SOLMEDYA – Netanyahu’nun partisi Likud‘un önderlik ettiği İsrail hükümetinin aşırı sağcı ve faşist yönelimler içinde olduğunun altını çizen Aida Touma-Suleiman, hükümetin işgale son vermek ya da Filistinlilerle siyasi bir anlaşma yapmak bir yana dursun, “büyük İsrail devleti” adını verdikleri oluşumu hayata geçirmek için hızlı adımlar attığını vurguladı.
İşte, o röportaj:
“BİR PATLAMA BEKLENİYORDU…”
– Öncelikle bu zorlu koşullar altında bizimle görüşmeyi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Son gelişmelerle birlikte Filistin sorunu yeni ve çok karmaşık bir aşamaya geçmiş oldu. Öncelikle mevcut durumu değerlendirebilir misiniz. Operasyonu gerçekleştiren Filistinli örgütler neden böyle bir inisiyatif aldılar?
Her şeyden önce, özellikle son bir yılda İsrail hükümetinin son derece sağcı ve faşist bir hükümet olduğu giderek belirginleşti. Bu hükümet işgale son verme ya da Filistinlilerle siyasi bir anlaşma yapma olasılığını sıfırladı. Tersine, büyük İsrail devleti adını verdikleri oluşumu hayata geçirmek için çok hızlı adımlar attı. Çok çok şiddetli bir saldırganlık sergiledi. Yerleşimciler de her gün saldırılar düzenledi. Çok sayıda Filistinli yaşamını yitirdi, evler yakıldı. İsrail işgalinin son erdirilmesi olasılığından uzaklaşmak, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını tanımamak ve Filistin topraklarını sömürgeleştirmek için bir ana plan yapıldığı çok açıktı.
Filistin halkı ise işgale karşı hep direndi; işgale karşı çıkmayı ve ona karşı direnmeyi temel bir hak saydı. Netanyahu hükümetinin ve yerleşimcilerin uyguladığı politikanın büyük bir patlamaya yol açacağı açıktı. Ama belirtmeliyim ki hiç kimse, ama hiç kimse bu patlamanın ölçeğinin bu kadar büyük olmasını beklemiyordu.
150 TON PATLAYICI
– Şimdi İsrail hükümeti Gazze’yi yok etmekten söz ediyor. Şu ana dek İsrail saldırılarında çocuklar dahil yüzlerce Filistinli katledildi. Gazze’ye yönelik saldırılarda İsrail hükümeti ne kadar ileri gidebilir sizce?
Benim ya da sizin gibi normal insanların hayal edebileceğinden daha da ileri gidebilir. Ne yazık ki hükümetin, cumartesi günü yaşananlar üzerinden elde ettiği desteği kullanacağını ve ABD’nin siyasi destek yanında askeri destek de vereceğini düşünüyorum. Bütün bunları yeni bir durum yaratmakta kullanacaklar. Belli ki son aylarda Suudi Arabistan’la yakınlaşma girişimleri ve Hindistan’la Avrupa’yı Suudi Arabistan ve İsrail üzerinden birleştirme adımları da ana planın bir parçasıydı. Ve tabii bunlarla birlikte İsraillilerin hep sözünü ettiği sözde “İran tehlikesi” de son derece saldırgan bir savaşı yürütmek için kullanılacak.
Aslında bu savaş Gazze’de başladı bile. Gazze’de kullanılan patlayıcı miktarı inanılmaz boyutlarda. Gazze’deki bir iki noktada bir günde 150 ton patlayıcı kullandıklarını söylüyorlar. Şimdiden haritadan silinen mahalleler var. Dün Netanyahu, yeni bir Ortadoğu yaratacağını ya da Ortadoğu’yu değiştireceğini söyledi. Kuzeyde de savaş ortamı yaratmak istemeleri, korkarım ki gerçekten büyük bir savaşa doğru gittiğimizi gösteriyor.
– Bu durumda savaş Batı Şeria’ya da sıçrayabilir mi?
Zaten sıçradı bile. Batı Şeria’da her gün her gece çatışmalar yaşanıyor. Yalnızca dün yedi Filistinli Batı Şeria’daki farklı noktalarda öldürüldü. İsrail ordusunun ve yerleşimcilerin saldırganlıkları giderek artıyor. Pek çok yerde insanlara saldırıyorlar. Bunlar “küçük olaylar” gibi görünüyor ve medyada yer almıyor. Bunları, gerçeklerin bilinmesi için uğraşan Filistinlilerin sosyal medya paylaşımlarından öğreniyoruz. Kimse bunlardan bahsetmiyor. Hatta Gazze’de yaşananların gerçek boyutunu da göremiyorsunuz.
HÜKÜMET HALKI SİLAHLANDIRIYOR
– Bütün bu gelişmeler, İsrail sınırları içinde yaşayan Filistinlileri nasıl etkileyecek?
