Soy Adı

Bu yaşıma kadar bir konu üzerinde fazla kafa yordum. Soyadım nasıl oluştu? Rahmetli dedemin orta Asya’dan göç eden bir YÖRÜK ailenin oğlu olduğunu biliyordum. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu dönemlerde kişiler aile adı ile anılır, meselâ ‘Kulaksızların Cemal’ yahut ‘Saraçlardan Kâmil’ adı ile tanımlanırdı.  21 Haziran 1934 de soyadı kanunu kabul edilmiş, 2 Temmuz 1934 de Resmi Gazetede yayınlanmış, ve  2525 sayılı kanun 2 Ocak 1935 de  yürürlüğe girmişti. Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte kişilerin kimliği, isimleri ile ayrılmaz bir bütün teşkil etmiş. Edebe aykırı , gülünç soyadları , aşiret , yabancı ırk ve millet isimlerinin, rütbe ve memuriyet bildiren isimlerin soy adı olarak kullanılmasına izin verilmez olmuş.

Aslında yasanın amacı, o güne kadar insanların ön adları yanında dini, sosyal ve ailevi unvanlar taşımalarının yol açtığı olumlu veya olumsuz olayları ortadan kaldırma,  nüfus ve askere alma, okul kaydı yapma, tapu işlemleri gibi alanlarda yaşanan karışıklıkların meydana getirdiği olumsuzlukları gidermek için, gerekli olmasından dolayı ATATÜRKDevrimleri  kapsamında mütalaa edilir. Bu yasayı takip eden günlerde, ihtiyaç duyulduğundan 26 kasım 1934 de 2590 sayılı başka bir  kanun, bu kanunu tamamlaması için düzenlenmiş. Yasa sadece 5 madde . Madde 1. Şu sözlerle başlamakta:

Madde  1: Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi , Beyefendi, Paşa , Hanım Hanımefendi, Hazret gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve Kadın vatandaşlar kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adları ile anılırlar.

Madde  2: Sivil ve Rütbe ve resmi nişanlar ve madalyalar kaldırılmıştır ve bu nişan ve madalyaların kullanılması yasaktır. Harb madalyaları bundan müstesnadır. Türkler yabancı Devlet nişanları da taşıyamazlar.

Kanunun yabancı ırk ve millet isimlerinin kullanımını yasaklayan 3. Üncü maddesi Anayasa’nın 10. Uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu iddiası ile tartışma ve dava konusu olmuş. Bu nedenle Ermenice ‘ian , yan,’ veya Rumca ‘is, dis , pulos ‘ gibi eklerde bu yasak kapsamında mütalaa edildiğinden, gayrimüslim tebaa, başka çözümler ürettikleri bilinir.

Bu düzenleme yürürlüğe girmeden evvel 1927 de, elde var olan bilgilere göre Türkiye’nin nüfusu 13 milyon 464 bin 564 olarak kayıtlı. 1935 senesinde yapılan sayımda Türkiye’nin nüfusu 16 milyon 158 bin 18 olarak tespit edilmiş. Bir başka deyişler ülke nüfusu yaklaşık 3 milyon artış göstermiş. Nüfus artışı % 18. Bu artışla beraber insanlarda, kurdukları ailelerde soy adı artışı da izlenmekte. Hemen peşinde 1940 senesinde yapılan nüfus sayımında ülkemiz 17 milyon 820 bin 950 rakamına erişmiş. Ülke içinde Genç bir neslin gelişmesinin adımları olarak düşünmekteyim. Benimde sayıldığım 1945 de yapılan sayımda 18 milyon 790 bin olan nüfusumuz, 1950 de 20 milyon 947 bin 188 rakamın ulaşmıştır. Bu arada aileler artmış, bununla beraber soy adı ihtiyacı da artmış olduğuna düşünmekteyim.

Kimileri kendilerine soyadı üretirken aileden gelen soy adını bırakıp, ilginç soyadlarına yöneldiklerine inanmaktayım. Rahmetli dedem tarafı Orta Asya dan önce Karaman’a oradan da Denizli yöresine göçtüklerini, aile soy ağacından öğrendim. Önceİdil olarak soy adı almış dedem, daha sonra soyadı kanunu çıktığında rahmetli babam ATAMER  soyadı için müracaat edip soy ismini değiştirdiğini biliyorum.

Türkiye’de üç soy adı en çok kullanılan soy adları. Birisi KAYA, diğeriDEMİRbir başkası da YILMAZ soy adıdır. 3.9 milyondan fazla insanın soy adları bu üç isimden oluşmakta.

ATAile başlayan bir çok soyadı, soyadı kanunun çıkmasından sonra üretildiği aşikar. Burada insanın yaşam tarzının da kendi ismi ve soy ismi ile özdeşleşmesi gerektiği üzerinde ciddi düşüncelerim bulunmakta. Bir kişi ile tanışıyorsunuz soyadı UZUN, kendisi 1.65 boyunda. Bir soy ismine bakıyorsunuz birde boyuna. Mahallenin yaka silktiği, ve her komşusuyla kavgalı olan mahalle bıçkınının soy ismi MÜLAYİM. Adamın ağzında  diş kalmamış, katı gıda bile alırken zorlanmakta, adamın soy adı DİŞLİ. Her türlü sahtekarlığı günlük işi olarak kendine şiar edinmiş adamın soy adı GÜVEN. Türlü türlü çirkefliğin merkezi haline gelmiş, kanunsuz her işin arkasında duran bir adamın bakıyorsunuz soy ismiSOYLU. Adam tahsili sonrası hiçbir gün vatanı görevi yapmadan parasını ödeyerek askerlik yaptı sayılır, soyadı ise ERBAŞolarak anılır.

Diyorum ya çelişkiler ülkesinde yaşarken bir o yana bir bu yana savrulmaktayız, ne işimiz düzgün, ne amelimiz düzgün, ne de insanların soy ismi kendilerine yakışmakta, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Metin Atamer   

Exit mobile version