Getting your Trinity Audio player ready... |
“Gece rüyamda şunu gördüm bunu gördüm” deriz.
Nedir rüya?
Rüyasında Hz. İsa’nın babasını gören var mı hiç?
Ya da anlatılanlarda duydunuz mu?
Yok!
Baba yok!..
Rüya görmek için rüyaya yatanlarımız vardır.
Çünkü;
Rüyalar bilinçdışı çok doğurgan bir yapıya sahiptir.
Bireyler;
Gereksinimleri olan,
çoğu zaman yardıma gereksinim duyan bir varlıktır. Kaldı ki;
Bu gereksinimlerin ne bir sınırı,
ne de bir ölçüsü vardır.
Öyle bir an gelir ki;
Yaşatılanlardan dolayı “Birey ölüme bile gereksinim” duyar.
Tam da bu yüzden her birey toplum içinde yaşamaya mahkumdur.
Bir başkası olmadan yaşamayı başarsa bile güçlü ve sevgiyle donanmış olarak yaşamını sürdüren biri olması olası değildir.
Kabile milliyetçiliğinin (Köy dernekleri,
yandaş “STK’lar) doğuşu ve yine bireyi esir almasının,
körleştirmesinin önemli gerekçesi tam da bundandır.
Yaratılan “Devlet baba” kutsaması da böyle ele alınmalıdır.
Eksiklik duyguları içindeki bireyin duygu dünyasında;
Tam da bu noktada baba kavramı devreye girer.
Çünkü eksiklik hissi insanı baba aramaya iter.
Günümüz dünyasında;
Biyolojik eksiklik dahil “Baba” arayışı hep böyle devam etmiştir.
Neyse…
Rüyalara yatmadan,
gerçekler ile yüzleşmek bir başkaları ile dayanışarak yaşamanın onurunu taşımak için sevginin samimiyetin de örgütlü olmalıyız.
Gerçek yaşamın acılarından kurtuluş yolu;
Yaratılan,
kutsanan “Babalar” değil bireyin örgütlü ve direngen güçüdür.
Umut hep vardır!
Sımsıkı sarılmak umuduyla…
Şiir Sevdanın Militanıdır!
Aşk Örgütlenmektir!