Dr. Alper AKÇAM
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Sevr’i Yırtan Türkiye Köylüsüne ve işaret fişeğine selam olsun…

Sevr’i Yırtan Türkiye Köylüsüne ve işaret fişeğine selam olsun…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

10 Ağustos 1920, 1. Dünya Savaşı’ndan yengiyle çıkmış emperyalist İttifak Devletleri’nin Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalama hakkını kendinde bulduğu, topraklarının büyük bir kısmını işgal etmenin yanında bir kısmını da Yunanistan’a, Ermenistan’a devrettiği Sevr antlaşmasının tarihidir. 10 Ağustos 2018 ise, Gâzi Mustafa Kemal ve genç subaylar öncülüğünde verilmiş, tüm dünyaya örnek olmuş kutsal Kurtuluş Savaşı’mızın temel vurucu gücünü oluşturan Türkiye köylüsünün Baba Tonguç eşliğinde bir Rönesans çabası olarak katıldığı ve yine tüm dünyaya örnek olmuş ve UNESCO tarafından örnek gösterilmiş Köy Enstitüleri ocağından yetişmiş ilk yazar-işaret fişeği Mahmut Makal’ın sonsuzluğa uğurlanış tarihidir.

Mahmut Makal amcamı Karşıyaka mezarlığında ellerimle toprağa verdim… Onunla kitapları ve onun Rönesansçı yazarlığı üzerine uzun uzun konuşma olanağı da bulmuştum. Yani, babamla, Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu gibi amcalarımla yapamadığım bir diyaloğu gerçekleştirme olanağını bulmuştum…

Çanakkale Savaşı’nda omuz omuza çarpışmış yurtsever genç subaylar ve aydınlar ile onların ülkenin “efendisi” olarak göreceği Türkiye köylüsü, Cumhuriyet ilanından ancak on üç yıl sonra başlayabilmiş eğitmen kursları ve on yedi yıl sonra kuruluş yasası çıkarılabilmiş Köy Enstitüleri’nde bir kez daha bir araya gelmişler ve yirmi bir ocakta bir kültür devrimi ateşi yanmaya başlamıştı. Her sabah çeşitli yörelerden halk oyunları ile günlük eğitim ve üretim çalışmasına başlayan Köy Enstitüleri, hem bir özgün-katılımcı-diyalojik eğitimin, hem bulunduğu yöreye göre değişen arıcılık, balıkçılık, hayvancılık, tahıl, pamuk, kayısı üretimi gibi temel üretim alanlarına yönelik bir üretim ve değişim hamlesi, bir “özgürleşme eylemi” idi…

1946 yılından sonra, Cumhuriyet kuruluşunun arkasından devlet kasalarında Cumhuriyet ve demokrasiye sahip çıkması için beslenmiş Türkiye burjuvazisinin bağımsız Cumhuriyetçi anlayışı bir tarafa bırakıp Batı Finans Kapital’i ve o tarihlere kadar geri çekilip sinsice beklemiş, Anadolu köylüsünün binlerce yıllık kan emicisi tefeci-bezirgân zümreyle aynı yatağa girme kararı vermesiyle birlikte Köy Enstitüleri gözden düşmeye, eğitim ve üretiminde önemli değişiklikler yapılmaya başlanmış, kurucu devrimci bakanı Hasan Âli Yücel ve asıl düşün ve eylem babası olan İsmail Hakkı Tonguç görevlerinden alınmıştı. Ama aynı tarihlerde Türkiye kültür ortamına Bizim Köy diye bir yapıt düştü. Yazarı yoksul bir Aksaray köylüsü çocuğu, İvriz Köy Enstitüsü mezunu Mahmut Makal idi… Çok geçmedi, yazar Mahmut Makal tutuklandı, kitabı hakkında da bir linç kampanyası başlatıldı. Kitabın ve Makal’ın haberini alan Köy Enstitülü kavruk Anadolu ve Urumeli çocuklarının “Baba Tonguç”u, ise kıvançla baktı önündeki ufuklara… Hiç düşünmeden “gerisi gelecektir” demişti o gün ve onun dediği gibi oldu. Fakir Baykurt, Dursun Akçam, Mehmet Başaran, Ümit Kaftancıoğlu gibi adlar da birer ikişer edebiyat ve kültür dünyasına ayak bastılar. Çok geçmedi Türkiye Öğretmenler Sendikası gibi örnek bir hak arama ve mücadele örgütünü yaşama geçirdiler. Türkiye’yi sarsan önemli çalışmalara öncülük ettiler; adları ansiklopedilere geçti. 17.341 mezun vermişti Köy Enstitüleri, 300 yazar ve şair, yirmi kadarı üniversitelerin güzel sanatlar fakültesi kurucu profesörü olmuş 400 resim ve müzik insanı yetiştirdi…

Mahmut Makal amcam, bu büyük özgürleşme eyleminin, bu Rönesans çabasının ilk işaret fişeği olarak Cumhuriyet ve dünya tarihine adını yazdırdı.

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin çıkardığı “Mahmut Makal’a Armağan” kitabının yazarları arasında olmaktan, Anadolu Rönesansı, Türk Romanında Karnaval gibi çalışmalarımda onun kitaplarından yararlanmaktan onur duydum. Ankara’nın kıraç bozkırına onu ellerimle toprağa vermekten de…

Türkiye köylüsü ve onun ardılları, Yakın Asya ve Orta Doğu coğrafyalarında kanlı ve acımasız bir soygun ve sömürü düzenini sürdürmeye çalışan emperyalizm ve yerli işbirlikçisi, din istismarcısı bezirgân zümrelerin yalan ve talan ortamına ikinci bir tokat daha atacak ve dünyanın mazlum milletlerine yeniden örnek olmayı başaracaktır.

Yeter ki, tarihten ve yaşadığımız hayattan dersler çıkarmayı bilelim, yeter ki bereketli coğrafyamıza, zengin kültürümüze hak ettiği değeri verelim. Kuvayı Milliye yıllarında olduğu gibi, omuz omuza, kol kola soyguna ve sömürüye karşı derlenip toparlanmayı başaralım…

Selam olsun Sevr’i yırtanlara, selam olsun Mahmut Makallara…

Gününüz aydın olsun değerli dostlar…

SEVRİ YIRTAN.jpg

Sevr’i Yırtan Türkiye Köylüsüne ve işaret fişeğine selam olsun…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin