Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkanı Ayda Işık Kocaeli’nde yaptığı basın açıklamasında İşçiler için sefalet ücretleriyle çalışmaktan öte, alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenleri önlemleri sebebiyle ölümüne çalışılan bir ülke haline gelen Türkiye, maalesef her geçen gün artan çocuk işçiliği ile çocuklarımız için de ölüm getirmektedir dedi.
BASIN AÇIKLAMANIN TAMAMI
ÇOCUKLARIMIZIN YERİ ÇALIŞMA YAŞAMI DEĞİL OKULLARDIR!
ÇOCUKLARIMIZIN İŞ CİNAYETLERİNE KURBAN EDİLMELERİNE DUR DİYELİM!
Değerli basın mensupları,
Değerli eğitim ve bilim emekçileri,
Değerli Kocaeli halkı,
İşçiler için sefalet ücretleriyle çalışmaktan öte, alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenleri önlemleri sebebiyle ölümüne çalışılan bir ülke haline gelen Türkiye, maalesef her geçen gün artan çocuk işçiliği ile çocuklarımız için de ölüm getirmektedir. Geçtiğimiz hafta ülke genelinde meydana gelen iş cinayetlerine ek olarak sadece ilimiz Kocaali’de peş peşe meydana gelen iki iş cinayetinde iki çocuğumuz katledildi. 6 Aralık günü motor kuryelik yapan 17 yaşındaki Mustafa KOÇ geçirdiği trafik kazasında ağır yaralandıktan sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederken 11 Aralık günü, çalıştığı işyerinde sobayı yapmak isterken tinerin alev almasıyla ağır yaralanan 15 yaşındaki Ömer GİRGİN de kaldırıldığı hastanede maalesef hayatını kaybetti. Eğitimde olmaları gereken çocuklarımız iktidarın ekonomi politikaları ve askıya aldığı hukuk neticesinde maalesef çalışmak zorunda kalıyor ve çalışırken de iş cinayetlerinde hayatlarını kaybediyorlar. Türkiye imzaladığı uluslararası sözleşmelerde çocuk işçiliğin yasaklanmasına dair görevlerini yerine getirmemekte; üstelik hükümetin izlediği politikalar sonucunda artan yoksulluk maalesef her geçen gün binlerce çocuğumuzun daha eğitimden koparak sağlıksız, güvensiz ve sefalet koşullarında bir sömürü çarkı olarak çalışma yaşamına adım atmalarına yol açmaktadır..
Her şeyden önce eğitimde 4+4+4 düzenlemesi başta olmak üzere, çıraklık ve stajyerlik uygulamaları gibi çok sayıda düzenleme çocukların eğitimden uzaklaşmasını ve işçi olarak çalışma yaşamına sürüklenmesine neden olan sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından yapılan yasal düzenlemeler ile çocuk işçiliğinin önü çıraklık ve stajyerlik uygulamaları üzerinden artmış, çocuk işçilerin çalışma koşulları daha da ağırlaştırılmıştır. Bugün sayıları 1,5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsünün artması, çocukların ‘çırak’, ‘stajyer’ kimliğiyle çalıştırılmasının, dolayısıyla çocuk emeği sömürüsünün önünü daha da açmıştır. Sorun maalesef bununla da sınırlı kalmamaktadır. Türkiye’de hükümetin uyguladığı sermaye yanlısı politikalarla birlikte son yıllarda derinleşen ekonomik kriz nedeniyle yoksul nüfus hızlı bir şekilde artmaya başlamıştır. Bu durum özellikle çok çocuklu ailelerde çocukların eğitimden uzaklaşarak çalışma hayatına katılmak zorunda kalmasına neden olmaktadır. Çocuk işçiliğinin giderek yaygınlaşmasının temelinde ekonomik kriz nedeniyle yaşanan hayat pahalığı ve hane gelirlerinde yaşanan dramatik azalmanın belirleyici etkisi bulunmaktadır. Diğer yandan açıkladığı her sayısal veri tartışma konusu olan TÜİK’in çocuk işgücüne ilişkin verileri de gerçeğin çok uzağındadır. TÜİK çocuk işgücü anketlerini mevsimsel olarak, çocuk işçiliğin en az olduğu Ekim ile Aralık aylarında yaptığından çocuk işçiliğinin gerçek boyutları ortaya konamamaktadır. Türkiye’de şu anda 2 milyondan fazla çocuk işçi olduğu tahmin edilmektedir. Göçmen ve mülteci çocuklar da dâhil edildiğinde çocuk işçi sayısının çok daha fazla olduğunu tahmin etmek zor değildir. Bu durum maalesef ülkemiz için utanç kaynağıdır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 32. Maddesi “Çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek, bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ya da toplumsal gelişimi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını” belirtmektedir. Çocuk işçiliği ise baştan sona bu hakkın ihlali anlamına gelmektedir. Bir diğer örnek ise 138 sayılı İLO sözleşmesidir. Bu sözleşmede çalışma asgari yaş sınırının, zorunlu öğrenim yaşının bittiği yaşın altında ve “her halükarda 15 yaşın altında olmayacağı” vurgusu yapılmaktadır. Türkiye bu sözleşmeyi 1998 yılında imzalamış olmakla birlikte, hala 15 yaşın altında çok sayıda çocuğun ağır ve tehlikeli işler kategorisinde bulunan sektörlerde çalıştıkları bilinmektedir.
Bir sanayi kenti olarak Kocaali’de de farklı sektörlerde binlerce çocuk işçinin çalıştırıldığı bilinmektedir. Bu duruma ne Çalışma Müdürlüğü ne de Valilik ses çıkarmamakta; okulda olması gereken çocuklarımız maalesef işverenlerin kar hırsına ve bu kör hırsın sonucu olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin dahi alınmadığı işyerlerinde iş cinayetlerine kurban edilmektedirler. Peş peşe iki çocuğumuzu katleden iş cinayetlerine dair hukuki sürecin yakından takipçisi olacağımızı özellikle vurgulamak istiyoruz.
Eğitim Sen olarak belirtmek isteriz ki yapılması gereken ilk iş çocuk işçiliğinin kesin olarak yasaklanması, çocuk işçi çalıştıran işletmelere ağır yaptırımlar uygulanmasıdır. Çocuk işçiliğine eğitimden kopma, yetişkin işsizliği ve yoksulluk gibi hususlar neden olduğundan öncelikle bu alanda gerçekçi ve bütünlüklü politikalar üretilmesi gerekmektedir. Çocuk işçiliği ile mücadelede, yoksul ailelerin çocuklarını çalışma hayatından alıkoyup okula gönderilebilmesi için, bu ailelere yönelik ekonomik ve sosyal destek politikaları hayata geçirilmelidir. Çocuk işçiliğinin en önemli nedenlerinden olan yoksulluğu ortadan kaldırıcı, ailelerin ve toplum ekonomik sorunlarına çözüm üreten politikalar oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Orta ve uzun dönemde ise çocuk işçiliğinin tüm boyutları ile sona ermesi konusunda somut politikalar oluşturulmalı ve mümkün olan en kısa süre içinde uygulanmalıdır.
Çocuk işçiliği insan hakları ihlalidir, derhal yasaklanmalıdır!
Çocuklarımızın yeri onları ölümüne çalıştıran işyerleri değil eğitim kurumlarıdır!
Devlet anayasal görevlerini hatırlamalı ve hiçbir çocuğumuzun çalışmak zorunda kalmaması için gereken önlemleri almalıdır!
Şirketlere ve çetelere değil yoksul çocuklara ve eğitime bütçe ayrılmalıdır!
EĞİTİM SEN KOCAELİ ŞUBESİ
“Eğitim Sen Varsa Umut Var!”