Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber: Atilla YÜCEAK
Kocaeli’de Emekliler ve emekçiler iktidarı oturma eylemiyle protesto etti
Kocaeli Emek Ve Demokrasi Güçleri İnsan Hakları Parkında oturma eylemi yaparak basın açıklaması yaptı.
Etkinliğe katılanlar arasında
Emek Ve Demokrasi Bileşenleri:
CHP il başkan yardımcısı Ve Emek komisyonu başkanı Remzi POLAT
DİSK İzmit bölge sorumlusu ve Genel İş Kocaeli şube başkanı Vedat KÜÇÜK,
DEM Parti Kocaeli İl Eş başkanları Av. Nuri TAN,
Ebru ÖCAL ve il yönetimi
EMEP il yönetimi
TİP il başkanı Av.Umutcan TARCAN ve yönetimi
Sol Parti Kocaeli İl başkanı Hicran ATABEY ve Yönetimi,
TMMOB İKK başkanı Mehmet Ali ELMA,
DEM Parti İlçe örgütleri,
CHP Emek Komisyonu ve DİSK Kocaeli Emekli Sen sekreteri Selman KURCAN,
CHP İzmit Kadın Kolları başkanı Mediha SATICI,
DEM Parti Emek Komisyonu Ali BUĞDACI,
BES Kocaeli şube başkanı Yeliz KARSTARLI,
Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu şube sekreteri Ömer Furkan ÖZDEMİR,
Özel Sektör Öğretmenler Sendikası Kocaeli Temsilciliği Sevde KATIKÇI,
Yapı Yol Sen Kocaeli şube başkanı Levent BURHANOĞLU,
SES Kocaeli şube başkanı ve KESK Dönem sözcüsü Murat HARATA,
DİSK Emekli Sen başkanı İbrahim TURGUT,
Birleşik Emekli Sen İhsan DENİZ,
DİSK Emekli Sen Hamza KAYA,
DİSK Emekli Sen Ali ALTINTAŞ,
DİSK Emekli Sen Behçet KÖŞE,
Tüm Emekli Sen İzmit temsilcisi Hüseyin MACİT
Kocaeli Emekli Ve Emekliler Derneği başkanı Hakan ÇAĞLAYAN ,
Kocaeli KHK’lılar Platformu dönem sözcüleri: Arif YILMAZOĞLU, Elvan YİĞİT, Av. Sezgin ALTINTAŞ ve Tuna DOSTBİL,
Gölcük Belediyesi belediye meclis üyesi Muharrem AYDIN,
Önceki dönem SHP il başkanı Keramettin GENÇTÜRK,
Önceki dönem Tüm Bel Sen Kocaeli Şube başkanı Bedriye YILDIZELİ
İHD Kocaeli temsilcisi Azize ADIGÜZEL,
STK ve Sendika temsilcileri ve çok kalabalık halk olduğu gözlerden kaçmadı.
Açılış konuşmasını,;:
Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu şube sekreteri Ömer Furkan ÖZDEMİR YAPTI
Konuşmasına Ömer Furkan ÖZDEMİR şu sözler ile başladı;
‘’Yoksulluğa, Sefalete Teslim Olmayacağız!Emeğimizin Karşılığını, Hakkımızı İstiyoruz!
İşçiler, Kamu Emekçileri ve Emekliler olarak Alanlardayız!
Değerli basın emekçileri,
Değerli kurum temsilcileri,
Değerli Kocaeli halkı,
Bizler, işçiler, kamu emekçileri, emekliler olarak; bu ülkenin emeğiyle geçinen çoğunluğu olarak bugün tüm Türkiye’de alanlardayız.
Alanlardayız. Çünkü bu ülkede emeği ile geçim mücadelesi verenler olarak tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz.
Alanlardayız. Çünkü bu ülkede yıllardır kamu emekçisi, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi ile milyonlar olarak her geçen gün daha fazla yoksullaştırılıyoruz.
Evet, yanlış duymadınız. Dilimiz sürçmedi. Bizler kendi kendimize yoksullaşmıyoruz.
Yıllardır bizzat iktidarlar eliyle, son 22 yıldır bizzat AKP hükümetleri eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz.
Üstelik şu anki iktidar da artık bunu saklama gereği duymuyor. Hatırlayalım. Döviz kuru, enflasyon rekor üstüne rekor kırmaya başlarken dönemin Maliye Bakanı çıkıp aynen şöyle demişti. “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor”.
Bu sözler mevcut sistemde kimlerin baş tacı edildiğini, kimlerin ise yok sayıldığının açık bir itirafı olarak tarihe geçmiştir.
