Getting your Trinity Audio player ready...
|
Türkiye’de aydın ve eğitimli kesimin büyük çoğunluğu, Mayıs ayı içinde yapılan iki seçimde büyük bir düş kırıklığı yaşadı… Farklı siyasal görüşteki partileri bir araya getirerek büyük umutlarla seçimlere giren ana muhalefet partisi seçimin kaybedilmesinden sonra bir iç kavgada yönünü, yörüngesini yitirdi; ortalık toz duman oldu. Bir yanda “değişim” gürültüleri, bir yanda kapalı kapılar arkasında yapılan ve bitip tükenmeyen görüşmeler. Partinin başkanı kim olacak, al takke ver külah herkes bunu tartışıyor…
Öncelikle seçimlerde bir dönemin yetkilisi olanlar ve yapılanların sorumluluğunu taşıyanlar çıkıp halka hesap vermeli, gelecek için ne düşündüklerini söylemelidir. Seçimlerde çeşitli oyunlar oynandığı iddialarına karşı ellerinde bilgi ve belge varsa, bir an önce çıkıp açıklamalıdırlar…
Batan gemide değiliz… Seksen beş milyon insanın yaşadığı bir can coğrafyadayız… Köklü gelenekleri, güzel ve çoğul kültürü olan halklarız… Herkes sorumluluğunu bilmeli, bir iki seçim yitirildi diye başını kuma gömüp koltuk kavgasıyla uğraşmak yerine açıkça hesap vermeyi ve gelecek için mücadele etmeyi yeğlemelidir…
Seçimden sonra kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi satmayı başaran iktidar zam yağmuru altında inletiyor ülkeyi; muhalefet koltuk kavgasında…
Önümüzdeki yıl yerel seçimler var… Büyük özveri ve mücadeleyle emperyalizm güdümündeki cemaat ve tarikatların elinden alınmış belediyeler yeniden bezirgân anlayışlara, yağmacı ve din istismarcısı güçlere teslim edilmemelidir…
Gün geçirmeden önce geçmişin bir muhasebesi yapılmalı, olup bitenin hesabı verilmeli, sonra da tüm güçler gelecek seçimler için el ele kol kola seferber edilmelidir…
Türkiye halkının birinci sorunu partinin başında kimin olduğu değil, ülkenin daha da karanlık bir ortama götürülmemesi için güç birliği, eylem birliği yapılmasının sağlanmasıdır…
Hâlâ tepeden bir yerlere adaylar atayarak, etrafta sadık kadrolar kurmaya çalışarak yapılan hesapların ülkeye ne kadar zarar verdiği anlaşılamadı mı?
İngiltere’den bulunmuş paralarla, bir zamanlar emperyalizm paralelindeki politikalarla içli dışlı olmuş gerici kadrolarla seçim kazanılamaz… Türkiye, ancak emperyalizm ve gericilik karşıtı devrimci politikalarla aydınlık günlere ulaşabilir… Koltuk uğruna ülkenin geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yoktur…
Halk için, halkla birlikte, halk tabanından başlayacak ortak devrimci girişimlerle bir Cumhuriyet cephesi oluşturularak geleceğin onurlu ve mutlu ülkesini kurma görevi var önümüzde…
An geçirilmeksizin herkes görev başına… Umudumuzu, azmimizi, inadımızı halkın en can alıcı sorunları için yollar göstererek ve kendi öz gücümüze güvenerek yenileyebiliriz… Ülkemizin aydınlık geleceği için herkese öyle ya da böyle bir görev düşüyor.
Her mahallede, her semtte, her köyde, yeniden bir Kuvayı Milliye’den yana olan herkes tüm güçleriyle bir araya gelmelidir. Üretenin el üstünde tutulduğu, emeğe saygılı, laik, katılımcı demokratik, yurttaş eşitliği temelinde, güçler ayrılığını savunan bir hukuk ülkesi olabilmemiz böyle bir çabayla mümkündür…
Gün, derlenip toparlanma günüdür!
Gününüz ve yollarımız aydın olsun sevgili dostlar…