1. Haberler
  2. Siyaset
  3. MESEM ve ÇEDES’e 81 İl’de olduğu gibi Kocaeli’inde de tepki gösterildi!

MESEM ve ÇEDES’e 81 İl’de olduğu gibi Kocaeli’inde de tepki gösterildi!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Haber: Atilla YÜCEAK

KOCAELİ DEMOKRATİK EĞİTİM PLATFORMU;

MESEM ve ÇEDES’e karşı olduklarını Uğur Mumcu parkında basın açıklaması yaparak kamuoyuna duyurdu.

İzmit halkının,

siyasal partilerin ve STK’ların büyük ilgi gösterdiği etkinliğe;

CHP Kocaeli milletvekili Prof. Dr. Muhip KANKO,

EMEP MYK üyesi Tarık ERKAN,

DEM Parti Kocaeli İl eş başkanı Ebru ÖCAL,

EMEP Kocaeli il başkanı İlhami ŞAHBAZ,

Sol parti il başkanı Hicran Atabey,

TİP il ve ilçe yöneticileri,

CHP İzmit ilçe başkanı Gökhan ERCAN,

DEM İzmit ilçe eş başkanı Metin FIRAT,

TMMOB İKK başkanı Mehmet Ali ELMA,

KESK dönem sözcüsü ve bileşen sendika başkanları,

yöneticileri,

TÜM BEL-SEN Kocaeli Şube başkanı Güzide SAATÇİ,

Yapı Yol-Sen şube başkanı Levent BURHANOĞLU,

Başta;

Alevi Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Şube Başkanı Birol SAĞLAM,

Dersimliler dernek başkanı Ruhi ÇELİK olmak üzere STK başkan ve yöneticileri,

CHP Kocaeli Büyükşehir Belediye başkan adayı Atasoy BİLGİN,

DEM Parti Kocaeli Büyükşehir eş başkan adayları Hasan ÖZGÜNEŞ,

Selda İLGÖZ,

EMEP Kocaeli Büyükşehir Belediye başkan adayı Arzu ERKAN,

Sol parti Kocaeli büyükşehir belediye başkan adayı İlkay Deniz TORUN

TİP Kocaeli büyükşehir belediye başkan adayı Hakan KOÇAK,

TİP İzmit belediye başkan adayı Çiğdem KANDEMİR katılarak destek vererek birer konuşma yaptılar.

KOCAELİ DEMOKRATİK EĞİTİM PLATFORMU adına ilk konuşmayı Eğitim Sen Kocaeli şube başkanı Ayda IŞIK yaptı.

ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİN ‘MESEM’ VE ‘ÇEDES’ ÜZERİNDEN

KARARTILMASINA İZİN VERMEYELİM!..” diyerek sözlerine başlayan IŞIK şunları dile getirdi:

“Türkiye’de uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda piyasacı ve dinci bir kuşatmanın yaşandığı bilinmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın patronlara ucuz iş gücü sağlamak için gündeme getirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve eğitim sistemini büyük ölçüde dinselleştirmeyi hedefleyen ÇEDES projesinin sonuçları, öğrencilerimizin ve çocuklarımızın nasıl tehlikeli bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.

“Bir gün okul, dört gün iş” sloganıyla hayata geçirilen (MESEM) uygulaması öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önünü açmıştır. MESEM projesiyle 300 bini çocuk olmak üzere, 1 buçuk milyonun üzerinde insanın emeği patronların hizmetine sunulurken, yüzbinlerce çocuk ve gencimiz MESEM’in çarkları arasında acımasızca öğütülmektedir. Yüzbinlerce çocuk ve gencimiz ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanmaktadır…

MESEM çocuk yaşta gençlerin emek sömürüsüdür!

“Son yıllarda iktidar eliyle derinleştirilen ağır ekonomik ve toplumsal sorunlar MESEM’leri bir tercih olmaktan çok, yüzbinlerce çocuk ve genç için adeta bir zorunluluk haline getirilmiştir. Ülkede en düşük emekli aylığının 10 bin lira olduğu koşullarda MESEM kapsamında çalıştırılan yoksul ailelerin çocukları, okumak yerine zorunlu olarak çalışmaya zorlanmaktadır. Ekonomik sorunlarla ve ağır borç yüküyle boğuşan yoksul emekçi aileleri, asgari ücretin yüzde 30’u ila yüzde 50’si arasında ücret ödenmesi nedeniyle MESEM gibi uygulamalara mecbur bırakılmıştır.

Çocukların yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan MESEM uygulaması nedeniyle sadece son bir yıl içinde en az 8 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir.

MESEM öğrencilere mesleki eğitim verilen ya da iddia edildiği gibi staj üzerinden beceri kazandıran bir uygulama değil, patronlara kaynak aktarmak amacıyla oluşturulmuş bir teşvik sistemidir. 12 yıllık zorunlu eğitim süresini fiilen 8 yıla indiren ve devlet eliyle ucuz işçiliği özendiren MESEM uygulaması daha fazla can almadan durdurulmalı, patronları değil öğrencileri merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilmelidir.

İktidarın kendi dünya görüşüne uygun nesiller yetiştirme hedefi tüm topluma yönelik fiili bir dayatma haline gelmiş durumdadır. Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürütülmekte olan ÇEDES Projesi kapsamında atılan adımlar laik eğitim ve laik yaşama açıktan meydan okuma anlamına gelmektedir.

Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı dinselleşme uygulaması olarak karşımıza çıkan ÇEDES Projesi;

Çocukların zihinsel gelişim süreçlerine ve pedagoji bilimine tamamen aykırı bir içerikte hazırlanmış ve 81 ildeki bütün okullarda uygulanmaya başlamıştır.

Okullarda sadece öğretmenlerin eğitim öğretim hizmeti verebileceği gerçeği ortada dururken, ÇEDES projesi ile okullarımızda imamlar, vaizler ve Diyanet’e bağlı memurlar “manevi danışman” olarak görevlendirilmekte ve yasa dışı bir şekilde fiilen eğitim öğretim hizmeti vermektedir. Okul içinde ve dışında yapılan dini içerikli etkinlikler, özellikle toplu namaz etkinlikleri ve öğrencilere mezarlık temizletilmesi gibi etkinlikler çocukların zihinsel gelişimi açısından sakıncalıdır. Sınıflarda dini içerikli etkinlikler (sınıflarda Kâbe ve mezar maketleriyle yapılan etkinlikler) laik eğitime ve eğitim-öğretimin amaçlarına temelden aykırıdır.

Devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inanca özgü değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılık anlamına gelmektedir…”

“Çocuklarımızın siyasal İslamcılar eliyle ideolojik şekillendirilmesine izin vermeyeceğiz!” diyen Ayda IŞIK sözlerine devam etti.

“Öğrencilerimizin iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda okul içinde ve dışındaki katılmasına izin verilmesi çocuğun üstün yararı ilkesine aykırıdır ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre doğrudan çocuk istismarı anlamına gelmektedir. Eğitim sisteminin belli bir dinin ve belli bir mezhebin kurallara göre biçimlendirilmek istenmesi, çocuklarımızın dini etkinlikler üzerinden istismar edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle eğitim kurumları dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olmak zorundadır.

Hiçbir toplum birbirinin aynı olan, aynı düşünen ve aynı inanç ve düşünceden insanlardan oluşmaz. Laiklik ve laik eğitim, toplumda ve okulda farklılıkların bir arada yaşamasının temel güvencesidir. Laik eğitim, toplumdaki farklı inanç ve mezheplerin bir arada özgürce ve barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir.

Kocaeli Demokratik Eğitim Platformu, toplumun bütün bireylerinin, temel insan hakları ve özgürlükleri doğrultusunda, herkesin kendi anadilinde, cins ayrımcı olmayan, eşit demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal nitelikli eğitim görmesini savunmaktadır. MESEM ve ÇEDES projeleri uluslararası sözleşmelerde yer alan çocukların hakları ve eğitimi ile ilgili temel haklar ve özgürlüklere temelden aykırıdır ve derhal durdurulmalıdır….

