) sözünün bizim toplumumuzda yaygın kullanılmaya başlanmasının kaynağı ABD’de merkezi haberalma örgütü (CİA) ile bağlantılı çalışan NED (National Endowment for Democracy) adlı hinoğlu hin kuruluşun yaptığı çalışmalara dayanır. 1983 sonrası ABD Kongresi kararıyla kurulmuş NED aracılığıyla tüm dünyaya “demokrasi ihracı” işlemi çerçevesinde Türkiye’deki Türk-İslam sentezcisi örgüt ve yığınlara para aktarılmaya başlanmıştı. Para alanlar arasında, İlim Yayma Cemiyeti ile Aydınlar Ocağı üyelerinin ve CIA Türkiye İstasyon Şefi Paul Henze’nin de yazı yazdığı, Prof. Dr. Aydın Yalçın tarafından yönetilen “Yeni Forum” dergisi de vardı. Yeni Forum’un NED’den aldığı 50.000 ABD Doların izi Uğur Mumcu tarafından bulunmuş, aynı tarihlerde bir açıklama yapan Aydın Yalçın da bunun gizlenecek bir yanı olmadığını söylemişti. (Aktaran Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında, s 77). Türkiye, sonradan, bir ucu doğrudan ABD Başkanı’na bağlı Dış Ülkelerde Din Hürriyeti Danışma Komitesi (ACRFA)’nın da devreye girmesiyle, ABD istihbarat örgütlerinin kendi dillerinde NGO dedikleri (Non Goverment Organization – Türkçesi Sivil Toplum Kuruluşları) olan kuruluşlar aracılığıyla, bugünkü iktidarı destekleyen, bir zamanlar onun ortağı olan FETÖ gibi cemaat ve tarikatlar aracılığıyla, hem siyasal, hem “sivil” toplum olarak kontrol altında tutulmaya çalışıldı.

Milli Eğitim Bakanı’nın STK dediği kuruluşlar bunlardır. Bakan’ın okullara “değer eğitimi” versin diye anlaşmalar yaptığı cemaat ve tarikatların savunduğu değerler, emperyalizmin diğer İslam ülkelerinde de tepe tepe kullandığı Orta Çağ anlayışını, din istismarcılığını temsil ederler.

Bugün, iktidarın halk tabanını kendi politika arabasına bağlamak için kullandığı bu cemaat ve tarikatlar, bir zamanlar onlara kırmızı halılar seren kimi “liberal” geçinen aydınlar tarafından da övülerek göklere çıkarılmış, onlarla işbirliği yapılmıştı. Orada Bir Köy Var Uzakta adlı çalışmasıyla bazı çevreler için önemli kaynak olmuş, tarih doktorasını ABD’de tamamlamış Asım Karaömerlioğlu’nun tezi de, bu anlamda önemli bir içerik taşımaktadır. Cumhuriyet kurucu düşüncesini “demokrasi” adına topa tutan Karaömerlioğlu’na göre, Cumhuriyet yönetimi, tarikatların ve dine dayalı derebeyi örgütlenmelerin önünü kapayınca halktan kopmuştur. “Bu nedenle söz konusu halkçılık kavramının, daha başından demokratik açılımların önünü tıkayıcı bir işlev gördüğü rahatlıkla söylenebilir.” (Karaömerlioğlu, Orada Bir Köy Var Uzakta, s 47)

Anadolu Rönesansı adlı yapıtta bu dönek ve ihanet erbabı tayfanın ipliğini pazara çıkarmaya çalışmıştım.

Gramsci’nin “Sivil Toplum” dediği, iktidar dışı örgütlenmeleri bugün asıl temsil edenler ise meslek odaları, sendikalar ve diğer demokratik kitle örgütleridir.

Eğer Milli Eğitim Bakanı, gerçekten de samimi ise, okullarda “Değerler Eğitimi” vermek istiyorsa ve bu konuda “Sivil Toplum” temsilcilerinden yararlanacaksa, bilimi ve çalışan değerli insanları gerçekten de temsil eden Türk Mimar Mühendisler Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) gibi örgütlerden, sendikalardan, ÇYDD, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği gibi derneklerden yardım istemelidir.

İktidarın ve onun Milli Eğitim Bakanı’nın tüm amacı, toplumun seçkin üniversitelerinde eğitim görmüş siyasal iktidar dışı çalışanlarını temsil edenlerin değerlerinin aktarılması değil, kendilerine payandalık yapacak din bezirgânlarının istismar ettiği bir şeylerle çocuklarının kafalarının bulandırılması, böylece soygun ve sömürüye dayanan hegemonyalarının gönüllü bir kabule dönüştürülmesidir.

Yemezler ama… Bir avuç azınlığın beyler paşalar gibi yaşadığı, halk çoğunluğunun işsizlik ve pahalılık cenderesinde kıvrandığı, üreticilerin sömürüldüğü bu yalan ve talan düzeninin çarkları sonuna kadar dönmeyecektir. Halk için, halkla birlikte, halk tarafından hayatın her alanında derlenip toparlanacak bir mücadeleyle, iyiliğin, güzelliğin, adaletin egemen olduğu bir Türkiye er ya da geç kurulacaktır.

Gününüz aydın olsun sevgili dostlar…

 

20 Aralık 2023, Alper Akçam

STK Dolaplarını Emperyalistler ve Bezirganlar Döndürüyor
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin