68 Kuşağı’nın en sevdiğim sloganlarından biriydi. Avazım çıktığı kadar, sol yumruğumu gökyüzünü delecek gibi havaya savurarak bağırırdım. “Hoşt Amerika! Puşt Amerika!” O günlerde Vietnam direniyordu, Filistin direniyordu… Arkadaşlarımız okullarını bırakıp koşa koşa Filistin’e savaşmaya gidiyordu. O gün bugündür dünyayı alt üst ediyor Amerika ve onun Orta Doğu’daki jandarması İsrail. O gün bugündür, Yakın Asya, Orta Doğu, özellikle İslam coğrafyası kan ağlıyor. Avrupa’nın, kendisine “demokrasi”leri de onların arkasında. Kanada şirketleri Kaz Dağları’nda orman tıraşlyor, Fransız ve İngiliz firmalarına mal üreten sahtekârlar Nilüfer çayını kirletiyor…
Kabahat yalnız onlarda değil kuşkusuz. Onların altına yatan, kendi ülkelerini iktidar ve çıkar uğruna onlara peşkeş çeken din bezirgânlarında.
Göz göre göre oynandı oyunlar, oynanıyor. İslam ülkelerinde din bezirgânları onlara yardım ve yataklık ediyor ve cahil halklar inançları uğruna koşarak onların cemaatlerine, tarikatlarına, silahlı örgütlerine katılıyor…
Birbirine kurşun sıkıyorlar göz göre göre.
Afganistan’daki zulüm onların eseri, Gazze’deki kan, Filistin’deki zulüm, Suriye’deki, Irak’taki kardeş kavgası onların eseri.
“1980’lerin başlarında, Washington’da gerçekleşen Muhafazakâr Siyasal Eylem Konferansı’nın ‘Sovyet İmparatorluğu’nu Geri Püskürtmek’ konulu bir oturumuna katılmıştım. O günkü konuşmacılardan biri olan Jack Wheeler adında bir tür maceracı-ideolog, mücahitler denilen Afgan özgürlük savaşçılarının yanından yeni dönmüş olduğundan bahsedip duruyordu. ‘Bir İslami dirilişi başlatmak için’ Sovyetler Birliği’ne gizlice Kuran nüshalarının sokularak (Sovyetler’in) ‘bin yerinden kesilerek öldürülmesini önerince ayakta alkış aldığını anımsıyorum.” (Joan DIDION, “Sabit Fikirler ya da Tarihin Dönüm Noktası” başlıklı yazı, Varlık, Nisan 2003)
Suudi öğrenci Usame Bin Ladin’in de olduğu “Arap Afganlar”ın Suudi Arabistan’ın da desteğiyle Afganistan’da çarpışmaya başlamalarının mimarı da ABD gizli servisleridir.
O yoksul halklar adına mücadele ettiğini ileri süren, kadınları kapatan, kız çocuklarına tecavüz eden, pazarlarda mal gibi alıp satan Işid’in’den El Nusra’sına, El Kaide’sinden Fetö’süne, Hamas’ından kimi insani yardım kılıflı, kimi deniz feneri boyamalı, kimi göz göre göre kelle kesen o örgütlerin tamamı ABD’nin, İsrail’in gizli servislerinin kurduğu, kurdurduğu, el altından desteklediği örgütler. Şimdi o CİA uzantılı örgütlenmelerin yarı cahilleri okullarımıza, çocuklarımıza ders vermeye, ahlak öğretmeye gönderilecek.
Öfkeden patlayası geliyor insanın. Gazze kan ağlıyor bugün… İnsanların başına bomba yağıyor. Körpecik çocuklar can veriyor. Su yok, elektrik yok, gaz yok… Hayat yok hayat.
Yalnız o din bezirgânları mı, “liberal” geçinen kimi aydınlar da gönüllü olarak onlara yardım ve yataklığa koştular. Hâlâ hiç utanmadan kutsal Kurtuluş Savaşı’na, Türkiye Cumhuriyeti kurucu güçlerine hakaret etmeyi sürdürüyorlar.
Yıllardır yazdım, yazıyorum. “Anadolu Rönesansı”nda o liberal zevzeklerin ipliğini pazara çıkarmıştım. “Amin Maalouf İle Geçmişten Günümüze /Edward Said’e Selam İle” de yakında çıkıyor. Hâlâ ABD’yi ve Batı emperyalizmini demokrasi kahramanı gibi gören, aydın geçinen zevzekler var.
İhanet türlü çeşitli boyutlarda yaşanıyor. Yazıklar olsun çıkar için, şan, şöhret için bu oynanan oyunlara göz yumanlara, yazıklar olsun Gazze halkının, Filistin’in, Orta Doğu’nun, Yakın Asya’nın, Afrika’nın, bütün dünyanın mazlum halklarının başında çevrilen bu kanlı oyunlara isyan etmeyenlere, yazıklar olsun görmezden gelenlere…
Çok öfkeliyim değerli dostlar, çok yaralıyım. O masum çocuklarla birlikte ben de acı çekiyorum. O emekleri ve bedenleri sömürülen kadınlarla, tüm mazlum halklarla birlikte ben de yanıyorum.
Susarsam namerdim, göz yumarsam yazıklar olsun bana.
Bir ömürdür bu zulme ve haksızlıklara karşı mücadele ediyorum. Son nefesime kadar da mücadele edeceğim.
Hoşt Amerika!, Puşt Amerika!
Gününüz hep aydın olsun…