Tüm kamuoyuna platform çağrı yapan başkan Ayda IŞIK;

MESEM ve ÇEDES uygulamalarına karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet etti.

“Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen MESEM, ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağımız bilinmelidir. Bu konuda eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu MESEM ve ÇEDES uygulamalarına karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Kocaeli Demokratik Eğitim Platformu olarak okullarımızın piyasa odaklı ve dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün gücümüzle mücadele edecek, iktidar eliyle hayata geçirilen MESEM ve ÇEDES dayatmasına karşı bütün gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Daha sonra Kocaeli Veli-Der adına söz alan dernek başkanı Ayşegül IRMAK şunları dile getirdi;

Eğitim sistemimizin yığınla sorunu içerisinde acil çözüm bekleyen iki önemli sorun bulunmaktadır.

Bunlardan birincisi eğitimde laiklik ve bilimsellikten uzaklaşılması; diğeri ise okullarda çocuklarımızın yaşadığı açlık ve sağlıklı içme suyuna erişim sorunudur.

Ben bu sorunlardan birincisine vurgu yapacağım.

AKP İktidarı;

Siyasal-ideolojik hedeflerine uygun olarak, eğitim biliminin en temel değerlerine meydan okuyarak 4+4+4 dayatması sonrasında, eğitime dini içerik kazandırmayı amaçlayan siyasi müdahalelerini iyice artırdı.

İktidarın “dindar ve kindar nesil”, “muhafazakâr yaşam tarzı” ifadeleri ile somutlaşan eğitim politikaları bütün itirazlara rağmen sürüyor.

Bu gerici anlayışla;

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanlığı, tarikat ve cemaatlerle imzaladığı protokoller çerçevesinde, bakanlık, fiili olarak görevini bu dini yapılara terk etmiştir.”

ÇEDES ile çocuklarımızın beyinleri yıkanıyor!

“Eğitimin kronikleşmiş devasa sorunları dururken, bir taraftan ÇEDES ve benzeri projelerle çocuklarımızın beyinleri yıkanıyor; diğer taraftan zorunlu din derslerinin yanı sıra seçmeli din dersleri zorunlu seçmeli hale getiriliyor, karma eğitimden vaz geçilmesi tartışmaya açılıyor, öğretmenlerin kılık kıyafetine karışılıyor…”

“Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimin dinselleştirilmesine paralel olarak, eğitimi aynı zamanda ticarileştiriyor. Okullara bakanlık bütçesinden ödenek gönderilmemekte ve bu nedenle devlet okullarında temizlik yapılamamaktadır. Temizlik malzemeleri velilere aldırılmakta ve okulun temizliği velilere yaptırılmaktadır. Diğer taraftan özel okullara teşvik adı altında özel okul sahiplerine devlet bütçesinden kaynak akıtılmaktadır. 2002 yılında özel okulların devlet okullarına oranı yüzde 2 iken, bugün bu oran yüzde 25’e ulaşmıştır. Günümüzde eğitim, parası olanın, ulaşabildiği bir hak haline gelmiştir.”

Eğitim egemen ideolojiye teslim edilmek isteniyor!

“Öyle görünüyor ki iktidar, eğitimi gericileştirme ve ticarileştirme uygulamalarına hız kesmeden devam edecektir. Bu durumda, eğitim ya tamamen egemen ideolojiye teslim edilecek ya da laik bilimsel demokratik ve kamusal değerlere uygun bir eğitim sistemi için mücadele edilecektir.

Karanlığın çocuklarımızı teslim almaması için; Veli Der olarak, eğitimin tüm bileşenleriyle birlikte, iktidarın her türlü baskılarına ve dayatmalarına karşı kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz…” dedikten sonra Veli-Der başkanı Ayşegül IRMAK konuşnasını atılan sloganlar arasında sonlandırdı.

MESEM ve ÇEDES’e 81 İl’de olduğu gibi Kocaeli’inde de tepki gösterildi!

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
Reklam Engelleyicisi Tespit Edildi

Sitemize katkıda bulunmak için lütfen reklam engelleyicinizi devredışı bırakın.