Advert
  1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Kobani Davası Ve Demirtaş!

Kobani Davası Ve Demirtaş!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Haber: Atilla YÜCEAK

Kabani duruşma günü yaklaşırken DEM Parti ülke genelinde ortaklaştığı emek ve demokrasi kurumlarıyla basın toplantıları yaparak ülke çapında tepkisini dile getirdi.

Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu şubesi Mevlüt Taştan toplantı salonunda yapılan basın açıklamasına;

Önceki dönem DEM Parti Avrupa Bakanı Av Ali Haydar GONCA,

Önceki dönem DSP milletvekili Bekir YURDAGÜL,

EMEP MYK üyesi Tarık ERKAN,

EMEP Kocaeli il başkanı İlhami ŞAHBAZ,

Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu şube başkanı Ayda IŞIK,

Kocaeli KHK’lılar Platformu,

Birleşik Emekliler Kocaeli temsilcisi İhsan Deniz,

DİSK Emekli Sen Derince başkanı Behçet KÖŞE

Kaldıraç Hareketi ve önceki dönem SHP il başkanı Keramettin Gençtürk il birlikte emek ve demokrasi güçleri katıldı.

ASLINDA

NE OLDU?

YALANLAR ve GERÇEKLER

2014 KOBANÎ PROTESTOLARINDA?

Basın açıklamasına bu sorular ile başlayan DEM Parti PM üyesi Av. Selda İLGÖZ KOÇYİĞİT sözlerini şöyle sürdürdü;

“Kobanî’ye yönelik ambargonun kaldırılması için eylemler yapılırken IŞİD’in saldırıları sonucu Kobanî’nin bazı mahallelerinde sağlam tek bina kalmadı.

2011 yılında Suriye’de iç savaşın patlak vermesiyle yükselişe geçen, 2014 yılında Irak ve Suriye’de işgal ve talan hareketine başlayan IŞİD adlı çete, kısa sürede büyük bir coğrafyada etkili oldu.

Ortadoğu’nun en büyük kentlerinden Musul’u 2014 yılı Haziran ayı başında üç gün içinde ele geçiren IŞİD, Ağustos ayında Şengal’de yaşayan Ezidi Kürtlere karşı Birleşmiş Milletler’in de soykırım olarak kabul ettiği bir katliam gerçekleştirdi.

Türkiye ve bütün dünyadan;

Kobanî’de direnenlere destek için insani yardım koridoru açıldı

IŞİD, Şengal Soykırımı’ndan bir ay sonra, Eylül ayının başında, Suriye’nin Halep iline bağlı Kobanî kasabasına saldırarak, orada yaşayan Kürtleri de soykırımdan geçirmek istedi.

Bu kuşatma, Ekim ayının başından itibaren daha da şiddetlendi. İşgal ettikleri yerleşim

yerlerinde halkları, kültürleri, ibadet yerlerini ve tarihi yapıları yerle bir eden IŞİD’in Kobanî’ye yönelik saldırılarına karşı Türkiye ve bütün dünyadan insani yardım koridoru açılması, Kobanî’de direnenlere destek için acil çağrılar ve protestolar peşpeşe yapılmaya başlandı.”

Dünyanın her yerinde;

IŞİD’in Kobanî’ye yönelik saldırısının durdurulması için acil çağrı yapıldı!

DEM Parti PM üyesi Selda İLGÖZ KOÇYİĞİT Sözlerine şöyle devam etti;

“Türkiye’de yaşayan Kürt halkı ve demokrasi güçleri başta olmak üzere, milyonlarca insan bu vahşete dur demek için Eylül ayının sonlarına doğru sokaklara çıkarak protesto gösterilerine başladı. Bu gösterilerin hedefi ise, Kobanî kentinin kendini savunması amacıyla yapılacak desteğin sağlanması için tek güzergâhın Türkiye üzerinden geçtiği gerçeğinden hareketle, hükümetin gerekli adımları atmasını elde etmekti. Aynı günlerde birçok siyasi parti, sivil toplum örgütü ve inisiyatif, IŞİD’in Kobanî kuşatmasına karşı bildiriler yayınladı.”

Dünyadan doğa dalga yayılan Kobani destek

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Kobanî için koalisyon güçlerinin elinden geleni yapması gerektiğini açıkladı. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi yetkilileri, Kobanî’de direnenler için duyarlılık çağrıları yaptı.

Türkiye’de Kobanî’ye insani yardım koridoru açılması ile ilgili olarak 21 örgüt tarafından ortak açıklama yapıldı. Bunun dışında HDP, İHD, TİHV, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, Avrupa – Akdeniz İnsan Hakları Ağı gibi kuruluşlar tarafından da açıklamalar yapıldı.

Kobanî direnişi ile ilgili olarak Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura yaptığı açıklamada, “IŞİD’in Kobanî’ye yönelik saldırısının durdurulması için acil çağrı yapılmıştır.” dedi.

Eylül ayında başlayıp Ekim ayının ilk haftasına kadar

Türkiye’nin birçok kentinde yaşanan dayanışma ve destek gösterilerinde herhangi bir ölüm ve yaralanma olayı gerçekleşmedi.

7 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Antep’te yaptığı miting sırasında müjde verir gibi “Kobanî düştü düşecek” sözlerinden sonra, Muş Varto’da polisin protestocuları otomatik silahlarla taraması neticesinde 25 yaşındaki Hakan Buksur katledildi. Gösterilerde devlet şiddetinin yaygın olarak kullanılması sonucunda çok sayıda kişinin yaşamını yitirmesi ve kamu/özel bina ve işyerlerine yönelik saldırıların artmıştı.”

DEM Parti PM üyesi Av. Selda İLGÖZ KOÇYİĞİT konuşmasının bu bölümünde Kobani olaylarının nasıl başladığını neler olduğunu anlattı.

“Kobani olayları nedir?

Arapça adıyla Ayn-el Arab, Kürtçe adıyla Kobani, Suriye’nin kuzeybatısında yer alan, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine komşu bir kasaba.

Halep Vilayeti’ne bağlı kasabanın kontrolü, 2011’de Suriye’de iç savaşın başlamasından kısa süre sonra Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) geçti.

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, Eylül 2014’te Kobani’ye karşı bir harekât başlattı.

Türkiye’de bu dönemde, kamuoyunda “çözüm süreci” olarak bilinen süreç devam ediyordu.

IŞİD, Ekim ayında Kobani’de ciddi bir ilerleme kaydetmeye başladı.

Bu süreçte, Türkiye’nin farklı kentlerinde “Kobani’ye destek” eylemleri başladı.

HDP yetkilileri krizin başından itibaren Türk yetkilerle çeşitli görüşmelerde bulunarak çözüm üretmeye çalıştılar!

HDP’lilerin en önemli taleplerinden biri, Suriye’nin kuzeyindeki diğer bölgeler ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) üzerinden gelecek askeri yardımın ulaşması için Türkiye toprakları üzerinden Kobani’ye bir koridor açılmasıydı.

6 Ekim’de HDP Genel Merkezi, Kobani’yle ilgili olarak Twitter üzerinden paylaştığı bir mesajla sokak protestosu çağrısı yaptı.

Bunun ardından önemli bir bölümü Doğu ve Güneydoğu kentlerinde olmak üzere Türkiye çapında kitlesel sokak eylemleri başladı.

Bu arada Batılı ülkelerin Kobani’ye hava operasyonu da gündemdeydi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim’de Gaziantep’te yaptığı konuşmada, Batılı ülkelere seslenerek IŞİD’e karşı mücadelenin havadan bombardımanla çözülemeyeceğini söyledi.

Erdoğan, “Yerde, kara harekâtı ifa edenlerle işbirliği kurulmadıkça hava harekatıyla bu iş bitmez. İşte aylar geçti, herhangi bir netice yok. Şu anda Ayn-el Arab da, diğer adıyla Kobani de, buyrun, düştü düşüyor” dedi.

Bu açıklama da HDP’den tepki gördü.

8 Ekim’e gelindiğinde gösterilerde şiddet olayları arttı.

Olaylarda hem güvenlik güçleriyle göstericiler hem de bazı yerlerde göstericilerle onlara karşı çıkanlar arasında çatışmalar yaşandı.

Güvenlik güçlerinin yer yer gerçek mermi de kullanarak müdahale ettiği; göstericilerin ise taş, sopa, molotof kokteyli ve havai fişek kullandığı bildirildi.

Bazı kentlerde eylemcilerle Hür Dava Partisi (Hüda-Par) yanlıları arasında çatışmalar yaşandığı ifade edildi.

HDP eş genel başkanı Demirtaş, 9 Ekim’de Diyarbakır’da bir basın açıklaması yaptı ve protestoları savunurken şiddet olaylarını eleştirdi, bunların durması çağrısını yaptı ve tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan’ın da kendilerine ulaşan mektubunda bunu belirttiğini söyledi.

9 Ekim’de olaylar sona erdi.

Yetkililere göre 35 il ve 96 ilçede yaşanan olaylarda 37 kişi yaşamını yitirdi, 326’sı güvenlik görevlisi 761 kişi de yaralandı.

Olaylarda 197 okulun yakıldığı, 269 kamu binasının tahrip edildiği, 1731 ev ve işyerinin yağmalandığı ve 1230 aracın da zarar gördüğü duyuruldu.

İktidar, ilerleyen yıllarda ölümlerle ilgili olarak sokak eylemi çağrısı yapan HDP’yi suçlayacaktı.

