Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber: Atilla YÜCEAK
İzmit belediyesi iş hanı önünden başlayan yürüyüş atılan sloganlar ile kent meydanına kadar halkın katılımıyla,
Yakılan meşaleler ile görkemli bir hal aldı.
Hiç bir sorun yaşanmadan yapılan yürüyüş sonrası kent meydanında toplanan kitleye konuşmalar yapıldıktan sonra basın açıklaması kadınlar tarafından ortak okundu.
Yürüyüş sonrası İlk sözü Kocaeli Körfez ilçesinde katledilen Ajda Yatır’in kız kardeşi Ayla Yatır aldı.
Konuşmasında Yatır şunları söyledi:
“Ben 22 Kasım 2023 tarihinde eski eşi tarafından canice katledilen Ajda Yatır’ın kardeşiyim.
Ablam tam on yıl boyunca bu şiddete maruz kaldı.
Üç çocuğu vardı.
Bu çocukları için bir türlü terk edilmedi o evi.
Defalarca babamın evine sığındı ama anne yüreği izin vermedi ve geri gitti. Defalarca farklı farklı şiddete maruz kaldı.
Kafasına silah dayatıldı. Ablam bunları aileme
söyleyemedi korkudan. Çünkü korkuyordu korunamıyordu.
O da farkındaydı korunamayacağının.
En son kadın sığınma evine başvurdu.
Yalovadan ablam ve abim onu getirdi eve.
On bir aylık bir
boşanma süreci oldu. Çekişmeliydi boşanma.
En son o cani ablamı çocuklarından vazgeçersen asla görmeyeceğim
diye mahkemede imza atarsan o zaman boşanmayı kabul ederim diyerek ablamın çocuklarından tamamen mahrum bıraktı.
Ablamı zaten o gün öldürdü. Benim ablam o imzayı attıktan sonra öldü zaten.
Sonrasında bu katil bir gün ablam iş için
Kocaeli Körfez’in en işlik caddesine gitmişti Iş
görüşmesine.
Yemek yemek için gittiği bir lokantada çok
işteki bir yer Tuğrul Caddesi ve polis karakoluna beş yüz
metre yürüme mesafesinde bir lokantada adam ablamı eliyle koymuş gibi buluyor ve yüzüne dört defa ateş ediyor. Ablam orada can verdi.
Ve bu adam elindeki silahıyla herkesin içinde elini kolunu sallaya sallaya kaçabildi.
Tam altı gün
boyunca bu adam saklandı ailesi tarafından.
Kardeşi, halasının
oğlu ve kuzeni tarafından saklandı.
Benim ablam bu süreçte
tam yüzlerce defa jandarmaya suç duyurusunda bulundu. Kades’i
kullandı.
Bunlara rağmen benim ablam neden korunamadı?
Ve bir jandarma ablama kır dizlerini evinde otur dedi. Bunu benim
ablama diyemez.
Benim ablam sadece ayakları üzerinde durup
çocuklarını yanına almak istedi.
Ablamın bir suçu yoktu.
Her şey ortadayken silah belli, yapan belli, videolar varken bir
yıldır bu cani susma hakkını neden kullanabiliyor? Neden
ablama öldürürken ablama bir hak sorulmadı? Neden bu
caniye hak veriliyor? Neden ajdalar ölüyor?
Ben artık annemin ağlamasını görmek istemiyorum. Ben çocuklarımı sevemiyorum. Çünkü üç tane yeğenimi annesiz bıraktı o cani.
Ve onlara inanın şu an psikolojikmen hepsine bizi ve
annesini kötülüyor. Inşallah bir gün bu videoyla karşılaşıp
annelerinin bir cani tarafından öldürüldüğünü görürler.
Tek ricamız bu adamın ağırlaştırılmış bir ceza
ağırlaştırılmış müebbet ceza sağlaması. Başka bir karar
istemiyoruz. Artık caydırıcı bir ceza gelsin.
Kadınlarımız ölmesin.
Daha ne bekliyorsunuz? En son bir kadının kafası
annesinin ayakları altına atıldı. Ne bekliyorsunuz?
Bu durum daha ne kadar vahim olabilir?
Sesimizi duyun.
Tüm kadınlara rahmet diliyorum. Bu uğurda canını veren kadınlara
lütfen artık Ajdalar ölmesin.” dedikten sonra göz yaşları içinde konuşmasına son verdi.
Ardından Kocaeli Kadın Platformu adına sırasıyla Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu şube kadın Sekreteri Aynur Işık,
Atanamayan öğretmen Yağmur Ertuğrul,
Tüm Bel Sen Kocaeli şube başkanı Güzide SAATÇİ,
Öğretmen Selda Aslan ve
Ögretmen Nurhan Nur tarafından ortak okundu.
Basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
Basına ve Kamuoyuna;
Bundan 64 yıl önce, 25 Kasım 1960 tarihinde Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşler faşist diktatörlüğe karşı verdileri özgürlük mücadelesi sebebiyle rejim güçleri tarafından tecavüze uğrayarak katledildi. Bugün dünyanın dört bir yanında kadınlar Mirabel kardeşlerden aldıkları güçle ve öfkeyle hakları ve hayatları için alanlara çıkıyor. Biz de bugün İzmit’te Mirabel kardeşlerin öfkesine, savaşlarda, göç yollarında, evlerde, okullarda, işyerlerinde, sokaklarda şiddete, tecavüz ve tacize uğrayan kız kardeşlerimizin öfkesini katarak bir araya geldik.
Her gün kadınların katledildiği bu düzende hiçbirimiz rahat değiliz.
Failleri tanıyoruz kocalar , babalar ,abiler ,sevgililer , eski sevgililer. Failler kadınlar şiddet gördüğü için karakola gittiğinde kocandır deyip geri gönderenlerdir.
Tüm dünyada iktidarda bulunan otoriter, faşist ve muhafazakâr yönetimler, yıllardır kanla, canla , mücadele ile elde ettiğimiz haklara ve bedenimize hükmetmeye çalışıyorlar. Filistin’de kız kardeşlerimiz savaş suçlarının mağduru olurken, Afganistan, İran, Hindistan ve Türkiye’de kadınların bedeni üzerinde kurulmaya çalışılan tahakküm her geçen gün artıyor. Sadece Orta doğu ülkelerinde değil medeniyetin simgesi gibi görülen emperyalist ülkelerde iktidara gelen sağ yönetimler ilk olarak kadın ve LGBT+’ların haklarına saldırıyor. Kadın bedeni üzerinden yürüttükleri kadın kazanımlarına dönük saldırılar arttıkça kadınların mücadeleleri de artıyor.
Bugün buradan dünyanın neresinde direnen bir kadın varsa selamlıyoruz. Filistin’de savaş suçlarının mağduru kadınlar ve çocuklar için adalet talep ediyoruz.
İran da vücudu üzerinde tahakküm kurmak isteyen eril devlete karşı, ölümü göze alan Ahou Daryaei ile dimdik yan yana duruyoruz.
Yaşamak için, özgürleşmek için inatla birbirimizin kolundan çıkmıyoruz ve birleşiyoruz.
Bu ülkede her gün en az 4 kadın katlediliyor.
Sadece 2024 Ocak ayından bu yana erkekler, 327 kadını, en az 39 çocuğu öldürdü, 240 kadının ölümüyse “şüpheli” olarak kaydedildi. Sadece Ekim ayında ölen 48 kadının yaklaşık yüzde 90’ı iktidarın kutsadığı ailenin üyesi olan erkekler tarafından katledildi. Bu ülkenin evleri işyerleri, sokakları, caddeleri, kampüsleri yani yaşamın her alanı biz kadınlar ve çocuklar için adeta suç mahaline dönüştü. İktidar ne kadar kadın cinayetlerinin sebebini ‘münferit’ olarak göstermeye çalışsa da biz biliyoruz ve bir kez daha haykıyoruz; Kadın cinayetleri münferit değil politiktir.
Şiddetin meşrulaştırılması ve erkek egemen sistemin yarattığı erkek şiddetini besleyen politikalarınızdır; İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek, 6284’ü etkin uygulamayarak, kadınların güvenli ve güvenceli yaşamasına dönük politikalar geliştirmediğiniz gibi var olanlara saldırıyorsunuz. Yetmiyor! Gerçek adalet değil erkek adaleti işleterek, kadına yönelik şiddet faillerini iyi halden, kanıt yetersizliğinden serbest bırakarak bir cezasızlık zırhıyla koruyor, hayatta kalmak için kendini savunmak zorunda kalan kadınlara ise verebileceği en ağır cezaları veriyorsunuz.
Sizin bu politikalarını sadece kadınların değil çocukların da hayatlarını ellerinden alıyor.
Sıla, Narin ve daha nice çocuğumuzun mezarı da yine en güvendikleri “kutsal aileleri” oluyor. Sesini asla duyuramayan engelli çocuklar, devletin korumasında olması gereken kimsesiz çocuklar, yurtlarda, tarikat kıskacında cinsel istismarın, şiddetin hedefi oluyor.
Kapitalizmin doymayan iştahı yeni doğan bebeklerin kanından besleniyor. Sadece birbirimizin hayatı için değil çocuklarında güven içinde yaşayabileceği bir dünya için; Susmuyor korkmuyor size itaat etmiyoruz.
Gülistan Doku 4 yıldır kayıp!
