Bu Kültür Yaşamalı!

Ankara’da 30 Kasım günü başlayan Ardahan Tanıtım Günleri’ni dün kapattık.

Ankara’daki Ardahanlılar, dünyanın en zengin kır çiçeği örtüsüne sahip doğalarının ürünü olan ballarıyla, peynirleriyle, kazlarıyla, doğal ve geleneksel ürünleriyle, kültürleriyle ve en önemlisi yazarlarıyla, kitaplarıyla bir araya geldiler…
Bu güzel birlikteliğin en göze çarpan özelliği ise sık sık ortalığı şenlendiren davul zurna sesleri, tanıdık tanımadık, kadın, erkek, başı açık, türbanlı, genç, yaşlı, her yaştan, her sosyal sınıftan insanların el ele tutuşup oynadığı halayları oldu…

O anları yaşayanlar, toplumsal yaşamın kendilerine dayattığı sıkıntıları, işsizliği, pahalılığı, bir yerlerden sürekli pompalanan ayrıştırıcı, insanları birbirine düşman eden düşünceleri unuttular, gönül hoşluğu içinde, coşku içinde bir zamanın tadına vardılar; mutlu oldular. Paylaşmanın, dayanışmanın, imececi, hoşgörülü, çok dilli, çok kültürlü bir toplumun kendilerine sağladığı güzel hazların farkına vardılar.

Tüm ömrünü çileli çalışmalar, zindanlar içinde geçirmiş, diyalektik tarihçiliğe önemli katkılar yapmış, bir yandan da örgütlü halk mücadelesi için en ön saflarda çaba göstermiş Dr. Hikmet Kıvılcımlı, insan toplumunun üretici güçlerini sıralarken, tarih, coğrafya ve tekniğin yanında, toplumun sahip olduğu gelenek ve görenekleri de sıralar. Biz, geçmiş kuşaklardan bize armağan olan bu törelerin, gelenek ve göreneklerin de etkisi altında yaşar, kimi seçim ve yönlenmelerimizi buna göre yaparız.

Şimdi, siyasal olarak bazı konularda kafası biraz karışık olanlar iyice bir düşünüp karar versinler. Bizim gibi İslam ülkeleri olan Afganistan’da mı, Suudi Arabistan’da mı, İran’da mı, Irak’ta mı yaşamak isterler, yoksa en dayanışmacı, en hoşgörülü yüzünü Kuzeydoğu gibi, Toros yörükleri gibi zümrelerin yaşadığı bölgelerde gösteren Türkiye’de mi?

Dünyanın egemeni kapitalist-emperyalist sistemin yürütücülüğünü ve akıl hocalığını yapan güçler, bir taraftan İslam coğrafyasının yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürürken, bir yandan da bu coğrafyaya inanılmaz miktarda silah satıyorlar. İnançlar ve kültür, dil farklılıkları üzerinden insanları birbirine düşman ediyorlar. Bu politikayı kolaylıkla yürütebilmek için ta Napolyon’un Mısır’ı işgali gününden beri kullandığı o öğüdü tutuyorlar; İslam ülkelerinde karanlık bir Orta Çağ düşüncesini cemaat ve tarikatlar, şiddet eğilimli terör örgütleri üzerinden yaymaya çalışıyorlar. Kadınların kapatılmasının, karma eğitimlerin kaldırılmasının, laik ve seküler yaşamın sona erdirilmesinin baş sorumlusu emperyalizm ve onların İslam ülkelerindeki çıkarcı, kendi toplumlarına ihanet içindeki yardakçılarıdır. Onlara çanak tutan bir diğer güç de, “liberal” geçinen, kendi kültür ve geleneğini yadsıyan aydınlar oluyor, onlar da “Yetmez Ama Evetçi” utanmazlıklarla kendilerini gösteriyorlar.

Zahmet edip bir tarayın bakalım; İslam ülkelerinin son yetmiş seksen yılda, ABD emperyalizminin başını çektiği, Avrupa’daki emperyalistlerin de destek verdiği bir kültür politikası ile nereden nerelere geldiğini bir görün…

Kuşkusuz tek başına emperyalistleri suçlamak yetmez. Onlara ortaklık ederek halkını Orta Çağ karanlığına sürükleyenleri, saraylar saltanat kuranları, şan şöhret uğruna bu cepheye katılan ihanet içindeki aydınları da unutmamak gerekir…

Hep söylerim, Bana en güzel adı, o kocaman ellerinden, o insan gözlerinden ve dilinden, becerisinden çok şeyler öğrendiğim, Dışkapı SSK Hastanesindeki hocam, Op. Dr. Hüsrev Polat koymuştu. Çok çalışırdı, çok yorulurdu, adları unuturdu, bana “Ardahanlı Çocuk” derdi…

Yedi yaşımdan yetmiş yaşıma, “Ardahanlı Çocuk” olmaktan onur duydum.

Selam olsun Ardahan’a, selam olsun barışa, kardeşliğe, hoşgörüye, dayanışmaya, selam olsun bir zamanlar üç gün üç gece süren düğünlere; selam olsun o düğünlerde papağa at binenlere, selam olsun yaz akşamları yayla bacalarında yakılan ateşlere, selam olsun tulum sesiyle, davul zurna sesiyle, kız-oğlan, kadın-erkek, genç-yaşlı, zengin-yoksul, el ele halaya girenlere… Selam olsun emperyalizmin ve işbirlikçilerinin karanlık, kasvetli politikalarına karşı direnenlere…

Selam olsun doğan güne gülümseyenlere…

04 Aralık 2023, Alper Akçam

 

Exit mobile version