Kobani Davası ne zaman açıldı?

Birçok uzmana göre “çözüm süreci” 6-8 Ekim olaylarında yara aldı.

Bununla birlikte süreç devam etti.

Türkiye, 20 Ekim 2014’te IKBY’ye bağlı Peşmerge güçlerinin destek amacıyla Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesine izin verdi.

28 Şubat 2015’te HDP heyeti ile hükümet yetkililer, Dolmabahçe Başbakanlık ofisinde yaptıkları görüşmenin ardından kamuoyuyla 10 maddelik bir deklarasyon paylaştı.

Ancak 2015 yaz aylarında süreç sona erecekti.

Kobani olaylarıyla ilgili ilk soruşturma 2014 yılında başlatıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, olaylarla ilgili soruşturması kapsamında 2 Ekim’de 17 HDP’li siyasetçi tutuklandı.

Tutuklananlar arasında, o dönem gözaltına alındıktan sonra görevinden istifa eden eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de vardı.

Savcılık, 30 Aralık 2020 tarihinde bir iddianame hazırladı.

İddianame, 7 Ocak 2021’de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Demirtaş’ın yargılanma süreciyle ilgili neler biliniyor?

Selahattin Demirtaş hakkında, çeşitli tarihlerdeki farklı konuşmalarıyla ilgili 122 adet fezleke hazırlandı, bunlardan 31’i bir ana dava dosyasında toplandı ve Demirtaş bu dosya kapsamında, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandı.

Demirtaş’ın konuşmalarıyla ilgili çeşitli suçlamalarla açılan çeşitli davaların bir kısmı düştü veya beraatle sonuçlandı; bir kısmı ise birleştirildi ve halen devam ediyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 20 Kasım 2018’de Demirtaş’ın siyasi nedenlerle tutuklu olduğuna karar verdi ve kendisinin derhal serbest bırakılması gerektiğini açıkladı.

Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AİHM’nin kararı bizi bağlamaz” açıklamasını yaptı.

7 Aralık 2018’de ise ana dava dışında Demirtaş’a bir konuşması nedeniyle verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası, İstanbul’daki bir mahkeme tarafından onanarak kesinleşti.

Demirtaş, ana dava dosyasından tutukluyken bu dosyadan ise hükümlü hale geldi.

AİHM kararı, tarafların itirazı üzerine AİHM Büyük Dairesi’ne taşındı ve Büyük Daire 18 Eylül 2019 tarihinde Strazburg’da duruşma yapmaya karar verdi.

2 Eylül 2019’da, Ankara’da, ana davanın görüldüğü duruşmada, Demirtaş hakkında tahliye kararı verildi.

18 Eylül’de Strasbourg’daki duruşmada Türkiye, Demirtaş’ın “bir başka suçtan hükümlü olduğunu” savundu.

Bunun üzerine avukatları, Demirtaş’ın hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu bu aşamada, tutuklu kaldığı sürenin, hükümlü olduğu ceza süresinden mahsup edilmesi için başvuru yaptı.

20 Eylül 2019 tarihinde Demirtaş, Kobani olaylarıyla ilgili soruşturma dosyasından tutuklandı.

Bu dönemde mahsup talebi kabul edildi, Demirtaş’ın hükümlülüğü ortadan kalktı ve tahliye edildi ancak bu kez Kobani soruşturması nedeniyle tutuklanmış olduğu için cezaevinde kalmaya devam etti.

Bu arada AİHM, Demirtaş hakkında 20 Eylül 2019’da verilen ikinci tutukluluk kararıyla ilgili Türkiye’den savunma istedi.

Demirtaş dışındaki sanıklar kimler?

Kobani Davası kapsamında 108 kişi yargılanıyor.

Sanıklar arasında, HDP’nin eski eş genel başkanlarından, şu anda Kandıra F Tipi Cezaevi’nden cezaevinde bulunan Figen Yüksekdağ da bulunuyor.

Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata gibi siyasetçiler de yargılananlar arasında.

Yine sanıklar arasında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden emekli Prof. Dr. Beyza Üstün de yer alıyor.

Yargılananlar arasında ayrıca, Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi KCK yöneticileri ile PYD Sözcüsü Salih Müslim de bulunuyor.

Davada 2 bin 676 kişi ve kurum ise müşteki olarak bulunuyor.

İddianamede neler var?

Dava dosyası 3 bin 530 sayfalık bir iddianame ile 324 klasör delil ve eklerinden oluşuyor.

Sanıkların 29 ayrı suçlamayla 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapsi isteniyor.

“Adam öldürme”, “yağma”, “kamu görevlisini silahla yaralama”, “bayrak yakma”, “devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma” yöneltilen suçlamalardan bazıları… diyerek sözlerini tamamladı.

Kobani Davası Ve Demirtaş!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin