Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber: Atilla YÜCEAK
Körfez ilçe Yukarı Hereke’de yapılan basın açıklamasına Kocaeli KHK’lılar Platformu ve sözcüsü Av. Sezgin Altıntaş,Türkiye Halklarının Devrimci Kurtuluş Mücadelesi gönüldaşları ve kalabalık bir halk kitlesi katıldı.
Körfez ilçe başkanı Mehmet Ergaz’ın açılış konuşmasından sonra DEM parti Kocaeli il eş başkanı Av. Nuri Tan günün ilk konuşmasını yaptı.
İl eş başkanı Nuri Tan konuşmasında şunları söyledi:
“Hepiniz hoş geldiniz.
Biz bu kayyıma karşı etkinliklerimizin ilkini Dilovasında 2 hafta önce yapmıştık.
Biz Kocaeli’nin her ilçerisinde bu etkiliklerimizi devam ettireceğiz.
3 dönemdir bizim DEM Parti’nin belediyelerine 3 dönemdir aralıklı kayyım politikalarıyla kayyım atarmaya çalışmış ve kayyım atarmaktadır.
Mardin’de kayın atandı, Batmanda, Bahçesaray’da bir sürü yerde bizim belediyelerimize maalesef halkın iradesi, halkın oyları yok sayılarak kayın atarmıştır.
Yarın kayyım atamaları hazırları birçok ilçelri içinde maalesef devam etmektedir.
Bizim aldığımız duyumlara göre Van’da bizim Abdullah Zeydan’ın seçimiyle ilgili yasa dışı hukuka ait bir kararla seçilme durumunun olmadığını tespit etmişler ve bu bir kayyım hazırlığı olarak görünuyor.
Biz buradan iktidarı ve hükümeti uyarıyoruz. Hukuksuz yollarla kayyım atamaları gerçekleştirmemesini, bunun Kürt halkının, Kürt halkının yoldaşlarının buna karşı duracağını ve halklarımızı koruyacağımızı buradan herkese deklere ediyoruz.
Türkiye’nin ekonomik olarak, yoksulluk olarak, iç huzura ve iç barışa ihtiyacı olduğu bir dönemde bizim ayrılıklarımızı derinleştirecek yol ve yöntemlere başvurmaları, buradan onları reddetmeye çağırıyoruz.
Biz her ne kadar burada kayyımla ilgili toplanmışsak da, bugün Rojava’da ve Ortadoğu’da ciddi bir kaos ve savaş durumu da söz konusudur.
Rojava halkları, Suriye halkları ciddi bir soykırım ve savaş tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Suriye’nin bir çok yerinde Efrinde ,
Terfa’da 200-300 bin Kürt nüfusu yerlerinden edilmiş ve çeteler tarafından oradaki hukuksuzluk siyasal İslamcı terör örgütü tarafından tahrp edilmiştir.
Terör örgütleri tarafından yerlerinden edilmiş, çoğu kişide kaçırılma tehlikesiyle karşı karşıya ve çoğu da kaçırılmıştır.
Kürt halkının Rojava’da ve Ortadoğu’da soykırıma uğraması ve uğrama tehlikeyle karşı karşıya kalması, Türkiye’deki iç barışı, iç huzuru da bozacaktır.
Orada bir Kürt’ün ağlaması, oradaki Kürt halkının zulme uğraması Türkiye’deki Kürt halkının ve halkların da buna karşı sessiz olmayı kimse beklemesin.
Buradan Rojava’daki halkın mücadelesini burada sahiplediğinizi belirtmek istiyoruz. Suriye halkının, Kürt halkının oradaki mevcut halkların korumasının Ortadoğu barışına katkı sunacağını düşünüyoruz.
İleride Suriye’nin bu durumdan kurtulup, bütün halkların, gelecekte refah için, huzuru için herkesin dinine, ırkına, oradaki bütün halkların durumuna saygı durması gerektiğini düşünüyoruz.
Burada hepinizden teşekkür ediyorum.
Sağ olun varolun katılım sağladığınız için.” dedikten sonra konuşmasını sonlandırdı.
Ardından Türkiye Halklarının Devrimci Kurtuluş Mücadelesi gönüldaşlarından Dr. Yasemin Öztutan konuşmasını yapmak üzere mikrofona davet edildi.
Dr. Yasemin Öztutan şu düşüncelerini dile getirdi:
Arkadaşlar merhabalar.
Direnişe,
direnenlere,
kurtuluş için saflara girenlere merhaba!
Kirli savaş politikalarına, Kayyım hukuksuzluklarına, KHK zulmüne karşı;
Halkların devrimci dayanışması adına bizler buradayız.
Halklarımızın köleleştirme saldırılarına karşı direnmek için buradayız.
