Getting your Trinity Audio player ready... |
SOLMEDYA- Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde 8 Temmuz 2018 yılında meydana gelen, yedisi çocuk 25 kişinin öldüğü ve 300’den fazla kişinin yaralandığı tren katliamının beşinci yıl dönümünde Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde bulunan gar yakınındaki Anıt Park’ta anma töreni düzenlendi.
Anmaya; yakınlarını kaybedenlerle birlikte, Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan da katıldı. Becan, anmada yaptığı konuşmada; trenden yaralı olarak kurtulan Gönül Dal İnaltekin’in o gün yaşadığı duyguları aktardığı mesajı okudu. Oğlu Oğuz Arda Sel’i, faciada kaybeden Mısra Öz ise yaptığı konuşmada “Bedenleri gitti bu hayattan ama ruhları bizim yanımızda. Buna inanıyorum ve onların ruhları, onların bize verdiği güçler sayesinde onların ölümüne sebep olan siyasi iktidar, hiçbir sorumluluk almayan o siyasi iktidara gün gelecek hepimiz hesap soracağız” dedi.
‘O GÜN TAM BİR KATLİAMDIR’
Belediye başkanı Becan, Gönül Dal İnaltekin’in mesajını ilettiği konuşma şöyle:
“Şöyle ifade etmiş o gün yaşadıklarını. ‘O gün tam bir katliamdır. Yaşadıklarımı hâlâ unutamıyorum. O kazada annem ve oğlum ile birlikteydim. Evet, sağ olarak kurtulduk ama yaşadığım dehşet dakikalarını hâlâ unutamıyorum. Hâlâ beynimin içinde kopan o gürültü, insanların çığlıkları, insanların kopan kolları, kopan bacakları, küçük bebeklerin ağlamaları, o trenin içinden çıkarken ‘Beni de çıkar yavrum’ diye yalvaran yaşlıların sesleri…
İnsanlar köylerinden gelirken getirdiği sütlerin içine karışan kanlar, hâlâ elime süt aldığımda o kan kokularının gelişi, annemin her yüksek seste korkması ve belinde üç tane kırıkla hayata tutunmaya çalışması, o zaman 9 yaşındaki oğlumun yaşadıkları ve hâlâ o olayı hatırlarken ki korkuları ve bunların hepsiyle baş etmeye çalışan ben… Hem oğlumu hem de annemi kaybetme korkusuyla o anki yaşadıklarım, ölümün kıyısından dönmek, en acısı da hiçbir yetkilinin ‘Sizin de hâliniz nedir’ diye sormaması. Evet, yaşadığıma şükrediyorum ama acılarımız hiçbir şekilde dinmiyor.
O gün yaralı hâlimle keşke daha fazla insana yardım edebilseydim, gücümün yettiği kadar yardım edebildim; keşke kimse ölmeseydi, kimse acı çekmeseydi. Ölenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum.’ O gün o trenin içinde yaşanan bunlar.
‘CANLARIMIZI BİZDEN AYIRDI’
Maalesef dünyanın en güvenli ulaşım aracı olması gereken tren ve asla ihmal kabul etmeyen o raylar, maalesef sevdiklerinizi, sevdiklerimizi, canlarımızı bizden ayırdı. Sonrasında yaşanan süreç de bu katliamı katliama benzer bir şeydi. Mahkeme koridorlarında, caddelerde, sokaklarda horlanan aileler; biz elimizden geldiği kadar dün de bugün de 5 yıldır acınıza ortak olmaya çalışıyoruz ki paylaşıldıkça azalacağına inanıyoruz. Mücadelenize de dayanışma gösteriyoruz ki, böylelikle mücadelenizin daha güçlü olacağına inanıyoruz. Umarım adalet raylılarının altında kalmaz. Umarım bir gün suçlular cezasını bulur, gerçek suçlular cezasını bulur. Ben de bir kez daha sizlere sabırlar diliyorum ve adaletin bir an önce tecelli etmesini diliyorum. Çünkü geç gelen adalet, adalet değildir.”
MISRA ÖZ: BEDENLERİ GİTTİ BU HAYATTAN AMA RUHLARI BİZİM YANIMIZDA
Oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, mağdur aileler adına açıklama yaptı. Bugünü yaşamanın çok zor olduğunu belirten Öz, şunları söyledi:
“Ne yazık ki bundan tam bin 826 gün önce -her gün, gün sayıyoruz- daha bizim için dün gibi olan sevdiklerimizin yanımızda olduğu, kokularını hâlâ hissettiğimiz, hâlâ onlara sarıldığımızı düşlediğimiz, hâlâ bize geri geleceklerini umut ettiğimiz günlerden geçerken bu yokluk, bu yokluğun özlemi 5 asır gibi geldi her birimize. Koskoca 5 yıl geçti. Her birinizle burada, aileleri anmak üzere buluştuk. İnanın, konuşmak çok zor. Biraz önce trenin içinde yaşanılanları dinledik hep birlikte. Ben hep şunu düşündüm. Oğlum acaba ne hissetti, ne yaşadı, ‘baba’ diye çığlık attı mı, ‘anne’ diye bağırdı mı? Ne oldu orada diye hep merak ettim.
