“Chobani Anlaşması Sosyal Medyada Tartışma Yarattı: Miroğlu ve Çek Arasında Kürt Polemiği”

AAHABBER
Getting your Trinity Audio player ready...

SOLMEDYA –  Eski AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu ve Gazeteci Mehmet Çek arasında, Fenerbahçe’nin Chobani ile yaptığı stadyum isim hakkı anlaşması üzerinden başlayan ‘Kürt istismarcılığı’ tartışması sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Miroğlu, X platformunda yaptığı paylaşımda, Hamdi Ulukaya’nın başarı hikâyesine dikkat çekerek, Kürtlerin küreselleşmeye sarılmaktan başka çıkar yolunun olmadığını ifade etti.

Miroğlu, paylaşımında şu ifadeleri kullandı: “Neo-İttihatçılar buna ne der bilemem—öfkeli bir pazar yazısına sebep olabilir(!)—ama hadisenin kendisi, Kürtler’in bu yüzyılda küreselleşemeye sarılmaktan başka çıkar yolu olmadığını gösteriyor. Erzincan’dan çık ABD’ye git ve orada Kobani markasıyla yoğurt üret, sat ve bugünlere gel… Anlaşma çok hayırlı olmuştur!”

Bu açıklama, sosyal medyada geniş bir tartışma başlatırken, Mehmet Çek’in eleştirileriyle polemik daha da büyüdü. Tartışma, Kürtlerin küresel başarı hikâyeleri ve bu başarıların siyasi anlamları üzerine yoğunlaştı.

Chobani'yle başladı: Orhan Miroğlu ve Mehmet Çek'in 'Kürt' polemiği - Resim : 1
MEHMET ÇEK’TEN SERT TEPKİ: “KÜRT İSTİSMARINI BIRAKIN”

Gazeteci Mehmet Çek, Miroğlu’nun paylaşımına X üzerinden verdiği yanıtta, “Kürtleri istismar etmeyi bırakın” mesajı verdi. Çek, Miroğlu’nun küreselleşme vurgusunu eleştirdi.

Gazeteci Çek, Miroğlu’na yanıtında şunları yazdı:

Vazgeçin artık şu Kürt istismarcılığından.

Erzincanlı bir işadamımızın, Kobani markasıyla yoğurt üretip satması, Kobaniye stadyum yapmasından, Türkiye’nin ısrarla Kürtlere sahip çıkmaktan vazgeçmemesine değil de Küreselcilere paye çıkarmaya çalışmak nasıl bir akıl? ‘Kürtler’in bu yüzyılda küreselleşemeye sarılmaktan başka çıkar yolu olmadığı’ ifadesi ne korkunç bir akıl?

Kürtlerin vatanı Türkiye’dir, devleti Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye yüzyılı, Kürtlerin ve Türklerin yüzyılıdır.

Ve bu noktada Türkiye’den yana değişen bir şey yok. Türkiye Cumhuriyetinin, sınırları ötesindeki Kürtlere bakışında yeni bir şey yok.

Yalnızca Kuzey Suriye’de akıl ve sağduyudan yoksun, taşeron bir yapı adeta kafadan kazandıkları savaşın en kötü kaybedeni olacakken Türkiye’nin kendilerine açtığı son imkanı kullanmaya karar veriyor. Verebilir. Hepsi bu!

Onların hatasıydı komşuları ve akrabaları olan Türkiye’ye karşı, her gün pirinci, şekeri satın aldıkları, telefon ve elektrik şebekesinden faydalandıkları Türkiye’ye karşı, Kürtlerin barış ve huzur içinde yaşadığı tek ülke olan Türkiye’ye sırtlarında Amerikan üniforması, ellerinde Amerikan silahlarıyla saldırmak!

Şimdi bu hatadan dönüyorlar.

Uzun sözün kısası;

Vazgeçin artık Orhan ağabey şu Kürt istismarcılığından.

Bütün mesainizi ‘Kürt’ve ‘Kürt sorunu’ tekerlemesiyle tüketmeniz, bu meseleyi kişisel istikbal arayışlarınıza alet etmeniz de kurtarmaz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yeni paradigmasını ‘neo-ittihatçılık’ olarak da yutturamazsınız.

Öfkeli ‘Pazar yazıları’nı okumaya ama artık anlamak için okumaya devam bence.

AYHAN BİLGEN DE DAHİL OLDU: “TÜRK VE KÜRT SİYASETÇİLER ÖĞRENMEK İSTEMİYOR”

HDP’den ayrılarak Ses Partisi’ni kuran Ayhan Bilgen X’ten ‘Kürt’ polemiğine katıldı. Bilgen yaptığı paylaşımda ‘küreselleşme’ tartışmalarını “Türk aydınları ve Kürt siyasetçileri hala öğrenmek istemiyor” şeklinde yorumladı.

İşte Bilgen’in X’te yaptığı paylaşım:

SÜTÜ VE ORTADOĞU’YU UYUTMAK !

Kobani, Amerika’daki bir Kürt iş insanı sayesinde yoğurt markası olarak tanındı. Başkaları tarafından üretilip, İslam toplumlarına mal edilen IŞİD ile mücadele, Kürtleri yeterince tanınır kılmadıysa, yoğurt üzerinden tanınmak fena kazanım değil!

Yoğurt, Türkçeden diğer dillere geçen bir kelime. Sütü mayalamak, “uyutmak” anlamına geliyor.

Fenerbahçe stadı için “parayı veren düdüğü çalarsa”, Kobani İstanbul’a taşınacak.

Bu ironik durum, yeniden “küreselleşme” tartışmalarını başlattı. Devletin uzun süredir ön gördüğü, Öcalan’ın net biçimde gördüğü “Küresel” tehditleri, bir kısım Türk aydınları ve Kürt siyasetçileri hala öğrenmek istemiyor.

Uluslararası arenadan alınan destekle ulusal zeminlerde kazanım elde etme hevesi, 150 yıldır canımıza okudu. Ermeniler böyle kurban edildi, Kürtler aynı yöntemle yem edilmek isteniyor. Oysa, toplumsal dinamikler ve ortak ulusal kazanımlar üzerinden birlikte kazanma imkanı, bir kez daha Kürtlerle birlikte tüm Anadolu, Mezopotamya halklarının önüne fırsat olarak doğdu. Sütü “uyutalım” ama ne olur artık Kürtleri, Türkleri uyutmaya kalkmayalım !

Exit mobile version