Evet, çarklar yıllardır dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri, yoksullaştırmak, işsiz bırakmak, bir avuç zengini daha zengin etmek için dönüyor.
Çarklar düşük gösterilen TÜİK enflasyonu ile halkın, emekçilerin cebinden alıp bir avuç patrona, yandaşa aktarmak için dönüyor.
Dolayısıyla tekrar altını çiziyoruz. Yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin kısa vadede de orta vadede de uzun vadede de tek bir programı vardır. O da emeği ile geçinenlere ve halka dayatılan Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programdır.
Attıkları her adımda işte bu Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programını hayata geçirenler iki tablolu bir ülke yaratmıştır. Geldiğimiz noktada Türkiye’de iki tablo ile karşı karşıyayız.
Birinci tablo faizden, ranttan, emek sömürüsünden beslenen bir avuç asalağın ve arkasındaki iktidarın tablosudur.
Bu tabloda bir avuç asalak iktidar eliyle besleniyor. Bir taraftan emek sömürü diğer taraftan vergi afları, muafiyetleri, teşvikler, ihaleler, dövize endeksli hazine garantileri ile semirdikçe semiriyor. Servetine servet katıyor.
İkinci tablo ise onlar zenginleşirken her geçen gün daha fazla yoksullaştırılan, güvencesiz hale getirilen milyonların tablosudur.
İşçisi, işsizi, kamu emekçisi, asgari ücretlisi, emeklisi, dar gelirlisi ile toplumun ezici çoğunluğunu oluşturanlar milyonların, emeğin ve halkın tablosudur.
Alın teri ile emeği ile yaşam mücadelesi verenler, yoksullaştırılan milyonlar olarak hepimizi kapsayan bu tablo her geçen gün daha fazla kararmaktadır.
- Bugün Türkiye’de her dört kişiden biri işsizken, çalışan her iki kişiden birisi ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretle ayakta kalmaya çalışıyor.
- Dört kişilik bir ailenin tüm fertleri asgari ücretle çalışsa dahi hane geliri yoksulluk sınırının altında kalıyor.
- Yoksulluk tüm toplumu sarmış durumda. Her iki kişiden birinin geliri açlık sınırının altında kalıyor.
- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca açıklanan Mayıs 2024 verilerine göre bu ülkede 17 milyon 114 bin 912 yurttaş yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor.
- 9 milyon 444 bin 458 kişinin aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinin altında kaldığı için GSS primleri bütçeden karşılanıyor.
- Milyonlarca kamu emekçisine yoksulluk sınırının yarısını bulmayan bir maaş reva görülüyor.
- Kamu emekçilerinin eline geçen maaşın yarısını ilave seyyanen ödenek başta olmak üzere emekliliğe yansıtılmayan kalemler oluşturuyor. Milyonlarca kamu emekçisi çalışırken aldığı maaş emekliliğinde en az yarı yarıya düşeceği için emekli olamıyor.
- Her 3 emekliden birisi ise açlık sınırının yarısını bulmayan bir aylıkla, sadece 10 bin TL ile yaşam mücadelesi veriyor.
- Avrupa ülkelerinin en düşük emekli maaşı ortalaması 1294 Euro ile Türkiye’nin 5 katını aşıyor. Türkiye’nin emeklileri barınma, gıda, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamazken Avrupa’nın emeklileri ise aldıkları maaşlarla dünya turuna çıkıyor.
- Buna rağmen altı aylık TÜİK enflasyon oranı %24,73 olarak açıklandığı için bugün kök aylığı 8 bin TL’nin altında olan 2 milyon emekli, yani her beş emekliden birinin maaşına bir kuruş dahi artış yapılmadı.
Tüm bunlara rağmen takla attırılan TÜİK enflasyon rakamlarını daha da aşağı çekmek için yıllardır başvurulan hilelere her gün bir yenisini ekliyorlar.
- Bugün ev kiralarının ülkenin en ücra kasabasında dahi 10 bin TL’yi, metropol illerde ise ortalama 20 bin TL’yi aştığını bilmeyen kalmadı. Ama TÜİK’in enflasyon sepetinde ev kirası sadece 5 bin 845 TL
- Bugün bir uzman doktorun muayenehanesinde muayene ücreti ortalama 3 bin 500 TL civarında. Ama TÜİK’e göre uzman doktor muayene ücreti sadece 33 lira 69 kuruş.