Bir insanın, bir annenin en zor şeydir herhalde evladının nasıl öldüğünü hayal etmeye çalışması. ‘İnşallah’ diye başlayan cümleler kurması. İnşallah hiç acı çekmeden ölmüştür diye defalarca kez dua ettim. Bugün burada olmak benim için çok zor. Ben Uzunköprü’ye gelemiyorum. Ben oğlumun yanına gidemiyorum. Ben onun orada olduğunu düşünmüyorum. Bedenleri gitti bu hayattan ama ruhları bizim yanımızda.
‘GÜN GELECEK HEPİMİZ HESAP SORACAĞIZ’
Buna inanıyorum ve onların ruhları, onların bize verdiği güçler sayesinde onların ölümüne sebep olan siyasi iktidar, hiçbir sorumluluk almayan o siyasi iktidara gün gelecek hepimiz hesap soracağız. Trenin altından açık gözleriyle bana bakan oğluma benim sözüm var. Ben onun açık gözlerine söz verdim. Onlara hesap soracağım güne kadar ayakta duracağım.
‘HİÇBİRİNİ UNUTMAYACAĞIZ’
Yaşamanın bu kadar alelade olduğu, yaşamanın bu kadar güzel olduğu bu dünyada ülkemizi, bizi ne hâle getirdiklerini, yaşanan tren katliamlarında, depremlerde, iş kazalarında, her birinde yaşıyoruz. En ucuz şey, insan canı ve bizi kendi saltanatları uğruna ucuz bir hesaba kurban ettiler. Hiçbirini unutmayacağız. Yaşananları unutmayacağız. Sevdiklerimizi unutturmayacağız.
Evet, bu dünyadan bir Oğuz Arda sel geçti, Bihter geçti, altı aylık Beren bebek geçti, Mavinur geçti, Ömer geçti, Serhat, Sena, Özge, Gülce; yedisi çocuk, 25 insan bu ülkede birilerinin ihmali yüzünden, cebine üç kuruş para girecek diye bu hayatı bize zindan ettiler.
‘BİZİM HAYATLARIMIZI BU KADAR UCUZA SAYANLARA HESAP SORMAMIZ LAZIM’
Belki adalet rayların altında kaldı ama kamuoyunun baskısıyla kamuoyunun gözünde her birimizin kalplerinde gerçek sorumlular katildir. Beddua etmiyorum, hiçbir zaman da etmeyeceğim ama şunu çok iyi biliyorum ki, her biri çok ağır bedellerle bu hayatta da öbür dünyada da bunun hesabını verecekler. Sıratın başında mahkemeye gelmeyenleri de bekliyor olacağız. Mahkemenin kapısında da gerçek sorumlular gelene kadar nöbet dikeceğiz çünkü adalet her birimize lazım. Çünkü birilerinin cebi para dolacak diye bizim hayatlarımızı bu kadar ucuza sayanlara hesap sormamız lazım.
‘DEVLET DEMİRYOLLARI, RANT KAPISI OLAN BİR KURUMDUR’
Burada olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Çok anlamlı birlikte olmak, acılar birlikte paylaşılınca hafifliyor. Bizim acımız hafiflemez ama bu dayanışmayı göstermek zorundayız. Bugün buradan tren kalkabilir, yarın kalkabilir veya sürekli devam eden bir yolculuk vardır ama şunu biliyorum ki, o tren rayları hiçbir şekilde güvenli değil.
Her biriniz mahkemelere gelemiyor olabilirsiniz fakat bu söylediğim söz, orada sanıkların vermiş olduğu ifadelerle ortaya çıkmıştır. Devlet Demiryolları liyakatsizlikle yönetilen, aynı zamanda denetimsiz, aynı zamanda rant kapısı olan bir kurumdur. Dönemin Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, sonrasında Cahit Turhan, genel müdür, genel müdür yardımcısı, her birinin cebine giren para da evlatlarımızın kanı ve yakalarında iki elim olacak. Giden oğluma da sizlere de yas tutan ailelere de yaralılara da sözümüzdür bu. Çorlu tren katliamı aileleri olarak hesabını soracağız.”
Konuşmaların ardından aileler, anıta karanfiller bıraktı.(ANKA)