Kadına yönelik şiddete karşı önleyici koruyucu politikalar geliştirmek bir yana , var olan yasaları bile uygulamayan devlet, iyi hal ve haksız tahrik indirimleriyle de cezasızlığı besliyor. Şüpheli kadın ölümlerini ve kayıpları aydınlatmayıp üstünü örtüyor. Gülistan Doku 4 yıldır kayıp Narin’e Rojin’e ne olduğu gizlenmeye çalışılıyor. Biz ise bu örtüyü kaldırıp suçluyu gösteriyoruz . Suçlu erkek egemen düzen, erkek devlet ve onun kurumları.
Çocuk yaştan bize cinsiyet rollerini öğretmeyi görev edinen, istismar yuvası tarikatlarla işbirliği yapan Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, nasıl doğuracağımızı, kaç çocuk yapacağımızı söyleyen, transların hormona erişimine engelleyen Sağlık Bakanlığı’na, aile dışında kadınların, LGBT+ların varlığını kabul etmeyen, boşanmayı azaltıp kadınları en çok öldürüldükleri aile içinde hapsetmeye çalışan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan, tasarruf diye kamu hizmetlerinden kısarak, gittikçe daha büyük bir toplumsal bakım yükünü kadının sırtına yükleyen Maliye Bakanlığı’na kadar her alanda kadın düşmanı LGBT+ düşmanı politikalar üreten bütünlüklü bir sistemle karşı karşıyayız.
Şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyoruz!
Erkek egemen kapitalist sistem ve bitmeyen kutsal aile söyleminiz kadınları istihdamdan uzaklaştırılarak yoksullaştırıyor, kadını ucuz iş gücü olarak görüyor, sendikasız güvencesi çalışmaya mecbur bırakıyorsunuz. Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyor, haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkıyor, emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine karşı mücadeleyi büyütüyoruz. Her kadına güvenceli iş, her iş yerine kreş istiyoruz. Eşit işe eşit ücret ve sendikal haklarımıza saygı istiyoruz.
Esenyurtlu, Batmanlı, Mardinli, Halfetili, Dersimli, Ovacıklı kadınlarla yan yanayız!
Erkek devlet şiddetine karşı her alanda yürüttüğümüz mücadeleyi emek, barış ve demokrasi mücadelesinden ayrı düşünmüyoruz.
Halkları düşmanlaştıran, kutuplaştırıcı, ayrımcı politikalarla, militarist söylemlerle, seçme seçilme hakkını gasp edenlere karşı Hakkarili, Esenyurtlu, Batmanlı, Mardinli, Halfetili, Dersimli, Ovacıklı kadınlarla yan yanayız. Kayyım uygulamaları ile kadın iradesinin en çok hayat bulduğu belediyelere kayyım atayarak irademizi gasp etmenize, kadın taleplerini içeren toplu sözleşmelerin feshedilmesine hem belediye çalışanı kadınların hem de belediyelerden hizmet alan kadınların yararına düzenlemeleri iptal etmenize karşı mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının geri çekilsin!
Ne giyeceğimizi, nasıl doğuracağımızı, nasıl yaşayacağımızı söyleyenlere karşı , erkeğe biat ve itaat etmemizi dayatarak bize sınır çizenlere karşı, nefret söylemini yaygınlaştıran aileci politikalarınıza, LGBTİ+’lara açıktan saldıranlara karşı mücadele etmeye ve alanlarda yan yana durmaya devam edeceğiz.
İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının geri çekilmesi için , 6284 Sayılı Yasa’nın etkin uygulanması için , çocuklara yönelik şiddeti önlemeye yönelik Lanzarote Sözleşmesi’nin gereğinin yerine getirilmesi için , çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesine dönük ILO’nun 190Sayılı Sözleşmesi’ne taraf olunması ve sözleşmenin yürürlüğe girmesi için alanlarda olmaya ve birbirimizden aldığımız güçle haykırmaya devam edeceğiz.
İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, KHK’lerle gasp edilen çalışma hakkımıza karşı Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı savunmak için Mücadelede Birleşiyoruz!
Hayatı hiçe sayarak hayvan katlini yasalaştıran, rant uğruna doğayı talan etmeye devam edenlere karşı Mücadelede Birleşiyoruz! Her türlü yasağa ve baskıya karşı eşitlik, laiklik ve özgürlük için mücadelede birleşiyoruz!
Bizler dünyanın dört bir yanındaki kadınlar; emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz için işyerlerimizde, evlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında savaşa, şiddete, yoksulluğa karşı haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşeceğiz! Taleplerimizde ısrarcı ve omuz omuza olduğumuz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI
KADIN YAŞAM ÖZGÜRLÜK, JİN JİYAN AZADÎ
KOCAELİ KADIN PLATFORMU” dedikten sonra atılan sloganlar arasında çalınan müzikler ile oyunlar oynanarak sonlandırıldı .
Tıklayıp videonun tamamını izleyelim mi!