Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetme yetkisine sahip olduğu bir yönetim biçimi olarak tanımlanıyor. Tarihî ve sosyolojik açıdan, benzer özelliklere sahip insan topluluklarının, kendi iradelerine dayalı bir hukuk ve yönetim düzeni oluşturduğu sistem olarak biliniyor.
Cumhuriyet, devlet içinde bütünleşmiş bir toplumun adıdır ve halkın kendi bilinç ve değerlerini devlete taşımasının sonucunda oluşur. Bu sistemde, halkın kendi değerlerini koruma, geliştirme ve yönetimde söz sahibi olma hakkı bulunur. Merkezî otoriteye rağmen, halkın meclis aracılığıyla her şeyi denetleme ve kendi değerlerini savunma yetkisi, cumhuriyetin temel unsurlarındandır.
Cumhuriyet kelimesi Arapçadan türetilmiş olup, Türkiye’de ve bağımsız yedi Cumhuriyet’te kullanılmaktadır. Arap dilinde “demokrasi” terimi bulunmasa da, cumhuriyet, bu bağlamda halkın kendi kendini yönetme biçimi olarak kabul edilmektedir.
Türk toplumu, hür ve bağımsız bir vatan için başlattığı millet mücadelesini zaferle sonuçlandırmış ve bu başarıyı Cumhuriyet ile güvence altına almıştır. Cumhuriyet, Türk tarihinde açılan yeni bir dönem olup, millî devletin varlığını ve geleceğini kendi iradesine bağlama kararlılığının bir ifadesidir.
Cumhuriyet, millî devletin varoluş gerekçelerini ortaya koyar ve ona şekil, nitelik ve ruh kazandırır. Bu bağlamda “değerler”, amaçlar, hedefler, idealler, ülküler, davalar ve iktidar etkenleri gibi geniş bir anlam taşıyan unsurlardır. Bu değerler, hem doğuştan varolan hem de sonradan kazanılan unsurlardır. Türk toplumunun ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş nedenlerini oluşturan bu değerlerin korunması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması büyük önem taşır.
Günümüzde her Türk, binlerce yıllık tarihi boyunca değişmeyen bu değerler sayesinde varlıklarını sürdürebilmekte ve insanlık dünyasında gerçek ve haklı yerlerini alma mücadelesi vermektedirler. İnsanlar, sahip oldukları veya çevrelerinin kendilerine kazandırdığı değerlere bağlı olarak hareket eder ve sorunlarını da bu değerlere göre sıralar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş nedeni, millî değerleridir. Bu değerler sayesinde millet mücadelesi başarıya ulaşmış, istiklal ve bağımsızlık kazanılmış, Türk toplumu hürriyet içinde kendini bütün insanlığa kabul ettirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, her şeyden önce milli değerlere sahip olmakla mümkündür ve bu değerlerle devam eder.
Toplumların kişiliğini ve birbirinden ayrılmasını sağlayan, bağlı oldukları yüksek değerlerin oluşturduğu tutum, davranış biçimleri ve hareketleridir. Bu değerler, toplumların “öz değerleri”dir. Toplumları koruyan, geliştiren ve ebedi kılan bu öz değerlerdir. Kısacası, insanın gelişmesi ve mutlu olması, öz değerlerle donatılması ile mümkün olur.
Cumhuriyetin değerlerini sonsuza kadar yaşatmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Cumhuriyet, bilgi çağının etkin ülkeleri arasında yer alarak, gelişmenin ve çağdaşlaşmanın yalnızca akıl ve bilimin ışığında gerçekleştirilebileceği ilkesini temel kabul eder. Bu yaklaşım, kalıcı başarıların elde edilmesini ve hedeflerimize kısa sürede ulaşmamızı sağlayacaktır.
Ulusal kimliğimizi, kişiliğimizi ve benliğimizi oluşturan ulusal değerlerin korunması, evrensel kavram ve düşünce biçimlerinden etkilenerek onları etkileyecek bir seviyeye gelmenin ve kültürümüzün gelişip dünya kültürüyle bütünleşmesinin ön koşuludur. Kültürel değerler, bireylerin yaşam boyu gelişmelerine ve daha nitelikli, bilinçli bir yaşam sürmelerine olanak tanır. Ulusal değerlerin korunması, toplum içinde ortak bir bakış açısı ve yöneliş oluşturulmasına da katkıda bulunur.
Mustafa Kemal Atatürk, ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak devrimleri gerçekleştirirken, ulusal birlik ve bütünlüğün oluşmasına ve sürekli kılınmasına özel bir önem vermiştir. Atatürk, bu süreçte ulusal kimliğimizin korunmasının hayati olduğunu vurgulamıştır. Bizlere düşen görev ise, ulusal kimliğimizi pekiştirerek öz değerlerimizi korumak, zenginleştirmek ve gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Bu sorumluluğun bilincinde olarak, Cumhuriyetimizin temel değerlerine sahip çıkmalı ve onları yaşatmak için çaba göstermeliyiz. Böylece, hem ulusal kimliğimizi güçlendirecek hem de uluslararası alanda kültürümüzü daha güçlü bir şekilde temsil edeceğiz.
BİDAL GENÇ
GAZETECİ-YAZAR