- 3 üniversite öğrencisinin paylaştığı devlet yurdu ücreti kişi başı 1.250 TL iken TÜİK’e göre sadece 457 TL. Üstelik geçen hafta devlet yurdu ücretlerine 3 kattan fazla zam yapıldı. 1.250 TL olan yurt ücreti tam 5.000 TL’ye çıkarıldı.
- Yarım ekmek et dönerin fiyatı bugün 250 TL’den, tavuk dönerin fiyatı 150 TL’den başlıyor. Ama TÜİK’te hangi etten olduğunu bilmediğimiz ekmek arası dönerin fiyatı, sadece 77 lira 22 kuruş, yerseniz!
- Bugün yenilebilecek bir beyaz peynirin kilogram fiyatı 250 TL’den, zeytinin kilosu 200 TL’den, dana etinin kilosu 600 TL’den başlıyor. Ama TÜİK’te beyaz peynirin kilosu sadece 149 lira 69 kuruş, zeytinin kilosu 134 TL 96 kuruş, dana etinin kilosu 433 lira 32 kuruş.
- Yine bugün en ucuz zeytin yağının litresi piyasada 200 TL’den başlıyor. Ama TÜİK’te zeytinyağı sadece 113 TL 37 kuruş.
Kısacası TÜİK’te büyük indirim var, fiyatlar piyasadakinin hemen hemen yarısı. Hatta yurt ücreti, uzman doktor muayene ücreti TÜİK rakamlarına göre neredeyse bedava.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi iktidar kendi yarattığı ekonomik krizin yükünü yine bizlere yıkan yeni “paketler” açmaya devam ediyor.
Istakoz yedikleri masalardan, meclis bahçesinde düzenledikleri kebap partilerinden fotoğraf paylaşanlar yoksullaştırdıkları milyonlara “ kemer sıkın” diyorlar.
Her zaman olduğu gibi karlarını dörde, beşe katlayanlara “siz de biraz tasarruf edin, demek akıllarının ucundan bile geçmiyor. Muafiyet ve istisnalarla çalıştırdığı asgari ücretli kadar bile vergi vermeyen firmaların, şirketlerin, faizden, ranttan, dövize endeksli hazine garantilerinden beslenen asalak takımının sırtını sıvazlarken tüm yükü bize yıkmaya devam ediyorlar.
Bunun için “tasarruf” adı altında önce okul öncesi öğrencilerin bir öğün ücretsiz yemeğini, ardından 250 bin KİT çalışanının giyecek yardımını gasp ettiler. Bugün ise kamu emekçilerinin servis hakkına, kamu lojman ve sosyal tesislerine göz koyuyorlar.
Milyonlarca dar gelirli yurttaşın ihtiyaç duyduğu, mevcutta zaten yetersiz olan kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına bütçeden ayrılan payı 3 yıl boyunca daha da azaltmaya “tasarruf” diyorlar.
“Maliyeti yüksek” diyerek kamu kreşlerini bile kapatmaya, kamunun elindeki iş makinalarını satmaya “tasarruf” diyorlar.
Bunca yoksulluğa, sefalete rağmen gözümüzün içine baka baka “iktidarımızda işçiyi, memuru, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” nutukları atmaya devam ediyorlar.
Oysa bizler bu ülkenin kamu emekçileri, emeklileri olarak artık yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz.
Bizler artık içi boş müjdeler, bugün kaşıkla verileni yarın kepçe ile alan hileler, sadaka, ulufe değil, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz. Bunun için:
- Öncelikle bugün tüm kamu emekçilerine 14.493 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılmasını için mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansıtmasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz.
- Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi, özellikle 2008 sonrası işe başlayanların yaşadığı, yaşayacağı kayıpların önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz.
- Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz.
- Bunun için mevcutta iktidarın “en düşük maaş” olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz.
- Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Bunun için:
o Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini,
o Gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini
o Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.
- İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.
- Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren “toplu satış sözleşmeleri” değil, emeklilerin de sendikaları aracılığı ile temsil edildiği grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.
- Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını; istiyoruz.
Bizler, sendikalı-sendikasız tüm işçileri, hangi sendikaya üye olursa olsun tüm kamu emekçilerini, yıllarca emek verip çalışıp emekli olduğunda adeta ölüme mahkum edilmeye çalışılan tüm emeklileri, tüm halkımızı, yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz.
GELİN, hep birlikte “İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Adil Bir Vergi Sistemi, Halk İçin-Emek İçin Bütçe, Güvenceli İş, Güvenli Gelecek” için omuz omuza verelim. Birleşelim. Hep birlikte mücadele edelim ve bu düzeni hep birlikte değiştirelim!
