Getting your Trinity Audio player ready...
|
Küba Gerçeğinin bu ayki bültenine bir röportajla başlıyoruz. Röportaj, Fransa’da yaşayan İspanyol gazeteci Ignacio Ramonet tarafından Küba Devlet Başkanı ve Küba Komünist Partisi Merkez Komite Birinci Sekreteri Miguel Díaz-Canel ile gerçekleştirildi. ABD’nin Küba’ya uyguladığı insanlık dışı abluka politikasının değişen doğasına güncel verilerle ışık tutan röportaj, Kübalı devrimcilerin bu son derece çapraşık ve zor meseleyi ele alırken gerçekçilik ile iyimser bir kararlılığı nasıl harmanladıklarını canlı bir örnekle ortaya koyuyor. Aşağıda ilk bölümünü yayınladığımız röportajın ikinci bölümü önümüzdeki ayın bülteninde yer alacak.
.Díaz-Canel: Küba asla kollarını kavuşturup oturmadı -1-
Kübalı yazar Enrique Ubieta Gómez tarafından kaleme alınan aşağıdaki makale, özgün bir seferberlik becerisiyle yola çıkan Küba devriminin ilk dönemlerinde yaşanan heyecanın, her seferinde kendi dönemine has bir farkındalık ve bilinçle, kendi dönemine has bir sorumluluk duygusu ve yurtseverlikle sonraki nesiller tarafından da devralındığına vurgu yapıyor. Hepsinin ortak noktası sadelik içinde yaşanan mutluluk, sadelik içinde yaşanan gurur…
Mutluyum, çünkü ben bir devim
Emperyalizmin Küba’ya dönük saldırılarının hikayesi aynı zamanda aptallık boyutuna varan yalanların hikayesi. Bu aptalca yalanların “modern dünyada” tarihe böylesine güçlü bir şekilde yön verebildiğini görmek bile içinde yaşadığımız düzenin organize ahlaksızlığının farkına varmak için yeterli olmalı. Kübalı gazeteci Rosa Miriam Elizalde, Küba’nın ABD’li diplomatlara “sonik saldırıda bulunduğu” yönündeki suçlamadan yola çıkarak -ki bunun ne menem bir saldırı olduğu henüz herhangi bir bilim insanı tarafından çözülebilmiş değil- 1980’li yıllarda yaşanan “buzlu viski” skandalını hatırlatıyor ve her aptalca iftiranın arkasına asker gibi dizilen NATO’nun ve batı kapitalizminin ahlaksızlığını deşifre ediyor.
“Buzlu viski”
Bültenimizi iki makaleden oluşan bir yazı dizisiyle tamamlıyoruz. Makaleler, Küba’nın kendi adalet arayışıyla bir tuttuğu ve zafere ulaşması için maddi, manevi, iktisadi, diplomatik tüm olanaklarını seferber ettiği Filistin Davası’nı konu alıyor. Filistin halkına yapılan zulmü ve bu zulmün arkasında yatan korkunç ikiyüzlülüğü her platformda emperyalizmin yüzüne vuran Küba, konuyu ulusal basında da çok yönlü haber ve derinlemesine makalelerle gündemde tutmaya devam ediyor. Aşağıda okuyacağınız yazı dizisi, Filistin’de yaşanan katliama karşı ABD üniversitelerinde gerçekleştirilen kitlesel gösterilerin hükümet-akademi-medya-polis işbirliğiyle nasıl şiddetle bastırılmaya çalışıldığını ele alıyor. Makalelerin yazarı, “canavarın kalbinde”, ABD’de yaşayan bir Kübalı yurtsever: José R. Oro
‘Yeni McCarthycilik’: ABD’de öğretim üyeleri Gazze’deki katliama karşı oldukları için işlerini kaybediyor -1-
İyi okumalar diliyoruz.