Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber: Atilla YÜCEAK
Dersimliler dernek lokalin de yapılan açıklamaya:
Önceki dönem Avrupa bakanı Av. Ali Haydar Gonca,
DEM parti Kocaeli il eş başkanı Av. Nuri Tan ve yönetimi,
EMEP Kocaeli il başkanı İlhami ŞAHBAZ ve yönetimi,
DEM parti Emek Komisyonu eş sözcüsü Ali BUĞDACI,
Tüm Bel Sen Kocaeli şube başkanı Güzide SAATÇİ ve yönetimi,
DEM parti Körfez ilçe eş başkanı Mehmet Ergaz ve dernek üyeleri katıldı.
“Evladı Kerbelayıh. Bı hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir”
15 Kasım 1937 yılında Dersim’in Kürt Alevi kanaat önderi Seyit Rıza (74 yaşında), oğlu Resik Hüseyin (16 yaşında) ve toplam 7 kişi (bazı rivayetlere göre 11 kişi) yürürlükteki hiçbir hukuk kuralına uyulmadan, Seyit Rıza’nın yaşı küçültülerek, oğlu Resik Hüseyin’in yaşı büyütülerek; adeta yargısız infaz yoluyla Elazığ Buğday Meydanında idam edilmişlerdir.
Dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarında anlattığı bilgiler ile sonradan bir parti liderine söyledikleri Dersim’de iddia edildiği gibi bir isyanın olmadığını doğrulamaktadır.
Şehit Rıza ve idam edilen insanların anmasına yapılan 1 dakikalık saygı duruşuyla başlanıldı.
Daha sonra basın açıklamasını okuyan Dersimliler Dernek başkanı Ruhi ÇELİK şu görüşleri dile getirdi:
‘’İdam edilişlerinin 87. Yılında Seyit Rıza ve yoldaşlarını unutmadık.
1937/38 Dersim Tertelesinde, DERSİM toplumunun geleneksel önderleri , seyitleri, Seyd Rıza, Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Findik Ağa, Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê, Ankara’dan özel görevle gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil’in denetiminde yapılan yasadışı bir mahkeme neticesinde Elazığ Buğday Meydanı’nda 1935’de TBMM’de çıkarılan Tunceli Kanunu’nun tahakkümcü uygulamalarına direndikleri için tutuklanarak, önceden belli olan sözde yargılamadan sonra Elazığ Buğday Meydanı’nda asılarak idam edildiler.
Yine aynı tarihlerde kurşunlanan, süngülenen, bombalanan, uçurumlardan atılan, yakılan, zehirlenen, idam edilen, mezar hakları bile çiğnenen, sürgün edilen on binlerce mazlum insanımızın acılı hatıralarını yüreğimizin en derinliğinde hissediyoruz.
Bu katliam, Dersimlilerin belleğinde, tesellisi olmayan ve kabul edilemez bir yara olarak günümüzde dahi kanamaya devam etmektedir. Dersim kimliğinin ve kültürünün temel taşıyıcısı konumundaki-başta Seyit Rıza olmak üzere, halk önderleri hileyle katledildikten sonra, başsız ve çaresiz kalan Dersim Halkına karşı eşine az rastlanılır bir sürgün, kırım, müsadere ve saldırganlıkla, tartışmasız bir soykırım uygulanmıştır.
Toplumu tek tipleştirici devlet iradesi, 1937’den başlayarak Dersim’in farklı kimliğini yok etmeye ve bunu başarabilmek için de yerel önderliklerin imhasına yönelmiştir. Bu uygulamalarla, sadece Dersim’e karşı değil aynı zamanda tüm insanlığa karşı suç işlemiştir.
Bugün başta bizlere ve bütün demokratik kamuoyuna; insanlığa karşı işlenmiş bu suçun teşhir edilmesi ve bütün insanlık huzurunda lanetlenmesini sağlamak sorumluluğu düşmektedir. Bütün bu kabul edilemez İnsanlık suçlarının sorumlularının günümüzdeki devamı ise, aynı uygulamayı 87 yıl sonra bile sürdüren mevcut siyasal iktidardır.
15 Kasım 1937 tarihinde Dersim’in önde gelenleri, Seyitleri idam edildi. İdam edilenlerin mezar yerleri belli değil.
Dersim 87 yıldır, yaralarını sarmaya, inkar edilmişliğini aşmaya, eşit yurttaşlık hakkını kazanmaya ve tabii atalarının mezar yerlerini bulmaya çalışıyor. Bir çift sözümüzde katliamcı zihniyetin bugün ki temsilcilerinedir.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında “Cumhuriyet devleti Şeyh Saitlere, Seyit Rızalara ne yaptıysa aynı muameleyi göreceksiniz. Herkes emin olsun, yapılması gereken şey ne ise o yapılacaktır. Gereği yerine getirecek olanlar da işte tam buradalar, karşımdalar, yanımdalar ve milyonlarcası da arkamızdadır.” diyerek açıkça katliamların yeniden hayata geçireleceğine dair cümleler sarf etmiştir.
Dervişoğlu ve aynı katliamcı düşünceye sahip olanlar şunu iyi bilmeli ki, onca kırıma, katliama ve sürekli asimilasyon politikalarına maruz kalmasına rağmen Alevilik de, Kürtlük de bu coğrafyanın kadim kültürel gerçeklikleri olmaya devam etmektedir. Bu gerçekliği kimsenin söküp atmaya gücü yetmedi, yetmeyecekte!
Müsavat Dervişoğlu’nun bu açıklamalarını ve benzer söylem ve politikaları kınıyor ve asla görmezden gelebileceğiniz bir yerde durmadığı gibi, Artık, Acılarımızı Siyasete Malzeme Etmekten Vazgeçin.
Tarihi hatırlamanın ve katledilenlerin anıları önünde saygıyla eğilmenin, ülkemizde ilerde benzeri kitlesel katliamların engellenmesi; insan haklarına saygılı, Kayumlarla Halk iradesine ipotek koyulmamış, barışı sağlamış demokratik bir toplumun kurulabilmesi için çok önemli olduğuna inanıyoruz.
Kurum olarak daha öncede birçok kez dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha ifade ederke, DERSİM toplumu başta olmak üzere, her inanç ve ulustan halklarımızı birlikte ortak mücadeleye çağırıyoruz.
*Arşivler Açılsın, “Dersim” ismi iade edilsin.
*Dersim halkından özür dilensin.
*Sürgünler, kayıplar ve evlatlık alınan çocukların listesi açıklansın.
*Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın. *Dillerimize ve Kızılbaş Alevi inancımıza özgürlük tanınsın.
*Munzur’daki Baraj projeleri iptal edilsin.
*Eşit yurttaşlık hakkımız tanınsın.’’ Dedikten sonra konuşmasını sonlandırdı.
Tıklayıp videonun tamamını izleyelim mi!