KOCAELİ EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU BİLEŞENLERİ…’’ dedikten sonra atılan ‘’Birleşe birleşe kazanacağız’’ sloganları arasında konuşmasına son verdi.
Daha sonra mikrofona DİSK İzmit bölge sorumlusu ve Genel-İş Kocaeli şube başkanı Vedat KÜÇÜK davet edildi.
DİSK İzmit bölge sorumlusu Vedat KÜÇÜK konuşmasına söyle başladı:
Merhaba emekçi kardeşlerim,
Merhaba emekli büyüklerim!
Mücadelemiz önünde saygıyla eğiliyorum.
Sizlerle birlikte yol arkadaşı olmaktan onur duyuyorum.
Dostlar;
En düşük emekli maaşlarını 12.500 TL. yapan AKP MHP İktidarı emekçilere gelince kaynak yok diyor.
Her seçim döneminde bizleri oy deposu olarak görüyor.
Aldanmamak için bundan sonra daha çok bir araya gelerek daha çok örgütlü olmamız gerekiyor.
Saraylarda yaşayanlar buyuruyor:
Emeklilere/emekçilere kaynak yok,
Sermayeye kaynak çok.
Saray saltanatı buyuruyor: Hatay da olduğu gibi;
“Oy yoksa hizmet de yok.”
Saray saltanatı buyuruyor; “Emekçiler/emekliler saraya biat etmiyor.”
Milyonlarca emekli/emekçi ve hak sahibinin sesi,
sözü olma sorumluluğuyla bir kez daha dostların saflarındayız.
Temmuz sıcağında,
güneşin alnında sokaktayız,
alanlardayız.
Bugün de burada oturma eylemindeyiz.
Emekçileri,
12.500 TL maaşla Emeklileri yoksullukta, sefalette eşitleyenlere karşı her zaman direneceğiz,
DİSK olarak alanlarda olacağız.
Emeklilere kaynak yok diyen, her seçim döneminde ise bizleri oy kaynağı olarak görenlere karşı bu gün burada DİSK İzmit bölge sorumlusu ve sendikalar olarak her Perşembe oturma eyleminde olmaya devam edeceğiz.
”Bizim paramızı emanet olarak tutup işlettiniz,
yani kaynağı zamanın da alın terimizle çalışıp kazanarak biz verdik size/devlete.
Kaynak var ama bize verme niyeti yok sizde” demek için buradayız.
Ekonomi büyürken;
Emekçiyi,
emekliyi yoksullaştıranlara karşı durmak için buradayız.
Bugün burada ama yarın sandıklarda olacağız ve hesap soracağız.
Emekçilere,
Emeklilere yönelik yaşama geçirilen ya da geçirilmeyen politikaların hangi tercihin, hangi aklın ürünü olduğunu bildiğimiz,
gördüğümüz için buradayız.
İşçiden, emekçiden, emekliden alıp sermayeye aktarılan kaynakları haykırmak için DİSK olarak buradayız/Alanlardayız.
Bir kez daha haykırıyoruz dostlar;
“İşçiler,
Emekçiler,
Emekliler rüşvet değil,
alın teriyle kazandıkları,
hak ettikleri haklarını istiyor” demek için burada her perşembe oturma eylemindeyiz
Açlığın pençesinden kurtulabilmek için çalışmak zorunda kalan, hem de güvencesiz ve kayıt dışı işlerde çalışmak zorunda kalan emekçi ve emekliler için buradayız.
Yıllar boyunca çalışan, alın teri döken emeklilerin; tarlayı eken, çarkları döndüren, gemileri yüzdüren, tebeşirle birlikte sesini, madenlerde nefesini, atölyelerde ellerini tüketen ve bunca yorgunluğun sonunda bir oh diyemeyen emekçilerin,
emeklilerin gerçeğini haykırmak için buradayız.
Çöken sosyal güvenlik sisteminin altında kalanın bizler olduğunu haykırmak; “Size kaynak yok diyenler, suyumuzu kurutanlardır,
havamızı kirletenler,
doğayı/hayvanları katledenler,
katletmek için yasa çıkartma derdinde olanlar;
Kentleri köyleri yaşanılmaz, evlatlarımızın,
torunlarımızın yarınlarını öngörülmez kılanlardır” demek için buradayız.
Evet dostlar bugün burada oturma eylemindeyiz,
yarın sandıktayız.
Bize çektirenler bir avuç oligarşik varsıldır.
Değerli dostlar;
Biz çile çekenler ise milyonlarız!
