Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber: Atilla YÜCEAK
Sessizliğin Çığlığı
Bir sabah uyandık ve ülkemiz her zamankinden daha sessizdi. İstanbul’un meydanlarında öfke ve hüzün yankılanıyordu. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, yalnızca bir siyasetçinin değil, milyonların umudunun kelepçelendiğini hissettirdi. Sokaklar ve meydanlar doldu; gençler bayraklarla yürürken, yaşlı gözlerle izleyenler kaldırım kenarlarında sessizce ağladı.
Bu bir isyan değil, geleceğe sahip çıkma çabasıydı. Kalpler kırık, gözler öfke doluydu ama boyunlar eğilmedi. Çünkü umut, en karanlık gecede bile bir mumla başlar ve o mum elden ele büyür. Bu ülke darbeler, katliamlar, faili meçhuller gördü ama umudunu hiç kaybetmedi. Adalet bir gün mutlaka kapıyı çalacak ve o gün ülke yeniden gülecek.
Dr. Arif Yılmazoğlu’ndan Sivil İtaatsizlik Çağrısı
Doğuş Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmış olan Akademisyen Dr. Arif Yılmazoğlu, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası hızla gelişen toplumsal olaylara dair görüşlerini paylaştı. Yılmazoğlu, hukukun üstünlüğünün yerini dikta rejiminin aldığı bir düzende, sivil itaatsizliğin etik bir silah olduğunu vurguladı.
“Bir hukuk devletinde kanunların egemenliği her şeyin üstünde gelir. Ancak bugün ülkemizde bırakın hukukun egemenliğini, kanunların egemenliğinin dahi mevcut olup olmadığı tartışılır hale gelmiştir. Gücü ele geçiren rejimler, muhalif kesimleri susturmak için baskı ve korku yasalarını devreye sokar. Böyle bir düzende, adalet dağıtmayan kanunlar, kanun değildir,” dedi.
Sivil İtaatsizlik: Vicdani Bir Eylem
Dr. Yılmazoğlu, Aziz Augustine’nin “Adalet dağıtmayan kanun, kanun değildir” sözünü hatırlatarak, sivil itaatsizliğin adaletsizliğe karşı vicdani bir eylem olduğunu belirtti. İlk olarak Henry David Thoreau tarafından ortaya atılan bu kavram, haksızlıklara karşı kamu vicdanına çağrıyı amaçlayan, şiddetsiz bir direniş biçimidir.
Toplumsal Muhalefetin Rolü
Yılmazoğlu, iktidarın devlet kurumlarını çökerttiğini ve demokratik bir toplumun inşasında aracı olması gereken bu kurumların, tek adam rejimine hizmet ettiğini ifade etti. Muhalefet partilerinin ve sivil toplum örgütlerinin, toplumu harekete geçirecek kitlesel eylemler düzenlemesi gerektiğini vurguladı. “Toplumun tüm kesimlerini demokratik ve barışçıl eylemlere sürükleyecek liderlere her zamankinden daha fazla ihtiyaç var,” dedi.
Adalet ve Demokrasi İçin Birlik Zamanı
Anayasa Mahkemesi kararlarının dahi saygı görmediği, halkın ekonomik ve sosyal haklarının bir kişinin dudağı arasında olduğu bu düzende, sivil itaatsizlik toplumsal direnişin bir aracı olarak öne çıkıyor. Yılmazoğlu, “Toplumsal muhalefetin, ortak insani değerler ve adalet etrafında gönüllü şekilde kümelenme zamanı gelmedi mi?” diyerek, demokratik bir sistemin inşası için birlik çağrısında bulundu.