Kayyımlara hayır demek için, demokratik haklarımızı geri almak için buradayız.
İktidar bildiğini tekrar ederek halkımızın seçme ve seçilme haklarını gasp ederek;
Kayyım uygulamalarını bu kez “Havuc mu, sopa mı” uygulamasi ile gündeme alarak Hakkari ile başlayan kayyım uygulamalarına Esenyurt,
Batman,
Halfeti,
Mardin,
Dersim,
Ovacık ve Başkale ile devam etti.
Hukuksuzluk, adaletsizlik sıradanlaştı.
Bu rejim faşizan bir hal aldı.
Kayyım politikaları halkın iradesine yönelik bir darbedir. Kayyım halkın tarihine ve değerlerine yapılan bir saldırıdır.
Ancak tarih tanıktır ki halklar asla boyun eğmez,
zulme teslim olmaz.
Kazanacağız,
kazanacağız,
kesinlikle biz kazanacağız
Güneş bizim için doğacak,
bu zulüm bitecek.
Gelecek güzel günler için, birleşe birleşe,
direne direne yürüyeceğiz ve kazanacağız
Çünkü;
Biz halkız,
emekçiyiz,
kadınız,
öğrenciyiz,
işten atılan KHK’lıyız madenciyiz,
ezilen ve sömürülen halkız.
İktidarının savaş ve kayyım politikaları halkın ortak direnciyle yıkılacaktır.
Halkın devrimci Kurtuluş hareketi olarak mazlum halkların her zaman yanında olduk olmaya da devam edeceğiz.
Savaşa ve kırıma son!
Gasp edilen belediyeleri geri alacağız!
Yaşasın halkların kardeşliği!
Yaşasın Halkların Devrimci Kurtuluş Mücadelesi.” diyerek alkışlar arasında konuşmasını sonlandırdı.
Daha sonra basın açıklamasının sunumunu yapan İbrahim Ergin tarafından mikofona davet edilen:
DEM parti PM Marmara bölge sorumlularından Ünal Müftüoğlu söz alarak genel merkez adına konuşmasını yaptı.
Müftüoğlu sözlerine şöyle başladı:
“Arkadaşlar ben de öncelikle Dem Parti Genel Merkezi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hoş geldiniz diyorum.
Tabii gündem kayyım ama Türkiye’nin tek gündemi, Ortadoğu’nun tek gündemi elbette ki kayyım değildir.
Kayyım AKP, MHP faşist rejiminin, faşist iktidarının, Kürt halkına reva gördüğü ve dolayısıyla Kürt’ün iradesini tanımadığı, iradenin gasp edildiği bir sistemdir.
Bu yeni değil ve bundan sonra da muhtemelen devam edecektir.
Esas olan şey halkın iradesinin zaferidir. Halkın mücadeleyle, mücadelesiyle, halkın emeğiyle, halkların ortak mücadelesi ve birlikte geleceğini örme arayışıyla kazanılan her belediye bu halkımızın kırmızı çizgisidir, iradesidir, geleceğidir.
Kendini yönetme iradesinin en somut fotoğrafıdır.
Dolayısıyla Türkiye’deki yerel yönetiminin, halkların kendini yönetme kültürünü anlayışının, demokratik anlayışın inşa edildiğinin bir yerde elbette ki faşizm, yaşam bulmuyordur. Bu nedenede de durmadan saldırı halindedir.
Bu saldırılara karşı Türkiye’nin her yerinden, neden neden Hakkari’ye, İstanbul’dan Ege’nin en ücret köşesine kadar bütün her yerde ortak mücadeleyi büyütmek, direnişi büyütmek, direnişi geliştirmek hepimizin olmazsa olmazıdır.
Bu sebeple şunu söylüyoruz; kayyıma karşı direnen, kayyıma karşı sesini yükselten, bunun için söz vuran, sokağa gelen, birlikte mücedelenin yolda yöntemini arayan, herkesi selamlıyoruz ve iddia ediyoruz ki inanıyoruz bizim direnişimiz kayyım siyasetine, kayyım işgaline, irade gaspına son verecektir.
Bu son yaşadığımız yerel seçimlerde de çok net anlaşıldığı gibi AKP’nin, MHP’nin zorla, şiddetle, baskıyla, imha ile gasp ettiği bütün belediyeleri fazlasıyla aldık almaya devam edeceğiz.
Demokratik Türkiye’nin inşası içinde bu anlamda belediyelerin elbette ki yönetimi, anlayışını, kültürü ve birlikte yönetme anlayışının gelişmesi bakımda kıymetlidir.
Bu açıdan kayma karşı direnmek sadece bir basın açıklamasıyla, sadece kimi değerlendirmelerle ses çıkarmakla olmayacaktır.