Bizlere çektiren bir avuç doymak bilmez oligarşik varsıla karşı yoksulluk ve açlık çeken milyonlarca “Geçinemiyoruz” diye haykıran emekçinin,
emeklinin sesi olmak için buradayız…
Biz biliyoruz:
Emekçileri,
Emeklileri sırtında yük olarak görenler, işçilere daha çok çalışın, daha az kazanın diyenlerdir.
Biz biliyoruz:
Emeklileri her gün biraz daha yoksullaştıranlar, öğrencilerin barınma hakkına göz dikenler,
Sokakta ki canlarımızı “Ötenazi” adı altında katletmek isteyenlerdir.
Biz biliyoruz:
Emekçilere,
Emeklilere sağlıkta katkı payı dayatanlar, sağlık sistemini özelleştirenler, eğitimi piyasalaştıranlardır.
Biz biliyoruz:
Emekçileri açlık sınırı altında ücretle yoksulluğa mahkum eden,
Emeklilere asgari ücretin altında ki aylıkları reva gören çift maaşlılar,
halkın iradesiyle seçilmişlerin yerine KAYYIM atayan, seçilmiş milletvekilini hapsedenlerdir.
Biz biliyoruz:
Emekçilerin ve emeklilerin sendikalaşmasını engellemeye çalışanlar, “Oy yoksa hizmet de yok” diyenlerdir.
Bu aklı tanıyor, bu zihniyetle inatla, umutla mücadele etmeye devam etmek için bu gün DİSK olarak burada oturma eylemindeyiz.
Taleplerimiz açıktır,
nettir:
İşçiler emekçiler açlık sınırı üstünde ücret almalıdır.
Emeklilikte insan onuruna yaraşır ücret hakkımızdır. Emekli aylıklarının enflasyona değil milli gelire endeksli olması hakkımızdır.
Emekli bayram ikramiyelerinin en az asgari ücret seviyesine çıkarılması hakkımızdır. Emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi hakkımızdır.
Tüm emekçilerin sağlık hizmetlerinde katkı payının kaldırılması ve sağlığın kamusallaştırılması hakkımızdır.
Kendimizle ilgili tüm politikalarda karar alma mekanizmalarında yer almak hakkımızdır.
Tüm bunların gerçek anlamda yaşama geçirilebilmesi için örgütlü sınıf sendikalaşması hakkımızdır.
Tüm bunlar için kaynak var dostlar,
Ne var ki sermayenin temsilcilerinin niyet yok. Niyeti bozuklara karşı, bugün burada oturma eylemindeyiz,, yarın sandıklardayız ve hesabını soracağız.
Barınmak için ekmeğinden, ekmek için sağlığından vazgeçmek zorunda bırakılan emekçiler,
emekliler olarak sokakları da sandıkları da terk etmeyeceğiz.
Evlerimizde karnımız tok, mahallemizde sokakta ki ölüm korkusu yaşayan dört ayaklı canlarımız ile içimiz rahat yaşamak için; ulaşılabilir, güvenli ve yaşanabilir kentler/köyler için, adil, eşit ve özgür bir ülke için mücadele etmeye, DİSK’de birleşmeye devam edeceğiz. Bu günün işçileri ve emekçileri, yarının emeklileri olarak saraya biat etmeyeceğiz,
direneceğiz ve mutlaka kazanacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.’’
Alkışlar ve sloganlar arasında konuşmasını sonlandırdı.
Mikrofona davet edilen DİSK Kocaeli Emekli Sen şube başkanı İbrahim TURGUT alandaki insanları selamladıktan sonra şunları söyledi:
‘’Merhaba dostlar!
Disk Emekli Sen Kocaeli şubesi olarak açlık sınırı altında ki 12.500 TL.yi kabul etmiyoruz.
Ya emekli olamayanlar?
15 Temmuz 2016’daki sözde “darbe” girişiminin ardından Türkiye’de son 5 yılda yaklaşık 125 bin kişi kamudaki insanlar görevinden ihraç edildi.
KHK ile kamu görevinden ihraç edilen insanlar ise ne emekli olabiliyor ne de kolaylıkla yeniden çalışabilecekleri bir iş bulabiliyorlar.
Dostlar;
Türkiye’de yüksek enflasyon nedeniyle memur ve emekliler giderek daha zor şartlarda yaşıyor.
AKP MHP iktidarına göre ise maaşlarda yapılan artışlar, çalışanların “enflasyona ezdirilmediği” anlamına geliyor.
Bizleri açlığa,
yoksulluğa mahkum edenlerin servetine servet katmasına seyirci kalmayalım.
Önce ki gün ün açıklanan emekli maaşı ile bugün daha fazla yoksullaştık.