SOLMEDYA – Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hakkındaki sözleri nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında soruşturma başlattığı CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, partisi içinde de tartışma yarattı.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın “kabul edilemez” bulduğu ve “Bu konu parti yetkili organlarında görüşülecektir” sözleri nedeniyle gözlerin çevrildiği Merkez Yönetim Kurulu’ndan (MYK) bir karar çıkmadı. Ancak, Tanrıkulu’nun Parti Meclisi (PM) üyesi olması da dikkate alınarak, disiplin sürecinin başlatılıp başlatılmaması konusunun 24 Eylül’de toplanması planlanan Parti Meclisi gündemine taşınması planlanıyor.
CHP kulislerinde, seçim sonrasında “değişim” tartışmalarının yaşandığı PM’deki parçalı yapı nedeniyle Tanrıkulu hakkında disipline sevk kararının çıkmasının kolay olmadığına dikkat çekiliyor.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, kendisine yönelik eleştiriler nedeniyle telefonla bağlandığı TV100’de, TSK’nın eleştirilemez olmadığını belirterek, “Bu Türk Silahlı Kuvvetleri değil mi 12 Eylül’de faşist darbeyi yapan? Bu ordu değil mi 15 Temmuz’da darbe girişimi yapan, köyleri yakan… Onlarca faili meçhul cinayet. Benim takip ettiğim davalar var. 15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi? AİHM kararıyla sabit hale gelen…” sözleri nedeniyle şimşekleri bir kez daha üzerine çekti.
Tanrıkulu’nun, geçmişte de TSK’ya yönelik benzer eleştirileri biliniyor. Hatta geçen yıl, TSK’nın kimyasal silah kullandığı iddialarıyla ilgili Meclis’e verdiği soru önergesi nedeniyle, hakkında dokunulmazlık fezlekesi de düzenlendi.
İktidar tarafından sık sık HDP ve PKK ile aynı çizgide olmakla suçlanan Tanrıkulu’na zaman zaman partisi içinden de eleştiriler geldi.
Ancak, Tanrıkulu’na karşı ilk kez parti yönetimi, “parti yetkili organlarında görüşülecektir” açıklamasıyla “disiplin” imasında bulundu.
CHP kurmayları, bunun nedenini Tanrıkulu’nun bu kez “çok sert ve özensiz, parti politikalarıyla bağdaşmayan bir dil” kullanmasına bağlıyor ve içindeki bazı unsurların yaptığı yanlışın, tüm TSK’ya mal edilmesinin kabul edilemeyeceği ifade ediyor.
‘YENİ POLİTİK HATTIN İŞARETİ’ Mİ?
Ancak “milliyetçiliğin” yükseldiği siyasi konjonktür ve iktidar bloğunun tıpkı cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki gibi parti aleyhine kullanacağı endişesinin CHP yönetiminin tutumunu sertleştirdiğini söylemek mümkün.
Bazı MYK üyelerine göre, bu tutum, aynı zamanda CHP’nin “yeni politik hattı”nın da işareti:
“CHP’nin politik hattı güncellenecek. Ilımlı Kemalist diyebileceğimiz bir hatta oturacak. Atatürk vurgusu, milli değerler görünür olacak. Ama Sivas’ın doğusunda da varlığını sürdürecek. CHP’nin helalleşme hikayesi sürdürülecek ama bizi marjinal hattın içine sokacak yaklaşımlardan uzaklaşacak. ”
CHP’de “değişim” tartışması başlatan muhalif kesimler ise Tanrıkulu’nun değişimden yana tavır koyması nedeniyle parti yönetimi tarafından hedef alındığını savunuyor.
“MYK’YA GELMEDİ”
Öztark’ın bu açıklamalarının ardından, MYK’nın Tanrıkulu hakkında disiplin sürecinin başlatılabileceği iddiaları kulislere yansımıştı. Ancak dün toplanan MYK sonrasında Öztrak, gazetecilerin sorusu üzerine, daha önce yaptığı açıklamayı anımsatıp, bu tutumda bir değişiklik olmadığını belirtmekle yetindi.
BBC Türkçe’nin edindiği bilgiye göre MYK’da Tanrıkulu’nun sözleri gündeme gelmedi. Değişimcilerin adayı olmaya hazırlanan Grup Başkanı Özgür Özel ve Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın da katıldığı toplantıda, hiç kimse bu konuda söz almadı.
Ancak CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakın kurmaylarıyla yaptığı değerlendirmelerde tüzük gereği Tanrıkulu ile ilgili karar yetkisinin PM’de olduğu ve o nedenle de konunun PM gündemine taşınması görüşü benimsendi.
Son anda bir değişiklik olmazsa CHP PM, 24 Eylül’de kurultay tarihini ilan etmek için toplanacak. Bu toplantıya, PM üyesi olarak Tanrıkulu da katılacak.
CHP kulislerinde, seçim sonrasında “değişim” tartışmalarının yaşandığı PM’deki parçalı yapı nedeniyle Tanrıkulu hakkında disipline sevk kararının çıkmasının kolay olmadığına dikkat çekiliyor.
Ayrıca, Tanrıkulu ile aynı politik çizgide olmayan bir çok isim de Tanrıkulu’nun bu sözleri ilk kez söylemediğini, iddialarını ve eleştirilerini ortaya koyduğunu ancak bunun bir parti suçu oluşturmadığına dikkat çekiyorlar. O nedenle de, “uyarı” gibi en hafif disiplin suçunun uygulanabileceği ya da tartışmanın “soğumaya bırakılarak” gündemden düşürülebileceği dile getiriliyor.