SOLMEDYA – Söz mü gerçektir yoksa eylem mi?
AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Kurum malvarlığını açıkladı. Kurum’un malvarlığında bir detay dikkat çekti. Kurum, 2023 yılının Temmuz ayında İstanbul Kağıthane’den eşinin adına 22 milyon liralık bir daire almıştı. Öte yandan Kurum’un bu daire nedeniyle 14 milyonluk bir borcu görünüyordu. Kısacası Kurum, 22 milyona satın aldığı daire için inşaat şirketine 14 milyon borcunun kaldığını söylüyordu.
Bir yolsuzluk ithamında bulunmuyoruz. Zira ortada bunu söyleyecek delil yok. Ancak siyasi etik adına tartışmalı bir durum var.
Neden mi?
Şöyle anlatayım…
EVİ DEĞERLİ YAPAN ARAZİ
Kurum’un aldığı ev, kendi beyanına göre Kağıthane’deki Avrupa Konutları’nda bulunuyor. Nitekim kendi beyanına göre borcu da projenin müteahhiti “Avrupakent Aksoylar Adi Ortaklığı” şirketine. Bu ortaklık, Kağıthane Arıcılar mevkiinde “Avrupa Konutları Çamlıvadi” adıyla dev bir site inşa etti. Sitenin mülkleri internet sitesinde şöyle tanıtılıyor: “İstanbul Kağıthane’de, Vadistanbul’a yakın bir noktada yer alan Avrupa Konutları Çamlıvadi, 919 bağımsız bölümden oluşmaktadır. İnşaatı süren ve İstanbul Havalimanı’na ulaşacak M11 metro hattının Hasdal istasyonuna yakın konumda bulunan Avrupa Konutları Çamlıvadi, sakinlerine hem şehir hem de ormanı bir arada sunmaktadır.”
Kısacası kendilerinin de söylediği gibi, bu çok değerli konutları kıymetli yapan sadece inşaat değil. Arazinin de stratejik bir yerde olması.
İMARDA TOKİ VE BAKANLIK PARMAĞI
Peki Kağıthane Arıcılar mevkiinde yer alan arazinin hikayesi ne?
Aslında bu alan bir gecekondu bölgesiydi. Gecekondu Önleme Kanunu’na dayanarak bölgede bir gecekondu yıkımı yapıldı. Amaç gecekondulaşmayı sözde önlemekti. Yani mevcut plana göre bu ölçekte lüks konut yapılması mümkün değildi. 2015 yılında TOKİ’nin verdiği uygunluk görüşü ile Bakanlık tarafından imar planı değiştirildi. Bölge konut-ticaret alanına alınıp, emsali 1.80’e kat yüksekliği de 10 kata çıkarıldı. Böylece bölgede lüks konutun önü açıldı. Sivil toplum örgütleri plana iptal davası açtı ve planı iptal ettirerek değişikliği geciktirdi. Ancak 2020’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın oluruyla plan tadil edilerek yeniden onaylandı.
İşte Bakanlığın sayfasındaki o karar:
2020’de böylece ruhsat alındı ve inşaata başlandı. Kısacası buralara lüks konut yapımında TOKİ’nin ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın katkısı oldu.
ARAZİYİ DE TOKİ SATTI
Peki mülkiyet ilişkilerinde TOKİ’nin ve Bakanlığın katkısı oldu mu?
Bir detay da bu. Proje alanının bir bölümünde, gecekondulardan temizlenen arazileri şirket satın almıştı. Arazinin bir bölümü ise TOKİ’ye aitti.
İşte arazideki mülkiyet dağılımı:
Avrupakent Aksoylar Ortaklığı ile TOKİ arasında arsa satış sözleşmesi imzalandı. Arazi TOKİ’den alındı. Şirkete verildi.
İşte TOKİ’nin elinde bulunan arazinin tapusu:
Kısacası TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2015’ten 2020’ye giden süreçte, hem araziyi satan hem de imarında değişiklik yapan kurumdu. Araziyi yaptıkları imar değişiklikleriyle değerli hale getirdi, satışlarla inşaatın önünü açtı.
LÜKS SİTEDE KURUM KATKISI
Peki Murat Kurum?
2005-2018 aralığında TOKİ’de çeşitli pozisyonlarda çalışan Kurum, 2009-2018 aralığında TOKİ iştiraki Emlak Konut Genel Müdürlüğü yapmıştı. 2018’de ise Çevre ve Şehircilik Bakanı olmuştu. Kısacası Murat Kurum, şirketin elindeki arazinin kıymetlenmesine neden olan kurumların en kritik koltuklarında oturuyordu.
İşte siyasi etik sorunu da burada. Kurum’un yönettiği kurumlar sayesinde imarı değişen, değerlenen ve lüks inşaata dönüşen siteden Kurum’un daire alması kafalarda soru işareti yarattı. Öyle ya, Avrupakent Aksoylar Adi Ortaklığı’nın bakana en hafifinden bir “teşekkür borcu” vardı! Bu da siyasi etik meselesini yeniden gündemize getirdi.
KAĞITHANE’Yİ NASIL BİTİRDİ
Meselenin birde acıklı kısmı var. 2020’de Bakanlık plan değişikliği yaptı dedik ya. Bakın, söz konusu plan değişiklik gerekçe raporunda ne yazıyor:
“Kentsel alan içinde kalan Kağıthane’de bitki örtüsü çok az yerde görülür. Kağıthane Deresi’nin Haliç’e yakın yerlerinde büyük ağaçlar bulunur. Bu ağaçlar, sanki geçmiş Kağıthane günlerine özlem duymaktadır. Bir zamanlar dünyanın en güzel köşelerinden biri olan Kağıthane mesiresinden geriye kalan ve gölgeleriyle insanlara huzur veren, işte bu ağaçlardır. Kemerburgaz’a dek uzanan dereboyu yakın zamana kadar sebze bahçeleriyle doluydu. Buralarda çiçek ekimi de önemli bir yer tutardı. Kağıthane Vadisi’nin güney yamaçlarında ve düz alanlarda kurulan seralarda mevsimlik çiçekler yetiştirilirdi. Günümüzde Kağıthane’nin ana yerleşim alanları içinde kalmış olan Çağlayan, Gültepe ve Çeliktepe mahalleleri, 50 yıl öncesine kadar fundalıklar, dutluklar, sebze ve çiçek bahçeleriyle kaplıydı.”
Kısacası İstanbul’un ranta teslimi bizzat Bakanlığın raporunda acı bir şekilde itiraf ediliyordu. Kurum, önünü açtığı rant sitesinden borca daire alırken, bugün İstanbul’u ranttan kurtarma vaadinde bulunuyor.
İnsanın sözüne değil, eylemine bakacaksak sizce inandırıcı mı?