SOLMEDYA – Kapatma davası süren HDP, 14 Mayıs seçimlerine Yeşil Sol Parti çatısı altında girdi. Seçim sonuçlarının başarısızlık olarak görülmesinin ardından olağanüstü genel kurula giden HDP’de yeni Eş Genel Başkanlar Sultan Özcan ve Cahit Kırkazak oldu. Özcan, HDP’nin yeni konumunu, izleyeceği yolu ve yeni dönemin mücadele odağını Cumhuriyet’e anlattı; seçimlerin ardından yöneltilen “HDP kaybettirdi” iddialarına, iktidarın HÜDA PAR hamlelerine ve anayasa tartışmalarına yanıt verdi.
Özcan’ın sorularımıza yanıtları şöyle:
– HDP’nin Meclis’te artık temsilcisi yok. Partinin yeni misyonu nedir? Yola nasıl devam edilecek?
HDP, 11 yaşını tamamladı. Sadece bir siyasal parti olmanın ötesinde “halkların demokratik yürüyüşü” olarak tanımladık. Başlangıç sözümüz “umuda yolculuk”tu. 21. yüzyılın özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi yürüyüşünü başlattık. Tekçi, cinsiyetçi, emek ve doğa tahakkümü üzerine kurulu mevcut sistemin karşısında Türkiye halklarına çoğulcu, çok kimlikli, çok inançlı demokratik bir cumhuriyeti ve yerel demokrasiyi hedefleyen yeni yaşam programı önerdik; 7 Haziran’da Türkiye halklarının büyük teveccühü ile demokratik siyasetin önüne çekilen barajı aşarak parlamentonun üçüncü büyük partisi olma sorumluluğunu üstlendik. Sistem partilerinden en ayırt edici özelliği kadın çizgisidir. Bu büyük demokrasi yürüyüşü, büyük kuşatmalarla, siyasal ablukalarla, kumpas davalarıyla, belediyelerimize kayyım operasyonlarıyla, eş genel başkanları başta olmak üzere binlerce kadroları rehin alınarak durdurulacak bir yürüyüş değil. İktidarın talimatıyla tamamen kendi talan düzenlerinin bekası uğruna hakkımızda açılan kapatma davası nedeniyle son seçimlere bileşen partilerimizden Yeşil Sol Parti ile girdik. O nedenle parlamento grubu Yeşil Sol Parti olarak devam ediyor. Yürüyüşümüzün bu evresinde HDP tüzel kişiliğini sürdürerek, kuruluş fikriyatını savunmaya, hakkında yürütülen haksız hukuksuz davaları takip etmeye devam edecek. HDP fikriyatını, mücadele birikim ve deneyimini, seçimlerde çatı olan Yeşil Sol Partiye aktarıyoruz.
‘İTTİFAKLA İLGİLİ YETMEZLİKLER OLDU’
– Kongre sürecinde parti tabanıyla bir araya gelindi. HDP’den, Yeşil Sol’dan ne bekleniyor?
HDP; Kürt halkı dahil, bütün halkların, inançların, emekçilerin, kadınların ve cinsiyet kimliklerinin, cümle canlı yaşamın partisi. Ortak vatanda eşit haklarla bir arada yaşamanın başlangıç umudu olması nedeniyle HDP’nin tarihsel bir özgünlüğü var. Kürt sorununun demokratik çözümü ile birlikte Türkiye’nin demokratikleştirilmesi mücadelesini esas alması HDP’nin temel stratejik hedefidir. Bu fikriyata yaslanan toplumsal irade kendini güncelleyerek Yeşil Sol’da devam edecek.
– 14 Mayıs’ta, Emek ve Özgürlük İttifakı nasıl yansıdı? HDP’nin Türkiyelileşme politikası tartışmaya mı açıldı?
Mücadele ortaklığı ile başlayan ittifak çalışmalarımız, seçim döneminin arefesine denk geldiği için seçim ittifakına ve temsiliyet noktasına sıkışmasına neden oldu. Doğanın talan edildiği, işsizliğin ve yoksulluğun derinleştiği, gençlerin uyuşturucu, çete ve mafya ile çeşitli tarikatların eline büyük ölçüde terk edildiği bir dönemde en geniş toplumsal kesimlerle birlikte ortak mücadeleyi yükseltmek konusunda yetmezliklerimiz oldu. Genel merkez organları, il ilçe örgütleri toplantılarımızda ve halk buluşmalarımızda yapmış olduğumuz değerlendirmelerde bu hususta özeleştirel tutumumuz oldu. İttifakın biçimine dair yetmezliklerimizin de olduğunu kabul ediyoruz.
‘EN GENİŞ DEMOKRASİ İTTİFAKI’
Öte yandan iktidarın tüm aygıtlarıyla HDP’nin ortaya koyduğu cumhuriyetin, devletin, toplumun demokratikleştirilmesi paradigmasını kriminalize ederek boşa çıkarma kuşatması 2015 itibariyle sistematik bir biçimde artarak devam ediyor. HDP’nin temsil ettiği fikriyatı tasfiye etmek ve örgütsel olarak çökertmek planı aynı zamanda birleşik mücadele hattını, en geniş demokrasi ittifakı stratejisini de akamete uğratmayı da hedefliyor. Demokratik ortak geleceğimizin şekillenmesi yürüyüşümüzü hem fikri olarak güncelleyerek hem de birleşik mücadele ittifakları stratejimizi kolektif eleştirel akla tabi tutarak yeniden yapılandıracağız.
– Yeni dönemin yol haritası da masada mı?
“Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyeceğiz. Politik ve örgütsel olarak kendimizi gözden geçirerek yeniden yapılandırmak amacıyla 30 binin üzerinde partiliyle görüştük. Çeşitli temel başlıklarda atölyeler ve çalıştaylar yaptık. Şimdi Yeşil Sol Parti Büyük Kongresi öncesi kadın ve karma konferanslarımızı gerçekleştiriyoruz. Konferanslarımız, bütün toplantılardan süzülerek gelen eleştiriler ve öneriler doğrultusunda kararlar alacak. 21 yıllık tek başına iktidarın, faşizme evrilen “tek adam, hep adam” uygulamalarının boşa çıkarılmasını ve ona karşı mücadeleyi esas alan yaklaşımı, önümüzdeki dönemin mücadele hattının odağına koyma kararlılığındayız.
‘POLİTİK AYIPTIR’
– İktidar da seçimden sonra başta İYİ Parti olmak üzere muhalefet de HDP’yle yapılan görüşmeleri hedef aldı; ‘HDP seçimi kaybettirdi’ dendi. HDP seçimi kaybettirdi mi?
Bu; tekçi, inkarcı zihniyetin dışa vurumudur. Meral Hanım, bir kadın olarak tekçilik, milliyetçilik ve ayrıştırma konusunda erkeklere pabuç bırakmayacak bir rol üstlenmiş durumda. HDP’ye “Bize oy verin, kazandırın ama ortada gözükmeyin” demeye getiriyorlar. Bu öncelikle politik ayıptır. Demokratik değerleri hiçe saymaktır. Var olacağız ama eşit yurttaş sayılmayacağız, oy vereceğiz ama ortalıkta görünmeyeceğiz, yahut görünmez olacağız. Kazandıracağız ama ortak kazanan olmayacağız… HDP, seçimler gelince siyasal dolgu malzemesi mi olacak? Söz konusu HDP olduğunda genel olarak kendisini muhalefet olarak tanımlayan bir kesimde iktidarın yedeğine düşmekte bir beis görmeyen böyle bir yaklaşım var. İktidarın yarattığı alanın içine girerek iktidarın değirmenine su taşımanın ötesine gitmeyen bir yaklaşımdır. Bu zihniyetle demokratik bir gelecek örülebilir mi? HDP; demokrasinin, toplumun geleceği için herhangi bir işbirliği, güç birliği yapacaksa, bunu açıktan, meşru ve onurlu bir şekilde yapar. Bugüne kadar yaptığımız da bu. Kimseye iyilik olsun diye bağ bağışlamadık. Faşizme kaybettirme stratejimiz doğruydu. Bu bizim Türkiye halklarına borcumuz, sorumluluğumuz, yükümlülüğümüzdür.
– HÜDA PAR’ın Meclis’e sokulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? HDP’ye alternatif mi yaratılmaya çalışılıyor?
HDP’ye alternatif yaratma çabası olamaz. HDP, çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü bir politik programın temsilcisidir. Bu yürüyüşü boşa çıkarma ve bu fikri tasfiye etmeye yönelik dizilişler ve konumlanmalar var. Sadece HÜDA PAR’la da değil, çeşitli odakları, kimi tarikatları da seferber ettiler. Toplumu demokratik cumhuriyet hattından uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Milliyetçi, dinci çizgiye çekmeye çalışıyorlar. İktidarlar bazı devlet katmanlarıyla birlikte dönem dönem çeşitli aparatlara ihtiyaç duyar. Ama her şey masada tasarlandığı gibi olmaz. Bütün bu tasfiyeci kumpasları boşa çıkarmakta belirleyici olan hayattır ve toplumların devrimci mücadelesidir. Bunun tarihte, tarihimizde pek çok örneği var,
– Yeni anayasa tartışması yine gündemde. Laikliği hedef alan açıklamaların da ışığında bunu nasıl görüyorsunuz?
HDP’nin temel program belgesinin bir başlığı da özgürlükçü laikliktir. Buraya dair saldırının amacı; demokrasiye, toplumun yaşam biçimine, inanç özgürlüğüne, kadınların siyasal, toplumsal ve sosyal hayata eşit haklarla katılmasına, aslında aklın özgürleşmesinin önüne bir bariyer kurmaktır. Buna karşı bütüncül bir acil demokrasi programı etrafında güçlü birleşik bir mücadele hepimizin sorumluluğu. Anayasa değişikliği, yerel seçim gündemlerine dair yol haritasını Yeşil Sol’daki kurullarımız belirleyecek. 12 Eylül’ün kırıntısı kalmış anayasasını dahi uygulamayan, ayak bağı olarak gören iktidarın ve ortaklarının demokratik bir anayasa yapma iddialarını kim inandırıcı bulabilir ki?
– Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Yeşil Sol’a katkı sunmasını bekliyor musunuz?
Sevgili Demirtaş, bizim iki gözümüz yol arkadaşlarımızdan biri. Eş genel başkanlığımızı, cumhurbaşkanı adaylığımızı yaptı. Binlerce arkadaşımız, partilimiz gibi siyasi rehin olarak tutuluyor. Figen Yüksekdağ, Sabahat Tuncel, Gültan Kışanak gibi arkadaşlarımızın birçoğuyla avukatlar ve vekil arkadaşlarımız aracılığıyla iletişim halindeyiz. Cezaevi koşulları ne kadar el verirse elbet. Demirtaş’la da görüşmeler devam ediyor. Her zaman önemli katkıları oldu, bundan sonra da olacaktır. Kongre ve konferanslara giderken de cezaevlerinde tutulan arkadaşlarımızdan görüş alıyoruz. Sevgili Demirtaş’tan da özgür günlerde görüşene kadar mecburen avukatlar aracılığıyla katkılarını alacağız. Yol arkadaşlığımız, yoldaşlığımız sürüyor, sürecek, başka bir ihtimal yok.