Advert Advert
  1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Mecliste Oturumlara Katılmayın

Mecliste Oturumlara Katılmayın

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

Bu hafta konumuz,

Siyasetin dilinden düşmeyen,

Her derde deva diye bilinen,

Takvimler 15 Temmuz’u gösterince de,

RTE-AKP’nin aklına düşen,

İş uygulamaya gelince de vaz geçilen DEMOKRASİ…

*

7 yıldır bir türlü öğrenemedik aralarında neler olup bittiğini,

Mezarda yatanları bile oy vermeye çağıran Hoca efendileri,

Bir anda terör örgütü FETÖ’nün lideri oluverdi.

Silahlı kuvvetler ve emniyet içine yerleştirdiği müritleriyle,

Devleti ve iktidarı ele geçirmeye kalkıştı, hem de gündüz vakti.

Eniştesinden durumu öğrenen RTE’nin çağrısıyla,

Halk ve gerçek devlet görevlileri canları pahasına sahip çıktılar devlete ve demokrasiye,

Sonuçta 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü oldu ülkemizde.

Ardından devlette yuvalanan FETÖ’cülerin tasfiyesine girişildi,

Boşalan kadrolara da Menzil tarikat örgütü (METÖ) üyeleri yerleştirildi.

Böylece gitti FETÖ, geldi METÖ,

*

Menzil diye bir köy var Adıyaman’da,

Bu köyde de köyün adıyla tanımlanan bir tarikat.

Üç gün önce tarikatın “şeyhi” ölmüş,

Üç oğlu olduğu için koltuk üçe bölünmüş,

Üç oğula ayrı ayrı “tövbe yetkisi” verilmiş,

Bugüne kadar kabul edilen tövbeler, zikirler geçersizmiş,

Tümünün yenilenmesi gerektiğinden “tövbe seansı” gerçekleştirilmiş.

Bu nasıl bir iş anlamadım,

Dinde tövbenin yeri neymiş diye Diyanet’in sayfasında tarifine baktım;

“Kulun işlediği kötülük ve günahlara pişman olup, onları terk ederek Allah’a yönelmesi, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle Allah’a sığınarak bağışlanmasını dilemesi demektir” yazılı.

Kendilerine uhrevi kimlikler veren bu din bezirganları,

Tövbe kabul etmekle ya da geçersiz kılmakla,

Kendilerini tanrının yerine mi koyuyorlar acaba?

Tövbe, tövbe…

Her şeyi bilen diyanet, sen ne diyorsun bu işe?

*

Uğur Mumcu’yu doğrularcasına,

Tarikat, ticaret, siyaset üçgeninde çalışan METÖ ve benzeri gerici yuvalar,

Bugün Devletin her bir yerinde etkili ve yetkili konumdalar,

Ve adım adım yaşam biçimimizi ve kültürel yapımızı Araplaştırıyorlar.

Son örnek, Milli eğitime bakan olan Yusuf Keskin diye biri,

Kız çocukları için ayrı okul açmaktan söz edebildi.

*

Halkın çoğunluğu muhafazakar, sağda,

“Siyasette sağ sol ayrımı da kalmadı”, “laiklik de tehlikede değil” anlayışıyla,

Var olan düzenin sürdürümcüsü olmaya kalkan muhalefetin,

Bu yolun sonunda demokrasinin değil teokrasinin olduğunu görmesi gerekmektedir.

Hurşit Güneş’in Sağ paradigma çöktü” saptaması doğrudur.

Türk siyasetini bir matematik değişmezlik olarak gören sol yüzde 30, sağ da yüzde 70’le sınırlı saplantısı daha çok sağ/muhafazakâr kesime aittir. Oysa tamamıyla yanlıştır! Tek başına CHP 1950’de, 1957’de ve 1977’de yüzde 40’ın üstünde oy almıştır. Şu anda bile Sosyalist Enternasyonal’e katılan veya gözlemleyen sol partilerin oy toplamı yüzde 40’a yakındır. Kaldı ki geriye kalan yüzde 60’ın tamamı da muhafazakâr değildir.” (Cumhuriyet, 30.06.23)

Ülkede işçi, çiftçi, esnaf kısacası emeği ile geçinenler varsa,

Emek ile sermaye arasında haklar temelinde çıkar çatışması var demektir.

Bu çatışmada emeğin ve halkın haklarına,

Ancak sol, sosyalist siyasi partiler demokrasi varsa sahip çıkabilirler.

Demokrasinin olmazsa olmazı da Laikliktir.

*

Bu noktada gözler kurucu parti CHP’ye dönüyor.

CHP sağa mı çekiliyor” sorusuna Murat Karayalçın’ın yanıtı işin doğrusu;

“Kimsenin gücü CHP’yi sağa çekmeye yetmez. CHP programında ve tüzüğünde CHP’nin sol bir parti olduğu yazmaktadır. Biz solcuyuz, Atatürkçüyüz ve aydınlanmacıyız. “

Bugünün koşullarında;

  • Var olan sömürü düzenini değiştirme iddiasını ortaya koymak,
  • Halkın ve emeğin haklarını savunmak,
  • Demokrasiye ve olmazsa olmazı Laikliğe sahip çıkmak,

Başta CHP olmak üzere siyasi yelpazenin solunda olan tüm partilerin görevidir.

*

Bu noktada bir çağrım var,

Demokrasiden yana olduğunu söyleyen partilere ve milletvekillerine.

Demokrasiye sahip çıkmak adına,

Önce kendinizi var eden seçilme hakkınıza sahip çıkın,

Seçilmiş Hatay Milletvekili Can Atalay gelinceye kadar,

MECLİSTE OTURUMLARA KATILMAYIN.

Demokrasinin sadece bir söylem olmadığını kanıtlayın,

İktidarı kendi hukuksuzluğu ile baş başa bırakın.

 

 

Mecliste Oturumlara Katılmayın
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin