Getting your Trinity Audio player ready...
|
Haber: Atilla YÜCEAK
Cengiz UZUNER köyünde, Mezarı Başında Anıldı!
İstanbul’dan,
İzmit’den,
Gölcük’den gelenler UZUNER’in evinde hayat arkadaşı ve yoldaşı Günay UZUNER ile çocukları tarafından karşılanarak ağırlandı.
Geceden yapılan hazırlıklar ikram edildi çaylar icilip sohbetler yapıldı, özlem giderilmeye çalışıldı.
Eşiti Günay öğretmenimin,
Kızı Işık’ın,
Haziran’ın gelen konuklar ile tek tek ilgilenerek sıcak diyaloglar oluşturmaları,
DEM milletvekili ve HDK eş başkanı Cengiz ÇİÇEK,
PM üyesi Bülent UYGUNER ve DEM Parti Kocaeli İl Emek Komisyonu sözcüsü Ali BUĞDACI’nın aileden biri gibi konuklar ile ilgilenmeleri dikkat çekti.
Evde toplanan Cengiz UZUNER‘in dostları ve yoldaşları yapılan sohbetler sonrası topluca mezarlığa yürüyerek mezarı başında bir araya gelerek anma toplantısını başlattılar..
İlk konuşmayı uzun yıllar TİSİP saflarında birlikte mücadele ettiği,
TİSİP’in kendini Türkiye Halklarına armağan etmesinden sonra HDK ile başlayan HDP/DEM ile süren yoldaşlıklarını birlikte kitap yazarak taçlandıran DEM Parti PM üyesi Bülent UYGUNER yaptı.
UYGUNER düşüncelerini şöyle dile getirdi;
Cengiz UZUNER’in ikinci yıl dönümünde mezarı başında arkadaşları, yoldaşları, dostları olarak bir kaz daha sevgiyle, minnetle, özlemle anıyoruz.
Hayatta kimin kimin ardından konuşmalar yapacağı hiç belli olmuyor, hele bu Cengiz UZUNER’in olunca benim açımdan çok acı.
Cengiz UZUNER nasıl bir adamdır diye sorarsanız, benim gözümde Cengiz hayatı mücadeleyle geçmiş ve hayatı dolu dolu yaşayan bir arkadaşım olduğunu söyleyebilirim.
Hiçbir zaman o çocukça ruhunu, gülüşü, samimiyeti, ölünceye kadar yitip gitmedi. Sadece biz yoldaşları değil. TSİP kendisini sosyalist harekete armağan ettikten sonra onun geçtiği bütün sosyalist örgüt uğraşlarında dostlarına dokunduğunu, sadece dokunmakla kalmayıp onların kalbine dokunduğunu ben şimdi iyi görüyorum.
Ölümünün aradan iki yıl geçti. Hala Cengiz’in her lafı geçtiğinde çok değişik çevredeki arkadaşları Cengiz’le ilgili bir anılarını, sohbetlerini ya da Cengiz’in veciz sözlerini anlatarak Cengiz’in ruhunun hala aramızda dolaştığını hissediyorum.
Bu anlamda Cengiz UZUNER sadece insanlarla ilişkisi mekanik bir ilişki değildi, eğlenmeyi de, gülmeyi de, takılmayı da, insanları şaşırtmayı da severdi. Hayatı dibine kadar yaşayan bir arkadaşımızdı.
Cengiz UZUNER bu değişik sosyalist uğraşları içerisinde asla gelenekçiliğe takılıp kalmadı.
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi okulundan mezun olduğunu her zaman övünçle söyledi ama her zaman derdi geçmişi derlemek, geleceği kurgulamak oldu. Günün acil ihtiyaçları ve somut koşullar neyi gerekiyorsa çubuğu oraya büktü.
Türkiye sosyalist hareketi ile Kürt Özgürlük hareketinin birlikte mücadele etmesi konusundaki inancını asla yitirmedi.
Cengiz UZUNER bizim için sadece bir dost değil, aynı zamanda bu mücadelenin yapı taşı olarak çok önemli bir neferdir. Zannediyorum ki Cengiz’in tüm arkadaşları Cengiz UZUNER’in aramızdan ayrılmasının getirdiği eksikliği hep içlerinde hissettiler. Çünkü hepimiz bu dünyada tekiz, hepimiz kendi unik özelliklerimizle dünyaya geliyoruz. Ve gittiğinizde bu özellikler başkası bir tarafından doldurulmuyor.
Cengiz UZUNER’de kusursuz da değildi, hepimiz gibi insaniydi ve kusurları da insana aitti.
Cengiz Uzuner hesap kitap bilmezdi. Mücadelede, dayanışma da hesap kitap olmaz derdi. Geçmiş mücadele geleneğimizin o devrimci dayanışmasını her zaman içinde tuttu…” dedikten sonra konuşmasını sonlandırdı.
Cengiz UZUNER’in hayat arkadaşı,
çocuklarının babası,
mücadele yoldaşı Günay UZUNER söz aldı.
Evde konukları ağırladıktan sonra mezarı başında yerini alan,
gururlandığı gözlerindeki bakışlardan çok net anlaşılan Günay öğretmen şunları söyledi:
“Sevgili Cengiz,
Bugün dost seline kapıldım sayende.
Kardeşlerin geldi ziyaretine, ziyaretimize, arayıp sesiyle paylaşanlar oldu sana dair duygularını.
Işık da geldi iki günlüğüne kuzuları bırakmış babalarına, seninle olmak dostların ile birlikte olmak için.
Gidişinden bu yana iki yıl geçti. Özlemin çok büyüdü iki koca yıl kadar.
İnsan her an yüreğini hisseder mi,
saplanan bir bıçak sızısı hissettiğim derinden…
Söyleyeceklerim sana dağlarca çoğaldı. İletişimimiz günün koşuşturmasından arta kalan zaman aralıklarında sığdırdırdığımz zorunlu bir iki kelimeden ibaret sanırdım, dertlenirdim. İki yılda biriken anlatacaklarıma bakılırsa ne çok etini yermişim başının, senin konuştuklarını saymıyorum bile.
İki nedir ki?
Bir ömrün neresi kadar?..
İki koca yıl geçti ve uzamak da zaman.
Zaman akıp geçtikçe özlem çoğaldıkça, büyüdükçe yüreğimin sızısı çaresizlik, yalnızlık ve sensizlik de artıyor..
Hiç bizimle olmadığın kadar bizimlesin şimdi. Herşey seni hatırlatıyor. Sen her olaya bir nükte bulup anlatırdın ya biz de her konuda seni anıyor, anlatıyoruz
Hep derler ya “ölünün yüzüne giderken bakmayın onu iyi haliyle hatırlayın” diye, ben bakmıştım son haline, gülümseyerek uyur haldeydin. O halin değil de seni hep kırmızı penye ile eve her zamanki gibi gülerek girişin ile hatırlıyorum. Sen gülerken ruhunun bizi sarmalayıp koruduğunu, sevdiğini hissediyorum.
Bu süreçte daha iyi bir tanıyıp , daha da iyi anladım seni.
Bildik yanlarına başka başka yönlerden bakmak sebep buna.
Ölümsüzleştirmek sevdiğini böylesi bir şey sanırsam. Yetimliğimizi senle doldurup, senle yetiniyoruz. Önceden sen/ben çatışması çok yaşardık. Her defasında sana yenik düşmek sinir ederdi beni.
Bizler için o kadar değerlisin ki, adın, varlığın o kadar yüce ki ben demekten vaz geçtim.
Adının saygınlığına gölge düşürelim hiç istemiyorum.
Seni değerli kılan dostlarının da dediği gibi mücadelenin yüceliği, iletişim gücün, insanları, dünyayı yüreğinin büyüklüğünce sevmen, çevrendekileri bu mücadele uğrunda örgütlenmeye çalışman, halkların kardeşliğini şiar edinmen ve uğruna savaş verdiğin sosyalizm hedefin ve bizi güzel sevmen.
Sen çok seviliyorsun Cengiz çok, ne mutlu.
Bu bizi mutlandırıp , gururlandırıyor.
Bu gün Erzurum’dan Bingöl’ e geçerken karlar arasında çekildiğiniz resinlerini gösterince İlknur, Ergani’den Gisto’ya katır sırtındaki maceramızı anlattım ben de. Hani katırın sırtına bir çırpıda atıp beni koşuşturarak yuları tutup çekmeye başlamıştın karda. Bense katırın bir tarafından binip diğer tarafa yuvarlanmiştim karlar içine. Gittin,
gittin neden sonra “iyi misin?” demeye döndüğünde katırın sırtında göremeyince beni kapıldığın korkuyu anlattım, gülüştük. Seni hep gülerek anmak ve anlatmak ne güzel.
Herkesle güzel anıların var, herkes bir anısını anlattı, bazı anılar defalarca anlatıldı belki ama dostlukları pekiştiren de anıların güzelliği değil mi?
Zeki abi ile diyaloglarından konuştuk.
Bir de Zeki abinin Fethiye caddesinde söyleyeceklerini burada demeyeyim ayıp olur. Ahmet Kaçmaz’ in İzmit’e geldiğinde fırçalamasıyla alıp giydiğin takım elbiseni düğününde Zeki abiye yakasına 500 TL iliştirip giydirişini, düğün sonunda da taktığın takıyı geri alışını, …
Karamürsel’ e bir gidişimiz de beni henüz tanıştırdığın Hüseyin abinin evine götüreceğı ekmeğı elinden alışını
Sen dostunun elinden rahatça ekmek alacak kadar da, dostuna cebindeki son kuruşu vererek paylaşan dosttun.
İşte bu yüzdendir de sevilmen!
Bu denli seviliyor olmanın hazzını tadsaydın keşke..
Seni çoook çok seviyoruz….”
“Sevgili dostlar;
Bugün bizimle birlikte olmanızdan, sayfada duygularınızı paylaşmanızı, yüreğinizin bir köşesinde sizin kardeşiniz Cengiz’i ve bizi taşımanızdan büyük onur ve mutluluk duyduk. Hoş geldiniz evimize, yüreğimize , ne mutlu bize ki sizler gibi dostlarımız kardeşlerimiz var. Hepiniz kendinize çok iyi bakın iyi ki varsınız ..sevgi ve saygılar hepinize…” dedikten sonra duygu dolu bakışlar ile konuşmasına son verdi.
Günay UZUNER öğretmenin ardından söz alan HDK/HDP sürecini birlikte yaşayan
HDP İstanbul eş başkanı olduğu dönemde il yönetiminde birlikte görev yapan DEM Parti milletvekili ve HDK eş başkanı Cengiz ÇİÇEK düşüncelerini şöyle dile getirdi:
“Merhaba dostlar/yoldaşlar:
Belki buradaki arkadaşlardan en geç kendisiyle tanışan benim. O günden kaybedinceye kadar kendisiyle çok sıkı yoldaşlığımız oldu.
Bizim gibi genç kuşaklar görece onun kuşağına göre genç kuşaklar için neyi ifade ediyordu Cengiz UZUNER? Bence her şeyden önce bir tarihdi, bir hafızaydı. Bazen şöyle olur, hepimiz örgütlü mücadelenin içerisinde insanlarız, Kürt hareketimiz büyüdü. Evrenselleşti. Ama bazen o büyüme içerisinde kendi kişisel çıkarımı söylüyorum. O büyüme içerisinde devrimciliğe, sosyalistliğe dair, toplumsal mücadeleye ait tek değeri ya da en büyük değeri sizin hareketinizin ifade ettiğini düşünürsünüz. Her büyüyen canlı gibi her şeyi kendinizde merkezleştirirsiniz. Bana göre Cengiz UZUNER bize hep şunu hatırlatıyordu;
Hayır, bu topraklarda Türkiyeli halkların, emekçilerin ezilenlerin muazzam bir tarihi var. Direniş tarihi var. Bunun bedelleri var. Bunun geçmişi var. Bunun bir hafızası var ve gerçekten görkemli bir tarih var.
Her ne kadar Türkiye sosyalist hareketleri, örgütleri, günümüz itibariyle daralmış gibi görünse de koca bir şanlı tarihi var. Ve öyle bir tarih ki yenilmiş gibi gözüküyor ama bir uğultu gibi toplumun içerisinde, yaşamın içerisinde, kendi kültürünü, kendi kimliğini, kendi direnişini sürekli bir damar gibi, patlamaya hazır bir volkan besleyen bir şey gibi dip akıntı gibi besliyor.
Aslında Cengiz UZUNER bana göre bir akıntıydı. Cengiz UZUNER ve onun gibileri bir akıntıydı. Gerçekti. Hakikatdi. Ve her zaman biz Kürdistanlı yoldaşlarına şunu söylerdi; yani biz bileşen değiliz Kürt halkının dostuyuz. Siper yoldaşlarıyız. ve her eksik tanımlamamıza buralardan doğru itiraz ederdi. Ve bir kez daha aslında hani bugünkü tablo da şunu gösterdi değerli arkadaşlarım. Yüz yıllık cumhuriyet özellikle 68-71 devrimci çıkışından sonra özellikle Türkiye’nin batısında, Karadeniz’de, Ege’de, İç Anadolu’da Türkiye devrimci hareketini tasfiye etmek için her türlü saldırıyı, yaptı, yapıyor, yapmaya devam ediyor.
Şu topraklar gerçekten devrimcilerin toprakları idi. Türkiye’de sosyalistlerin toprakları, ve benim için Cengiz UZUNER kimdir diye soracak olursanız, Kürdistan Özgürlük Hareketi’yle Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle Türkiye halklarının demokrasi özgürlük mücadelesini buluşturmaya çalışan bir yürek, bir beyin, bir bilinç ve belki de bunların üzerinden Cengiz UZUNER onun gibileri neydi diye soracak olursanız, bizi ısrarla bölmeye, zayıflatmaya çalışanlara inat Türkiye’nin batısında devrimci bir çapadır. Bu çapayı daha çok derinleştirmek, o çapayı daha çok kalıcı hale getirmek, daha çok köklü hale getirmek ve büyütmek gerekiyor. Bugün belki de mezarı başında kendisine ve mücadelesine, mücadelemize vereceğimiz en büyük cevap olacak. Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik mücadelesi, ortak mücadelesi. Bu ülkede hepimizin üzerinde buluşacağı tek yegane yoldur. Cengiz UZUNER yaşamıyla, pratiğiyle, söyledikleriyle, tavrıyla, bize bunu göstermiştir. O yüzden kendisine çok şey borçluyuz. Belki ilk kendisinden öğrenmedik. Ama her fırsatta, her nefes alışın da bunu hissettiren ender insanlardan biri olarak tanıdım ben Cengiz Uzuner’i.
O yüzden ışıklar içinde uyusun.
Son olarak da şunu söyleyeyim;
Özel olarak bir gün çok kötü tartışmıştık.
Eve gitti,
ben eleştirmiştim bir konuda kendisini.
Eve gitti.
Sonra Yaşar arkadaşımız burada yok,
gittik evine. Bir kafede buluştuk. Geldi. Hani Bülent arkadaşımız dedi. Ya gerçekten her şeyiyle canlı bir insandı. Ben dedi hayatımda bu kadar ağrı eleştiri başka kimseden duymadım dedi, ağlamaya başladı. Ama bil ki sen benim yoldaşımsın, yol arkadaşımsın. Tartıştık, haklısın,
eleştirin de haklısın dedi, oturdu, sarıldı. Ondan sonra o kendisine has kahkahası ile yolumuza devam ettik.
Ve ben onu hep o kahkahayla, o kahkahası ile hatırlayacağım.
İyi ki hayatımıza değdi. İyi ki bize dokundu. İyi ki onun öğrencisi olduk ve bu yönüyle de kendisine layık olmaya çalışacağız diyorum. Tekrardan hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum.
DEM parti İstanbul milletvekili ÇİÇEK’den sonra söz alan DEM Parti PM üyesi İlknur MELENGEÇ kısaca şunları söyledi:
Ya aslında ben Cengiz UZUNER’e ilişkin bir şeyler söylemeyeceğim.
Cengiz’e ilişkin hepiniz bir şeyler söylediniz. Ben Cengiz’in çok sevdiği bir arkadaşı, yoldaşı ve Cengiz’i de çok seven bir arkadaşı, yoldaşı için bir şeyler söylemek istiyorum. Geçen seneki anmada burada aramızda Fener Günağı vardı. Cengiz vefat ettiği zaman maalesef cezaevindeydi.
O yüzden aramıza katılamamıştı. Ama tahliye olduktan sonra hemen ilk anmasında Fener de geldi. Ve Fener’i 2023 Aralık ayında, yani bundan aylar önce kaybettik. dolayısıyla ben bugün Cengiz’in mezarı başında aynı zamanda Fener’i de anmak istiyorum. Fener ve Cengiz’in şahsında bizden evvel giden tüm yoldaşlara selam olsun.” dedikten sonra gözlerindeki hüzün ve sulanmayı gizlemeden konuşmasına son verdi.
HDP ‘nin son eş başkanı Şahamettin IŞIK:
“Kısaca sunları söylemek istiyorum” diyerek söze başladı.
“Arkadaşımız Cengiz UZUNER’i 2017’de tanıdığımı söylemeliyim. Ben de 2018’de Kocaeli il eşbaşkanı olduğum dönemde İstanbul’daki bir toplantıda kendisi bizatihi geldi, benle tanıştı. İşte buralı olduğunu söyledi. Vefatından yaklaşık dört ay önce Gölcük’te bir cinayet işlendi. Bu cinayet olayını biz kendisi ile birlikte başarılı bir şekilde çözdük. 2 ay süre zarfında. Bu cinayete karışan birisi yakın akrabasıydı. Bu süreci başarı bir şekilde sonlandırdıktan sonra bana şunu söylemişti; aslında Rojava’ya gitmek istediğini fakat sağlığının buna el vermediğini, oradaki devrimsel süreci bizzat yerinde görmek istiyorum, yaşamak istiyorum, varsa bir katkıyı vermek istiyorum demişti. Yani bizzat kendisi Kocaeli İkinci Rıfat Horoz’u olmak istemiş. Vefatından 2 gün önce bana bir telefon açtı, bu hafta sonu eve gel. Ben arılarla uğraşıyorum dedi. Biraz hem sohbet etme, hem de biraz bal al. ben de söyledim ya Cengiz abi dikkat et. Arılar falan sokar. Yok yok demişti. Onlar bana bir şey yapmaz alıştık birbirimize. Bir gün sonra vefat haberi geldi. Ben de Ali abiyi aradım. Ama o hep içimizde canlı biri olarak yaşayacaktır. Ruhu şad olsun diyorum.
Ardından Eğitim Sen adına söz alan Şefik ÇAĞIR şunları söyledi;
2000 yılında Cengiz abiyi tanıdım.
Cengiz abi diyordum çünkü o zaman KESK MYK üyesiydi. KESK yönetiminde yer alıyordu.
Benim de ilk yönetime aday olduğum genel kurulda divan kurulu üyesi olmuştu.
Ben o gün tanıdım kendisini. Esprili ve girdiği ortamı canlandıran o ortamda kendisini,
kendi değerlerini,
ideolojisini hissettiren bir abimizdi.
Ve biz onu sürekli kendimize örnek aldık.
O dönem biz bu mücadeleye yeni girdiğimiz için,
emek mücadelesine yeni olduğumuzdan onu kendimize örnek aldık.
Cengiz ağabeyim bizim için bir örnek kişilikti.
Dolayısıyla tabii daha yapacak çok şeyi vardı.
Onu biliyordum.
Zaman zaman kendisiyle de görüşürdük.
Birçok planı vardı ama bunların bir kısmı yarım kaldı.
Tabii onun yürüttüğü emek, demokrasi ve barış mücadelesini biz ondan devraldık.
Onun adına,
Türkiye halkı adına,
Kürt halkı adına ve bütün halklar adına devam ettireceğimize söz veriyoruz.” dedikten sonra sözlerine son verdi.
Cengiz UZUNER ile uzun yıllar birlikte öğretmen mücadelesinde omuz veren eğitim emekçisi Osman Nuri ŞENOL birşeyler söylemek istediğini dile getirerek konuşmasına şöyle başladı;
“Kardeş çocuklarıyız.
Dayımın oğludur.
Bu bölgede işçi ve emekçiler için mücadele edebilmek için ortaya çıkmak zor bir iştir. Çünkü bu bölgenin ta doğduğundan bu yana çocuklarımıza sistemin verdiği;
Öteki dünya, cennet, cehennemle bizi yetiştiren, daha üç yaşındayken imamın yanına gönderen bir toplumun içinden çıktık.
Cengiz kardeşim de benim gibi buradan sıyrılarak devrimci mücadele içerisinde olan çok değerli kardeşimdir. Cengiz UZUNER örgütlenmeye devam ediyor. İşte sizin ve bizim burada olmamız Cengiz’in örgütlenme gücünün var olduğunu gösteriyor.
Onun için ben Cengiz kardeşimi yüreğrimde yaşatıyorum sizler gibi.
Öte dünya başkasının olsun.
Bir papazın konuşmasını dinledim ben.
Papaz diyor ki;
Cennete gitmek istiyorsanız eğer, karşınızdaki insanın gönlünde yer alabiliyorsanız cennetin yolu oradan geçer der.
İşte böyle,
Cengiz kardeşim cennetin yolu yüreklerimizdedir.
İyi ki sen benim Cengiz kardeşim oldun.
İyi ki siz de onun sayesinde tanıdım. Burada ki bazı arkadaşları mücadele içerisinden tanıyorum. Onun için saygıyla anıyoruz. Minnetle anıyoruz.
