1. Haberler
  2. Gündem
  3. Türkiye’deki Tarikatların Artan Gücü

Türkiye’deki Tarikatların Artan Gücü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Haber : Bidal GENÇ

Türkiye’de her geçen gün sayısı artan tarikatlar, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden bu yana süregelen bir inanç ve düşünce akımı olarak varlığını sürdürüyor. Tarikatlar, kelime anlamı olarak ‘Allah’a ulaştıran yol’ olarak tanımlansa da günümüzde belli kitleler etrafında örgütlenen cemaatler olarak biliniyor. Türkiye’deki tarikatların sayısı net bir şekilde belirlenemese de yüzlerce farklı tarikat ve cemaatin faaliyet gösterdiği biliniyor. İşte tüm detaylar…

Tarikat ve cemaat kavramları Türkiye’de konuşulması en zor konular arasında yer alıyor. Bu zorluk, kavramların kendisinden değil, bu yapılar etrafında şekillenen “cemaatlerin” keskin ve uzlaşmaz duruşlarından kaynaklanıyor. Türkiye’de cemaatlere karşı olanlar da, onları savunanlar da genellikle kendi konumlarını savunmak adına sert bir duruş sergiliyor. Ya “cemaatler tamamen kaldırılsın” deniyor ya da “cemaat ve tarikatlar kabul görsün” talebi öne sürülüyor. Özellikle 15 Temmuz gibi büyük bir travma sonrası bu alanda konuşmak bir kesim için oldukça zor hale gelirken, bir diğer kesim ise bu travmayı “ama onlar kötüydü, bu yapı farklı” gibi yüzeysel bir yaklaşımla geride bırakmaya çalışıyor.

Oysa üçüncü bir seçenek de var: Bu yapılar nedir, neden varlar ve demokratik bir kültürle birlikte bu yapılarla nasıl bir yol izleyebiliriz? Ne yazık ki, bu soruları sormak yerine, hepimizin yankı odalarındaki konfor alanlarında kaldığımız söylenebilir. Sosyolojik düşünme, toplumsal meseleleri bağlamına yerleştirerek anlamaya çalışmayı gerektirir. Zygmunt Bauman’ın da dediği gibi, sağduyu bu noktada devreye girer. Ancak sağduyuyu göz ardı etmek, bu yapıların geçmiş ve bugünkü bağlamını yanlış değerlendirmemize neden olabilir.

Bu nedenle, bugünkü cemaat ve tarikat yapılarını Osmanlı’daki tasavvuf ve tarikat gelenekleriyle birebir özdeşleştirmek veya tamamen onlardan ayrı düşünmek yanlış olur. Nasıl ki aile kurumu tarihin derinliklerinden bugüne gelirken değişime uğradıysa, tarikat ve cemaat yapıları da aynı şekilde hem tarihsel bir bağlama sahip hem de günümüz şartlarına göre şekilleniyorlar. Bizim yapmamız gereken ise bu yapıları bugünün şartlarında, sosyolojik bir çerçevede anlamaya çalışmak.

Sorulması gereken soru şu: Cemaat ve tarikatlar, demokratik bir toplumun parçası olabilir mi? Bunu anlamadan sağlıklı bir toplumsal tartışma yürütmek oldukça zor. Türkiye’deki cemaatler her zaman dikkat çeken ve tartışmalara neden olan yapılar arasında yer alıyor. Bu yapılar, sosyolojik açıdan önemli bir konumda duruyor, fakat güçlerinin tam olarak ne ölçüde olduğu merak konusu. 15 Temmuz sonrası, cemaatlerin özellikle kaynak bulma konusunda ciddi zorluklar yaşadığı biliniyor. Yapılan saha çalışmaları da halkın büyük bir kısmının bu yapılara karşı mesafeli durduğunu gösteriyor. Örneğin, çocuklarını cemaat okullarına göndermek istemeyenlerin oranı oldukça yüksek . Bu da cemaatlerin sosyolojik tabanında bir zayıflamayı işaret ediyor.

