Getting your Trinity Audio player ready... |
SOLMEDYA – CHP‘nin Cumhurbaşkanı aday adayı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ön seçim çalışmaları kapsamında Bursa halkıyla buluştu.
“EMEKLİYE HAKARET ETMEYİ NORMAL GÖRÜYOR”
İmamoğlu, AKP‘li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın emeklilere verilen bayram ikramiyesine ilişkin “3 bindi 4 oldu daha ne olacak” sözlerine şu sözlerle tepki gösterdi:
“Halkına fırça atarak söylüyor. 3.000′ liraydı 4.000 oldu. Daha ne olacak diyor? Daha ne olacak diyor? Bu bakış açısı ne biliyor musunuz? Bizdeki terbiye, bizdeki terbiye, anlayış ki zaten öyle. Bizdeki anlayış milletin parasını millete dağıtmak anlayışı. Burada saygıdeğer başta Bursa ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlarımız ve diğer belediye başkanlarımız, bütün her bir arkadaşımız prensibimiz, ilkemiz milletin ihtiyaçları için milletin parasını millete adil olarak dağıtma prensibidir. O ahlaktan asla vazgeçmeyiz.
Sevgili dostlar, bunlar ise emekliye bile verilen maaşı kendi parası gibi verdiğini düşünerek o emekliye hakaret etmeyi normal görüyor. Bu var ya dünyada, yeryüzünde görülmüş bir şey değil. Bu edebin, edebin ayaklar altına alınması demektir. Utanç duyulacak bir durumdur.
Emekçiler ve iş insanları ekonomik, siyasi, hukuki ortama güvenmedikleri için, önlerini göremedikleri için zor durumdalar. Ve bu ülkede düşünsenize üreten insanı, sanayiciyi, istihdam sağlayan, bu ülkenin üreten insanlarını bile korkutmayı, baskı altına almayı kendine siyasi strateji gören bir akılla karşı karşıyayız. Ama bunların umurunda değil. Bunların umurunda olan tek şey ne biliyor musunuz?”
“MİLLET SENİ EVİNE YOLLAYACAK”
Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ın ‘mülakat’ sözünü de hatırlattı ve şunları söyledi:
“Kendine ait zannettiği koltuğunu korumak, saraydan çıkmamak. Millet seni evine yollayacak, evine yollayacak.
Millet adaletsizliğin pençesinde, can derdinde. Sevgili hemşehrilerim, gelir dağılımında adalet yok, eğitimde adalet yok, sağlıkta adalet yok. Devlet kurumlarının uygulamalarında, işe alımlarda adalet yok. Yahu seçimden bu yana neredeyse 2 sene geçiyor, öyle değil mi? Genel seçimlerde zorda kalınca mülakatı kaldıracağım demedi mi?
Ya devletin başındaki insan sözünü tutmaz mı ya? Böyle bir şey olabilir mi? Bakın, sevgili gençlerin ve hanımefendilerin, beyefendilerin haykırışından sonra bunu söylemek ayıp ama mahkemelerde adalet yok. Mahkemelerde adalet yok. Bu iktidarın elini kolunu soktuğu hiçbir yerde adalet yok. Bunların içinde adalet duygusu kalmadığı gibi amacı adaleti sağlamak olan yüce Türk yargısının saygıdeğer, namuslu hakimlerini, savcılarını bile zor durumda bırakıyorlar.
“KENT LOKANTASI TUŞE ETTİ”
Hedef alınan kent lokantalarını da işaret eden İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Adaleti sağlamak için uğraşan her kişiye düşman oluyorlar. Sevgili dostlarım, insanlarımız zor şartlarda kendi paralarıyla, onurlarıyla bir öğün karınlarını doldurabilsinler diye biliyorsunuz, gurur da duyuyorum, kent lokantaları açtık, kent lokantaları. Burada ve bulunmayan Türkiye’nin her yerindeki yerel yönetici arkadaşlarım kent lokantası markasıyla her yerde kent lokantalarını açtılar.
100 metre ve iktidarın, hükümetin düştüğü acizliğe bak. Bütün güçleriyle nereye saldırıyorlar? En büyüğü 100 metrekare olan kent lokantasına saldırıyorlar. Demediklerini, yapmadıklarını bırakmadılar. Hâlâ da uğraşıyorlar. Hâlâ da orada gitti yemek yedi diye bir insana soruşturma açıyorlar. Yahu utanılacak bir durumdalar, utanılacak.