Onun anılarını, hatıralarını sizin şahsınızda ve arkadaşları sayesinde devam ettireceğiz. Ben halasının oğlu olarak çok mutluyum. İyi ki böyle bir dayımın oğlu varmış. İyi ki sizin gibi devrimci arkadaşlarla birlikteyim. Sağ olun, var olun…” dedikten sonra konuşmasını tamamladı.
Son olarak önceki dönem HDP Gölcük ilçe yönetiminde yer alan Emrah DURMUŞ söz alarak konuşmasına şöyle başladı;
“70’li yıllarda falan arkadaşlarımızla beraberdi. Bizim ekip arkadaşlarımızla. Bizi o yıllarda yan yana getiren anti sömürgeci 2 siyaset oluşumumuz var. Demokratik eğitim kurultayının yapılmasında, bizim arkadaşlarımızla birlikte emek verdiğini biliyorum.
Ama Cengiz’le bizim hasbihalimiz işte SYKP kuruluş sürecidir.
O ginden beri daha görüşebilir olmuştuk.
Çok kısa bir dostluk tabi.
Ama buna rağmen şöyle bir şey söyleyeyim. Yani esas bu ülkede değişime ihtiyaç var. Devrime ihtiyaç var bu ülkede. Başka hiçbir şeye ihtiyaç yok. Devrimin mayası Türkiye halklarının ve Kürt ve Türk emekçilerinin birleşik mücadelesinden geçiyor. Cengiz UZUNER Yoldaşımız, bu anlamda kat ettiği mücadeleler itibariyle gerçekten çok özel bir yoldaşımızdır. Ve yarın kurulacaksa bu tür yoldaşlarımızın emekleriyle, bize verdikleriyle kurulacaktır. Tanış olmaktan çok mutluyum.
Cengiz UZUNER yaşayacak.” dedikten sonra konuşmasını sonlandırdı.
Konuşmalar bittikten sonra hep birlikte Saraylı köyüne gidilerek anma etkinliğine yapılan sohbetler ve uzun yıllar TİSİP saflarında,
TİSİP’in kendini Türkiye Halklarına armağan etmesinden sonra HDK/HDP devamında DEM Parti saflarında birlikte mücadele eden DEM Parti Kocaeli İl Emek Komisyonu sözcüsü Ali BUĞDACI’ının duygusal konusması ile devam edildi.
CENGİZ UZUNER Kimdir
1957 Kocaeli/Gölcük doğumlu.
Lise yıllarında sosyalist düşünceyle tanıştı.
Kocaeli Devrimciler Birliği (KDB) üyesi oldu.
1975’de TSİP üyesi oldu. SGB İzmit Şube yöneticiliği yaptı. 1977 yılında TSİP İzmit ilçe başkanı ve Kocaeli il yöneticiliği görevinde bulundu.
İnşaat işçilerinin KONUT İŞ’te örgütlenmesi çalışmalarına katıldı. İzmit’te çeşitli fabrikalarda DİSK/ MADEN İŞ üyesi olarak işçi örgütlenmeleri yürüttü.
1979 yılında Diyarbakır’a öğretmen olarak atandı. 1979-1987 yıllarında parti görevini illegal olarak Diyarbakır’da sürdürdü. 1990’da İstanbul’a öğretmen olarak atandı.
TSİP’in kendini Sosyalist Hareketine armağan etmesi üzerine siyasi çalışmalarını SBP, BSP ve ÖDP’de sürdürdü. SBP, BSP ve ÖDP’de sendikal alan çalışmalarında aktif görevler üstlendi. Kamu Emekçileri Sendikalarının kuruluşunda aktif olarak çalıştı. Eğitsen iş yeri temsilciliği, ilçe temsilciliği görevlerinden sonra, 1996-1998 yılları arasında Eğitim-Sen İstanbul 4. Nolu şube başkanlığı, 1995 yılında KESK kurucusu ve GYK üyesi, 1996-2000 yıllarında KESK MYK üyesi olarak görev üstlendi. Sosyalist Emek Hareketi, Sosyalist Gelecek Parti Platformu ve SYKP’de kuruculuk ve PM üyeliği yaptı.
2013 yılında HDK ve HDP’nin kuruluşunda aktif görev yaptı. 2014 yılında HDP Gaziosmanpaşa ilçe yöneticiliği, 2017-2020 yıllarında HDP İstanbul İl yöneticiliği, örgütlenme il eş sözcülüğü yaptı.
Direnene Dövüşene Düşene Bin Selam Olsun!
Yol Arkadaşımız Cengiz UZUNER’in Anısına Saygıyla…
Tıklayıp videonun tümünü izleyelim mi!