Ancak bu, cemaatlerin tamamen etkisiz hale geldiği anlamına gelmiyor. Cemaatler, kendi içlerinde oldukça konsolide yapılar. Bu iç konsolidasyon, onların toplumdaki varlıklarını sürdürmelerine yardımcı oluyor. Ayrıca cemaatler, sahip oldukları sosyal yardımlaşma mekanizmalarıyla, sayılarının az olmasına rağmen önemli bir etki yaratabiliyorlar. Fakat bu etkinin, eskisi kadar yaygın olmadığı da bir gerçek.

Sekülerleşmenin Türkiye’de artması ve sosyal medyada sürekli olarak dinî yapıların olumsuz temsil edilmesi, bu grupların zayıflamasına katkıda bulunuyor. Bu zayıflama cemaatlerin tamamen yok olacağı anlamına gelmiyor. Tam tersine, bu yapıların bir kısmı daha kapalı ve sıkı bir grup haline geliyor. Geleneksel dinî cemaatler küçülürken, daha çok kişisel gelişim ve maneviyat vaat eden modern inanç gruplarının ortaya çıktığı görülüyor. Dijital çağ, kendine özgü cemaatleri ve dini liderleri yaratmaya devam ediyor.

Devlet ve Cemaat İlişkisi

Peki, devlet bu yapılar karşısında ne yapmalı? Bu noktada devletin cemaatleri tanıyıp tanımaması hukuki bir mesele, ancak sosyolojik açıdan devlet-cemaat ilişkisini değerlendirmek mümkün. Türkiye’de bu ilişki, tarih boyunca inişli çıkışlı olmuştur. Sol iktidarlar genellikle cemaatlerden uzak durmayı tercih ederken, sağ iktidarlar bu yapıları destekleyici bir tavır sergilemiştir. Ancak her iki durumda da siyaset, cemaatleri genellikle oy potansiyeli olarak görme eğiliminde olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise cemaatler ve tarikatlar daha farklı bir şekilde ele alınmıştır. 18. yüzyıldan itibaren bu yapılar denetlenmeye ve reform edilmeye çalışılmıştır. Meclis-i Meşâyıh gibi yapılar bu denetim sürecinin bir parçası olarak ortaya çıkmıştır . Cumhuriyet döneminde ise bu yapılar kapatılmış, ancak varlıklarını farklı formlarda sürdürmeye devam etmişlerdir.

Bugün gelinen noktada, cemaatlerin kamusal alanda varlık göstermeleri konusunda daha kapsamlı bir yaklaşım gerektiği açıktır. Cemaatler, tüzel kişilikler kazanarak faaliyetlerini şeffaf bir şekilde sürdürebilirler. Örneğin, “Din ve İnanç Toplulukları Dernekleri ve Vakıfları” adı altında bu yapılar resmi bir kimlik kazanabilir. Bu yapıların pedagojik, finansal ve idari denetimlere tabi tutulması da toplumun huzuru açısından önemlidir.

Bir Çözüm Mümkün mü?

Cemaatlerin denetimi ve kamusal alandaki varlıkları konusunda bir çözüm üretmek elbette mümkün. Devlet ile bu yapılar arasında belirli bir sözleşme yapılabilir ve bu sözleşme çerçevesinde temel insan haklarına uygun faaliyet göstermeleri beklenebilir. Devletin, kimsenin inancını, etnik kimliğini veya cinsiyetini dışlamadan kamusal alanı düzenlemesi, toplumsal barış açısından kritik öneme sahiptir.

Türkiye’de cemaatler ve dinî gruplar, değişen sosyolojik koşullara göre şekillense de varlıklarını sürdürmeye devam edecektir. Devletin, bu yapıları modern şartlara uygun şekilde tanıması ve denetlemesi, toplumsal düzenin korunması açısından önemli bir adım olacaktır.

 

 

 

Türkiye’deki Tarikatların Artan Gücü

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
Reklam Engelleyicisi Tespit Edildi

Sitemize katkıda bulunmak için lütfen reklam engelleyicinizi devredışı bırakın.