Getting your Trinity Audio player ready... |
“İnsan özgür doğar. Oysa her yerde zincire vurulmuştur.” Jean-Jacques Rousseau
Dünya Sağlık Örgütü(WHO) sağlığı tanımlarken insanın fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik hali der. Ülkemiz insanı için bu tanımlama bence biraz eksik kalmaktadır. Siyasi yönden iyi olmayan bir ülkede, sağlıklı olmak mümkün mü?..
Sadece salt sağlık bilgilerini; yazarak ve görsel olarak sizlere aktardığım da, her zaman bu bilgilendirmenin siyasi kanadı yoksa, yaptığım işin eksik kaldığını düşünürüm…
Maalesef kronik ana muhalefet partimizin son yirmi beş yılllık eylemlerine ve söylemlerine sadece kısaca ve özet olarak baktığımız da bile bu günlere nasıl geldiğimizi ve ne demek istediğimi net olarak anlarsınız…
Sakın sırası mı şimdi sevgili muhalefetimizin yanlışlarını yazmanın demeyin. Bence tam sırası. Hele sayın İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı ön seçim adaylığını törenle ilan ettiği bugünlerde…
Kerhen desteklemek zorunda kaldığımız, kötünün iyisi bu partimizi, sokaklara inerek, omuz omuza, tüm demokratik kitle örgütleriyle birlikte, susmadan hep beraber yanlışlarını, eksikliklerini ve elbette doğrularını dile getirelim…
İktidar partisini ve aldığı misyonunu eleştirmenin bizlere zaman kaybettirdiğini, yaptığı dayatmalar ile gündem değiştirdiğini bizleri oyaladıydınız hepimiz yaşayarak gördük…
Bildiğiniz gibi halkımız bastırmasa, ana muhalefetimiz inanın ki erken seçim söylemlerini bile ağzına almayacaktı…
Neyse şimdilik bu yanılgıdan dönüldü. Diğer sosyalist muhalefetin de kendine çeki düzen verip, bir an önce toparlanması, tüm halk katmanlarıyla birlikte demokrasi mücadelesine girişmesi gerektiğini söylemeye gerek yok…
Öncelikle başta vurgulayalım; sevgili Ana Muhalefet Partimizin seçim sonrası “Normalleşme ve Yumuşama” adımı zaten büyük bir travmaydı. Bunu ileride siyaset bilimcilerin derinlemesine inceleyeceğine eminim…
Anımsarsanız geçen yıl 1 Mayıs’a günler kala “Ana Muhalefet Partimiz ve Sol Örgütler” 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı Taksim’de kutlamak için çağrıda bulunmuştu. Saraçhane’de bir araya gelen emekçiler, Taksim’e yürümek isterken güvenlik güçlerinin müdahalesi ile karşılaştı. Sayın Özgür Özel “Hedef Taksim Meydanı’dır” dedikten kısa bir süre sonra Saraçhane’den ayrıldı. Müzakerelerden sonuç alamayan muhalefet heyeti; DİSK ve KESK’in de aralarında bulunduğu tertip komitesi ile maalesef Taksim’e yürüyemedi…
Sevgili Ana Muhalefet Partimizin sayın genel başkanı asgari ücret talebini 30 bin lira olarak açıklamıştı. Sendikalara da çağrı yapan Özel, “Asgari ücret talebimiz otuz bin Türk Lirası, bunun altında biz yokuz” ifadelerini kullanmıştı. Asgari ücret 30 binin çok altında ilan edildi. Yazık ki ne yazık!..
Sevgili başkanımız tüm itirazlara rağmen 2024 yerel seçimlerinde Hatay’a Lütfü Savaş’ı yeniden aday yaptı…
Gelelim sayın Kemal Kılıçdaroğlu dönemine…
2014 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde sayın İhsanoğlu’nu aday göstermesini kimse anlayamadığı gibi aday da anlayamadı. Hepimizin tıpış tıpış oy vermemizi istedi. Bizler de buyruğa uyarak tıpış tıpış oy verdik…
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu seçimli dönemden bugüne kadar ki süreçte; yerel seçimler, refandumlar ve genel seçimlerin çoğunu kazanamadı…
Sürekli olarak oylarını artırdıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu’nun en büyük kazanımı; 2011 yılında genel başkanlık koltuğuna oturduğu ana muhalefet Partimizin 2019 yılındaki yerel seçimlerdeki kısmi başarısı oldu…
İstanbul ve Ankara’nın da aralarında yer aldığı illeri kazanan CHP, o gün umutlandıran bir ivme yakalamıştı. Ama bu başarı devam etmedi…
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP mühürsüz oyların kabul edilmesinden tutun da, siyasi otoritenin yasal olmadığı halde adaylığınının onaylamasına kadar birçok skandalın da altına imza atmıştır…
Özellikle parti içerisine; eski iktidar partililer, demokrası ve İnsan hakları konusunda karnesi zayıf olanlar ile sol siyasetten uzak birçok ismin milletvekili olarak meclise girmesini sağlamıştır…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu; dönemin Ordu Valisi Seddar Yavuz’a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı dava gününde sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yurt dışına gitmesi de hafızalardaki yerini korumaya devam ediyor…
16 Mart 2016 tarihinde Siyasi Otorite’nin “Dokunulmazlık Meselesini Neticelendirmeliyiz” sözleri sonrasında; 8 Haziran 2016’da CHP’nin evet oyu vermesinin ardından maalesef milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmıştır…
Mayıs 2023 seçimlerine gidilen süreç içerisinde beş siyasi partinin genel başkanıyla uzun toplantılar yapması, ancak bunların hiçbirinde cumhurbaşkanı adayını konuşmaması ve akabinde kendisinin aday olması da Kemal Kılıçdaroğlu döneminin bilinçli mi bilinçsiz mi olduğunu kestiremediğim yanlışlarından birisi olarak kayıtlarıma geçmiştir…
Anadolu coğrafyasına yeteri kadar girememiş, parti hep örgütlenme konusunda sorunlar yaşamıştır…
Bu noktaları vurgulamasam, susup deftere yazmasam; milyonlarca suskundan birisi olacağımı, taşın altına elimi koyamayacağımı söyleyebilirim…
Burada sizleri fazla meşgul etmemek için yazamadığım bir çok yanlışı ana muhalefetimiz bilerek veya bilmeden yapmıştır. Bizlere düşen insan hakları ve demokrasi paydasında tüm yurtseverler ile muhalefetin birliğini sağlamak İçin itirazlarımızı dile getirmektir…
Sadece ana muhalefetiz mi sorumlu? Diğer sosyalist parti ve kitle örgütleri ve bizlerin de bu günlere gelmemizde sorumlu olduğumuzu düşünüyorum. Maalesef özeleştiri mekanizmamız işlememiştir…
Nazım Hikmet’in dediği gibi kabahatin çoğu bizde galiba…
Sözlerimi yine güzel bir deyiş ile, ustamız Pir Sultan Abdal ile bitirelim…
Pir Sultan Abdal’ım deftere yazar…
Hilebaz yâr ile olur mu Pazar?…
Sevgiler…
Dr. Mustafa Torun