Türkiye’nin hemen her yerinde kült halkının direnişine ses vermek, belediyelerinin gaspına karşı direnişi büyütmek, örgütlenmek ve birlikte mücadeleyi geliştirmek, büyütmek olmazsa olmazınızdır.
Durmayacağız, devam edeceğiz ve mutlaka ama mutlaka kayyımları Türkiye coğrafyasının bütün her yerinden söküp atacağız.
Mesele sadece bir kayyım değil, işsizliğin, yoksulluğun, açlığın bu kadar hakim olduğu, bizlere reva gördüğü bir yerde bir başka mücadele geleceğimiz, bir başka birlikte mücadeleyi büyütmenin sebebimizdir.
O sebeple kayyım siyaseti, açlık, yoksulluk, işsizlik ve bunun bir sonucu olarak yaşayan ahlak-ı çöküntüye karşı Türkiye Toplumunun, kadınların, gençlerin aydınlatması bizler için olmazsa olmazınızdır.
Bizler demokratik Türkiye’yi, demokratik Cumhuriyeti inşa etmenin, bunu kurumsallaştırmanın, bu sebeple de faşizmi söküp bu ülkede atmanın olmazsa olmaz mücadelesini yürütüyoruz.
Bunun için varız, bunun için yaşıyoruz, bunun için yaşamaya, direnmeye ve birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
Elbette ki bizim mücadelemiz dalgalanarak büyümek zorundadır.
Savaşın bu kadar kol gezdiği bir coğrafyada, Orta Doğu’nun en derin şiddet ortamında barışı, dolayısıyla demokrasiyi, birlikte geleceği örmenin uğraşı içerisinde olmak, olmazsa olmazınızdır.
Orta Doğu’da bir işgal söz konusu, 3. Dünya Savaşı olarak ifade ettiğimiz çatışmaların giderek şiddetlendiği soylu kırımının gerçekten en yalın çıplak haliyle yaşandığı bir yerdeyiz.
Bu sebeple dayatılan bu savaşa, bu işgale, bu bölünmüşlüğe ve bükülmüşlüğe karşı barışta ısrar etmek, barış için daha fazla mücadele etmek çok daha kıymetli, çok daha anlamlıdır.
Orta Doğu bugün bir yangın yeridir. Ama biz çok iyi biliyoruz ki o yangının en şiddetli halı bizim kapızdadır, bizim içimizdedir ve bunun bedelini Türkiye toplumu ödüyor.
Kürtler ödüyor, aleviler ödüyor, kadınlar ödüyor ve de gençler ödüyor.
O sebeple biz savaşı, savaşa karşı mücadeleyi, savaşa karşı barışta ısrar etmeyi, birlikte yaşamanın bütün halkların geleceğinin barışta olduğunu, birlikte yaşamaktan olduğunu, birlikte geleceği örmekten olduğuna inanıyoruz.
Bugün, sürekli yaşananlar, dün Filistin’de Lübnan’da yaşananlar ve bizdeki yansımaları elbette ki çok çok büyük tehlikeleri şart ediyor.
Dolayısıyla Türkiye topluluğu, Kürtleri, Alevileri, bütün ezilen kesimleri, işçileri barış konusunda bilgilendirmek, ayılatmak ve bunun için herkesin üzerine düşeni yapması için gereken çabayı göstermek çok çok kıymetlidir.
Savaş yıkımdır, savaş geleceği öldürmektir, savaş bizim varlığımıza son verme operasyonudur.
Bu bir stratejidir, bu bize dayatılan bir sistemdir.
Bu sisteme karşı halkların ortak mücadelesi, ortak yürüyüşü elbette ki olmak zorundadır.
Rojava bu sebeple çok kıymetlidir, halkların ortak geleceğinin somut, en yalın, en çıplak fotoğrafıdır.
Bu sebeple Rojava’ya saldırılıyor, bu sebeple Rojava yok edilmek isteniliyor, bu sebeple Suriye’yi bu gün işgal eden çeteler desteklenmektedir.
Bu sebeple bütün çetelere, bütün faşist yapılara, emperyalizmin Rojava’ya verdikleri hesaplarına karşı halklar olarak, emekçiler olarak, kadınlar, gençler ve dolayısıyla Türkiye’deki bütün muhalif kesimlerinin birlikte mücadelesi çok çok kıymetlidir diyor.
Hepinize teşekkür ediyorum, var olun sağ olun.” dedikten sonra konuşmasını sonlandırdı.
Daha sonra toplanan kitle halaylar çekerek basın açıklaması sonlandırıldı.
Tıklayıp videonun tümünü izleyelim mi