SOLMEDYA – Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde yer alan “Buhran dönemi: Milli menfaatleri doğrudan veya dolaylı olarak tehdit eden veya etmesi muhtemel olan iç veya dış olay ya da olayların, ayrı ayrı veya birlikte vuku bulduğu ve bir çatışmaya ve/veya savaşa dönüşebilecek seviyeye gelmesiyle ortaya çıkan kriz hallerini” ve 24. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan “Ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten ve/ veya dıştan tehlikeye düşüren davranışların ortaya çıkması” ifadeleri tartışma yarattı.
“Ayaklanma” ifadesinin neyi ifade ettiğinin ve neleri kapsadığının anlaşılır olmadığını belirten Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, “Kanunda gösterilen seferberlik ilanı sebebi olan ‘ayaklanma’ cumhurbaşkanı tarafından da aynen yönetmeliğe alınmıştır. Kanun, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kapsamında olan demokratik kitle hareketlerinin de cumhurbaşkanı tarafından ayaklanma kabul edilerek seferberlik ilan edilmesini ve bu tür protestoların bastırılmasını engelleyecek güvenceleri içermemektedir. Yasaların esaslı konuları yürütmeye bırakmayıp kendisi düzenlemesi gerekir” diye konuştu.
‘KANUNİLİĞE AYKIRI’
Yönetmeliğin buhran dönemine oldukça geniş ve belirsiz bir tanım getirdiğini söyleyen Kanadoğlu, “Önemli konuların düzenlenmesinin yürütmeye bırakılarak yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinin ihlal edildiğinin bir diğer göstergesidir. Seferberlik ve savaş halinde hangi tedbirlerin alınabileceğinin tamamen yönetmeliğe bırakılması, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasında uyulması zorunlu olan kanunilik kuralına da aykırıdır” dedi.
‘İHTİMALLE ÖZGÜRLÜK SINIRLANDIRILAMAZ’
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ise yönetmelikle ilgili “Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği, Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’na aykırı. Anayasa ve kanuna göre buhran dönemi ‘savaş tehlikesinin ciddi bir şekilde ortaya çıkması hali’. İhtimal üzerinden hak ve özgürlükler sınırlandırılamaz. Bu yönetmeliği Danıştay’a götürmek lazım. Bu, hukuka aykırı” değerlendirmesinde bulundu.