Özkan Toraman; Belediye Meclis Üyelerine Yapılan Siyasi Operasyonlara Olan Sessizliğimiz

Özkan Toraman

Özkan TORAMAN

Türkiye’de 2016 sonrası ortaya çıkan tablo, devlet ve siyasal iktidar bütünleşmesidir. Bu bütünleşme, son dönemde iktidarı da devlete mahkum ederek hareketsiz bırakacak, karşı koyamayacak bir şekil aldı. İktidarın, aslında bu birlikteliği sonlandıracak bir gücü yok. Bu yüzden, bu bütünleşmeyi kendi iktidarının devamına yönelik kullanmak zorunda kalıyor.

Devlet, dünyanın kendi ekseninde yaşadığı modernizm sonrası değişime karşı, kendine “Türkiye Yüzyılı” adını verdiği farklı bir yol çizerken hukuku ve demokrasiyi önemsemeyen bir kararlılıkla ilerliyor. Bu yolda ilerlerken, önüne çıkacak tüm engelleri devletin istediği şekilde eritmek istiyor. Bu bazen anlaşarak, bazen de teslim olmaya zorlayarak gerçekleştiriliyor.

Başından beri kent uzlaşısına dönük olarak yargı eliyle yapılan kayyum atamaları, belediye meclis üyelerine yönelik operasyonlar, basına yönelik tutuklamalar gibi antidemokratik tutumlar, demokratik yapıların, kurumların, ittifakların, sivil dayanışmanın ve STK’ların hizaya getirilmesi amacını taşıyor. Bu süreçte her türlü araç kullanılmaktan çekinilmiyor.

Son operasyonda gözaltına alınan meclis üyeleri, büyük çoğunluğu Millet İttifakı’nın DEM partili siyasetçileridir. Bu operasyon, ittifakı bozmaya ve geride kalanlara “Sakın ha, sizi de aynı son bekler” mesajı vermeye yöneliktir. Bu süreç karşısında, ittifakı oluşturan bileşenlerin sessizliği, siyasetin üzerindeki korkunun kısmi hakimiyetini göstermektedir. Gözaltılar, adli bir vakaymış gibi hissettirilmekte ve “helal oyla seçilmiş, iyi insan, değerli komşu, yardımsever işadamı” gibi paylaşımlar yapılmaktadır. Bu da gözaltına alınan arkadaşların yalnız bırakıldığının ifadesidir.

Bu arkadaşlar, siyaseten kişilikleri olan, duruş sergileyen, siyaseten temsiliyeti olan, kendilerini yaşadıkları bedel ödedikleri siyasetle var eden ve toplumda karşılığı olan siyasetçilerdir. Dolayısıyla yapılan operasyon siyasidir ve amaçlıdır. Bu operasyonların kapsamı genişleyerek devam edecektir. Bunun karşısında sergilenecek tavır, bize ne ile saldırılıyorsa, daha çok “O” olarak karşı çıkmaktır.

Millet İttifakı her yerde daha çok bir araya gelmeli, ittifakın her koşulda devam ettiğini gösteren açıklamalar ve eylemler yapmalıdır. İttifakın bileşenleri, diğer demokratik yapılarla sürekli bir arada olmalı ve bir demokrasi nöbeti başlatmalıdır. İçine girilen sessizlik ve “Cumhurbaşkanı kim olacak, hangi yöntemle seçilecek” sarmalından çıkılarak halkın gerçek sorunlarıyla yüzleşilmelidir. Yoksa bu sessizlikle, daha birçok arkadaşımızın gözaltına alınmasına tanık olabiliriz.

Exit mobile version