Burada yaşanabileceklerden de kaygı duyuyoruz, çünkü İsrail vatandaşı Filistinlilere yönelen olumsuz duyguları görüyoruz. Sanki Hamas’a yardım edecekmişiz gibi bakıyorlar. Aslında, Cumartesi günü yaşanan Hamas saldırılarında İsrail vatandaşı olan 16 Filistinli de öldürüldü ve 14 Filistinli de hâlâ kayıp, bunların akıbetini bilmiyoruz. Ya roketlerin neden olduğu yıkımda ya da iki taraf arasındaki çatışmalarda öldüler.
Hükümetten İsrail vatandaşı Filistinlilere yönelik büyük bir tehdit olduğunu hissediyoruz. Örneğin kuzeydeki Arap köyleri ve kasabalarının civarına gelen ordunun, tankları ve piyadeleriyle tehdit oluşturduğunu hissediyoruz. İsrail Savunma Bakanı herkesin silah edinmesini ve yanında silah taşımasını istedi. Bir saat önce aldığımız habere göre, İsrail yurttaşlarına dağıtmak üzere bakanlık 4 bin adet silah almış ve 6 bin adet daha yolda imiş. Halkı militarize ediyorlar. Her birimiz hedef alınabiliriz.
“UZUN BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRDİK”
– Bu durumda yalnızca Filistinliler değil, İsrail’in ilerici insanları, komünistleri, İsrail Komünist Partisi üyeleri de hedef alınabilir.
Elbette. Her şeyden önce, çok sayıda cesur yoldaşımız tehdit altında. Savaşa karşı sokakta protesto gösterisi yapma girişimi oldu, Tel-Aviv’de. Göstericilere anında ve büyük bir şiddetle saldırdılar. Faşist hükümet herhangi bir farklı sesin çıkmasına izin vermiyor.
– Geçtiğimiz dönemde hükümete karşı büyük çaplı sokak gösterileri düzenleniyordu. Son gelişmelerle birlikte bu gösteriler de iptal edildi. Bu gösteriler yeniden başlayabilir mi?
Yalnızca bu gösteriler iptal edilmekle kalmadı. Şimdi, bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasından söz ediliyor, herhalde böyle bir hükümet kurulacak. Gantz’ın buna katılacağı kesin gibi görünüyor. Lapid ise katılmak için Ben-Gvir ve Smotriç’in dışarıda bırakılmasını istedi. Ama Netanyahu’nun bunları dışarıda bırakacağını sanmıyorum. Ama bir noktada Lapid’in de bu hükümete katılacağını düşünüyorum.
Netanyahu bu hükümeti istiyor, çünkü bundan sonra atacağı adımlar için İsrail toplumunun tam desteğini istiyor. Uzun haftalar boyunca sürecek bir savaş dönemine girdiğimiz açık.
“ETNİK TEMİZLİK, KATLİAM, SOYKIRIM!”
– Bu durumda bütün dünyanın Filistinlilerle ve İsrail’deki komünistler ve ilericilerle dayanışma göstermesi gerekiyor.
Gazze’de ve Batı Şeria’da yaşananlarla karşılaştırıldığında buradaki durum hâlâ sakin. Biz de sorumlu bir davranış sergiliyoruz. Bizim halkımızın da felakete uğramasını istemiyoruz. Attığımız her adımı ölçerek atıyoruz. Bu, pozisyonumuzu değiştirdiğimiz anlamına gelmiyor. İlk gün yaptığımız açıklama çok açıktı. Ama bu hükümetin istediği zaman katliam yapmaktan çekinmeyeceğini biliyoruz. Bunun bilincinde olmalıyız. Ama inanın, Gazze’de ve Batı Şeria’da yaşanan şey etnik temizliktir, katliamdır, soykırımdır.
– Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Bölgedeki ve dünyadaki bütün halkların dayanışmasına ihtiyacımız var. Filistin davasının haklı bir dava olduğunu biliyoruz. Dünya Filistinlilere karşı işlenen bu suçlara karşı ikiyüzlü davranamaz…
***
AIDA TOUMA-SULEIMAN KİMDİR?
İsrailli Arap gazeteci ve siyasetçi Aida Touma-Suleiman, 2015’ten bu yana, İsrail Komünist Partisi tarafından kurulan sol siyasi koalisyon Hadash‘ı (Barış ve Eşitlik için Demokratik Cephe) parlamentoda temsil etmektedir.
İsrail’in Nasıra kentinde Arap-Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve Nasıra’daki St. Joseph Okulu‘nun ardından Hayfa Üniversitesi‘nde psikoloji ve Arap edebiyatı alanında lisans derecesi elde etmiştir.
Touma-Suleiman, 1992 yılında “Şiddete Karşı Kadınlar” adlı Arap feminist grubunu kurmuş ve kuruluşundan bu yana direktörlük görevini yürütmüştür.
Touma-Suleiman ayrıca, İsrail Komünist Partisi’nin sahibi olduğu Arapça bir gazete olan Al-Ittihad‘ın genel yayın yönetmenliğini yürütmüş; Arap İsrail Vatandaşları Yüksek Takip Komitesi‘nin ilk kadın üyesi ve Adil Filistin-İsrail Barışı için Uluslararası Kadın Komisyonu‘nun da kurucularından biri olmuştur.