Memleketimizi sıkıntıya sokuyorlar. Biz neyle uğraşıyoruz, onlar neyle uğraşıyorlar? Biz, işte bütün belediye başkanlarımız dar gelirli ailelerin çocukları okul öncesi eğitim alabilsin, anneleri iş bulup çalışabilsin diye kreşler açtık, açmaya devam ediyoruz. Onlar ne yapıyor? Kapatmak için uğraşıyorlar. Kapatmak için genelge yazıyor belediye başkanlarına. Sonra yaptıkları hatayı, milletin tepkisini görüyorlar.
Kendileri bunları geri nasıl çeviririz diye kıvır kıvır kıvırıyorlar. Yahu bir memleket, ülkenin yöneticileri bir ülkenin yöneticileri. İmamoğlu geliyor. Tarihi gençler yazacak, gençler. Türkiye Cumhuriyeti’nin gençleri yazacak.
Bu ülkede hiçbir zaman, burada çok saygıdeğer geçmiş dönemlerde bakanlık yapmış büyüklerimiz var, hiçbir dönemde hiçbir siyasi anlayış bir başka siyasi anlazyışın hizmetine, değer gören hizmetine, savaş açar mı? Topla tüfekle saldırır mı? Kreşe saldırıyorlar. Kent lokantasına saldırıyorlar. Niye biliyor musunuz? Onların dev proje, mega proje dedikleri, milletin cebindeki parayı boşaltan projeleri, kent lokantası, 100 metrekarelik kent lokantası, bir küçücük kreş onların mega projelerini tuş etti diye, yendi diye, saldırılar ondan.”
“İKTİDAR OLACAĞIZ, İKTİDAR”
‘İktidar‘ vurgusu yapan Ekrem İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biraz sıcak, bir de bu güzel insanların sıcaklığı, eğer bunalan varsa kolları sıvasın, ceketini çıkarsın. Zaten 23 Mart’ta da hep beraber çıkaracağız.
Bir örnek daha vereceğim sevgili hemşehrilerim. Hani hizmete olan saldırıdan bahsettik ya, küçük çocuğu olan, küçük çocuğu olan annelere ulaşımı ücretsiz yapacağım dedim. Kıymetli Bursalı hemşehrilerim, İstanbul zor bir şehir. Birçok şehirden çok daha yüksek seviyede geçim sıkıntısı olan bir şehir aslında.
Hatırlayın, 2023 seçiminde, 2019 seçiminde İstanbul’da Cumhurbaşkanı her seçimde gelip onlarca miting yaptı ve bu mitinglerde bana hitaben dedi ki: “Kimin parasını kime veriyorsun?” Ben ne dedim? “Milletin parasını millete veriyorum kardeşim! Millete veriyorum! Sana mı soracağım?” dedim. Bunlar milletin hakkına girmeyi, milletin hakkının kendi yetkisinde olduğunu düşünmeye o kadar alışmışlar ki milletin parasını millete vermemizi akılları almıyor.
Onlardaki kriter ne biliyor musunuz? Milletin parasını kendi yakını olan bir avuç insana vermek. Onların derdi bu. Biz, biz bu yola milletin hakkını millete vermek için çıktık. Bu büyük ve aziz milletin, benim kıymetli dostlarım, geçim derdi çekmeden, gelecek endişesi duymadan yaşama hakkına kavuşsunlar diye yola çıktık. Hakkı var, öyle değil mi? Hakkı var. Ne yapacağız?
İktidar olacağız, millet hakkını alacak. Milletin hakkını millete vereceğiz. Bu milletin en kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine kolayca ulaşmaya, afetlere karşı güçlü bir şekilde karşı koymaya hakkı yok mu? Elbette var. İşte iktidar olacağız, millet hakkını alacak. Bu milletin mahkemelere gözü kapalı güvenmeye hakkı yok mu?
Elbette var. İktidar olacağız, millet hakkını alacak. Bu milletin kökeni, inancı, cinsiyeti, siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin kendini güvende hissettiği, huzurlu bir ortamda yaşamaya hakkı yok mu? Elbette var. İşte ne olacak sevgili gençler? İktidar olacağız, iktidar. Millet hakkını alacak. Cumhuriyet Halk Partisi başaracak. Milletin hakkı milletin olacak.”
“FETÖ KUMPASLARI İLE ORGANİZ EDİLMİŞ…”
Kendisine ve CHP’ye yönelik soruşturmalara da dikkat çeken İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Olan şeyleri anlatamıyorum çünkü hem dedikoduya girebilir, bir dedikodu olmadığından eminim. Yani öyle davalar var ki, öyle saldırılar var ki utanç verici. Ha, bildiğim bir şey var. Bu davaların kağıt üzerinde takip eden bir savcısı var ama davaların gerçek savcısını herkes biliyor.
FETÖ kumpaslarıyla organize edilmiş Ergenekon davaları için ben bu davaların savcısıyım diyen zat şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve bana açılan davaların savcılığına soyunmuştur. Savcı aramayın, savcı o. Siyasi amaçlarla, siyasi amaçlarla yargı eliyle geçmişte bu iki ortak, bu iki ortak yargı eliyle siyasi amaçlarına ulaşmayı çok iyi bilirlerdi. Şimdi aynı taktiklerle sandıkta yenemedikleri, bundan sonra da asla yenemeyecekleri Cumhuriyet Halk Partisi’ne yargı eliyle boyun eğdirmek istiyorlar.
Cumhuriyet Halk Partisi’ne boyun eğdirirsek, millete de boyun eğdiririz diye düşünüyorlar. Ama ne biz boyun eğeriz, ne de bu aziz millete boyun eğdirecek, bırak kişiyi, ne devlet, ne başka bir unsur, anasının karnından doğmadı, doğmayacak. Bu aziz millet büyüktür. Bizler bizler zalimin değil, bizler bizler yalnızca milletin iradesi karşısında boyun eğeriz.
Bakın, ben 2019’dan bu yana her Allah’ın günü bir soruşturmayla, bir davayla karşı karşıyayım. Sevgili başkanlarımız, deneyimli politikacı büyüklerimiz, devletin farklı aşamalarında görev yapmış dostlarımız, abilerimiz, ablalarımız, belediyemiz son 6 yılda 1.200 teftiş, inceleme, soruşturma geçirdi. Hepsinden elleri boş döndüler, hepsinden.
Ama içlerini öyle bir korku bürümüş ki bana dava açmadan duramıyorlar. Şimdilik şimdilik 25 yıl hapis, 5 kez de siyaset yasağı isteniyor hakkımda. Belli ki belli ki belli ki Ekrem’den böyle kurtulursak önümüzdeki 5 seçimi garanti alırız diye düşünüyorlar. Herhalde matematiğini böyle hesap ettiler. Yahu sizin Ekrem İmamoğlu ile hesabınız olsa, olmasa ne olur?
SAVCILIKTAN ÜNİVERSİTEYE ‘DİPLOMA’ YAZISI
Üniversite diploması ile ilgili başlatılan soruşturma ve yürütülen tartışmaları da hatırlatan Ekrem İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Gözlerime bakın. Milletin sizinle hesabı var, milletin! Bu büyük milletin sizinle hesabı var! O hesabı görecek. Öyle sabırsızlar ki öyle sabırsızlar ki Beni izliyordur diye kameraya baktım ha yanlış anlamayın. Beni izliyor onun için kameraya baktım. Ya da izleyen arkadaşları görsün. 35 yıl sonra benim diplomamı iptal ettirmeye çalışıyorlar. Öyle aceleri var ki, öyle aceleri var ki; savcılık 2. kez yazı yazmış üniversiteye. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili işleri hızlandır.
Savcılık ikinci kez yazı yazmış üniversiteye. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili işleri hızlandır, acele et. Halbuki üniversite bu konuda zaten 5 yıl önce karar almış. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili hiçbir usulsüzlük yoktur demiş 5 yıl önce. Ama davanın asıl savcısı var ya Ankara’da, malum şahsın acelesi var. 23 Mart’tan önce diplomayı iptal edilsin diyor. Ekrem karşıma rakip çıkmasın. O günü bugünden kesmek istiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayını da kendi belirleyecek aklı sıra. Cumhuriyet Halk Partisi’nden senin karşına bu Ekrem’in önünü kesersen, bu partide milyonlarca Ekrem var, milyonlarca Ekrem var. Bunu bilmiyor. Ama ama meselenin, bakın burayı iyi dinleyin. Anneler, babalar, hanımefendiler, hayatını bu ülkeye feda etmiş, görevler yapmış beyefendiler, meselenin beni aşan önemli yönleri var. Fakültenin verdiği, üniversiteden, üniversitesinden Yükseköğretim Kurumu’na, Milli Savunma Bakanlığından Yüksek Seçim Kurulu’na, pek çok devlet kurumunun geçerli kabul ederek işlem yaptığı bir diploma bu.
“ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN”
Böyle bir resmi belge, 35 yıl sonra bir kişinin siyasi amaçları, siyasi ihtirası, siyasi çıkarlarıyla iptal edilirse artık bu ülkede hiç kimse elindeki resmi evraka güvenemez. Benim 35 yıllık diplomamı iptal ettirmeye çalışanlar başarılı olursa yarın da sizin 40 yıllık, 50 yıllık, 60 yıllık zeytin tarlalarınıza, aileden kalma tarım alanlarınıza, bağınıza, bahçenize, bankadaki paranıza çöker bunlar, çöker bunlar.
İktidarın kendisi değil, devlette, yargıda etkisi olan, adamını bulan her şahıs bir kumpas kurar, elinizdeki 40 yıllık, 50 yıllık tapuyu, mahkeme kararını iptal ettirir. Devletin verdiği evraklar siyasi amaçlarla, kişisel hırslarla, ihtiraslarla böyle kolayca geçersiz ilan edilirse bu milletin devletine güveni kalır mı? Kalmaz. Beni, Ekrem’i seçim yarışı dışına itmek için Türkiye Cumhuriyeti, hepimizin canını vermeye hazır olduğu, bu memleket için kendini feda etmeye hazır olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu hale düşürmeye razı bunlar. Aynı zamanda 572 yıllık İstanbul Üniversitesi’ni rezil etmeye bile hazırlar. Oradaki bilim insanlarını, oradaki dekanları, rektörleri, oradaki akademisyenleri rezil etmeye hazırlar. Onları itibarsız etmeye hazırlar. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Allah sizi ıslah etsin. Allah sizi bir an önce bu memleketin başından uzaklaştırmamıza yardım etsin. Yüce Allah’a güveniyorum. Yüce Allah’a sığınıyorum. Milletimize güveniyoruz.”
“ÇIK KARŞIMA, MERTÇE YARIŞ”
Erdoğan’a Bursa’dan “Çık karşıma mertçe yarış” sözleriyle seslenen İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“23 Mart’ta gerçekleştireceğimiz ön seçim, sevgili hemşehrilerim onun için çok önemli. İktidar için de işte onun için önemli. 23 Mart’ı onun için takip ediyorlar. Cumhuriyet Halk Partililerin güçlü iradesi ortaya çıkmasın diye, millet bizim iktidar kararlılığımızı görmesin diye her şeyi yapıyorlar. Onların kirli planları varsa, bu milletin, bu canım milletin tertemiz yüreği var, tertemiz. Onların kendi savcısı, kendi yargısı varsa… Onların kendi savcısı veya kendi yargısı olduğunu düşünüyorlarsa bilinmelidir ki yüce Türk yargısının çok güvenilir hakimleri, savcıları bu durumdan rahatsızdır. Onlar günü gelecek bu ülkenin adil yargı sisteminin neferleri olacaklar. Ama söyleyeyim, aynı zamanda bu milletin de vicdanı var. Ne yaparsan yap, millet sandıkta hükmünü verecek. Herkes boyunun ölçüsünü alacak. Bu davaların öz savcısı, ey bu davaların öz savcısı Erdoğan! Yargının, kurumların arkasına saklanma. Bursa’dan söylüyorum, çık karşıma mertçe yarış! Bırak benim diplomamı, mertçe yarış. Bizim milletimiz… Bizim milletimiz… bakın bizim milletimiz yarışta kaybedeni de sever, kazananı da sever. Yeter ki mertçe yarış. Ama kazanmak için her yolu mübah gören, mertlikten ayrılanın bu milletin gönlünde yeri olmaz. Bakın, her yolu mübah görmenin, her yolu mübah görmenin aslında bu memleketin vicdanında, geçmişinde açtığı yaraları çok iyi biliyor bu insanlar. Bizde güzel bir söz vardır. Güzel bir söz vardır, halkımız bunu çok kullanır. Kaybedeceksen şerefinle kaybet ama kazanmak için asla şerefini kaybetme. Bu…