Getting your Trinity Audio player ready... |
Özgür Duygu Durgun
Hikâyesi yüzyıllar öncesine, Doğu ve Batı’yı buluşturan kervan yollarına uzanan, Ermeni tarihinde ‘mitik’ başkent olarak anılan Ani kentini tarihi ve mimarisiyle derinlemesine ele alan bir mobil uygulama geliştirildi. Portekiz merkezli Calouste Gulbenkian Vakfı ile ABD merkezli Dünya Anıtlar Fonu tarafından desteklenen Ani mobil uygulama projesinde Türkiye, Ermenistan, ABD ve Avrupa’dan çok sayıda uzman, arkeolog, sanat tarihçisi, mimar ve fotoğrafçı bir araya geldi.
Türkçe, Ermenice ve İngilizce dillerinde hazırlanan uygulamada Ani ve çevresine ait bilgiler, “Tarihçe”, “Mimari”, “Sanat Tarihi” ve “Koruma Çalışmaları” başlıkları altında kullanıcıya sunuluyor. Farklı yapıların Ani içindeki konumları temel alınarak oluşturulan dört ana rota ise Ani Arkeolojik Alanı’nı belli temalar üzerinden ziyaret etme ve deneyimleme olanağı sağlıyor.
Kullanıcılar tercih ettikleri yapıları seçerek kendi güzergâhlarını da oluşturabiliyor. Tarihi ve mimari metinlerin daha rahat anlaşılması için mimari terimlerin anlamlarını içeren bir sözlük, daha kapsamlı araştırmalara ışık tutacak bir kaynakça ve Ani konusunda bilgisini ölçmek isteyen kullanıcılar için hazırlanan mini test bölümü de sunulan içerikler arasında. Sanal rehber ayrıca ziyaret saatleri, ulaşım, erişebilirlik gibi bilgiler içeriyor. Ani’nin çok katmanlı tarihini Türkçede Mahir Günşiray, Şenay Gürler, Tilbe Saran ve Görkem Yeltan, Ermenicede Dr. Elmon Hançer, İngilizcede ise Dr. Christina Maranci, Veronica Kalas ve Robert Dulgarian seslendirdi.
Osman Kavala’nın fikri olarak ortaya çıkan proje için ilk fon başvurusunu da bizzat Kavala Silivri Cezaevi’nden yaparak projeye ilk desteği sağlamış.
Uzunca bir süre kendi haline bırakılan ve kültür mirası anlamında değeri son yıllarda ‘keşfedilen’ Ani’nin Anadolu tarihi ve kültürel zenginliği açısından önemini ve bu projenin hareket noktasını anlatır mısınız?
İsmail Yavuz Özkaya: Ani’nin yeniden ‘keşfi’ aslında 19. yüzyıl seyyahları ile başlıyor. Ancak St. Petersburg Bilimler Akademisi’nin himayesinde Nikolai Y. Marr başkanlığında mimar, arkeolog, fotoğrafçı, ressam ve dilbilimcilerin de aralarında olduğu uzman bir ekibin 1892-1917 yılları arasında Ani’de kazı, belgeleme, kitabelerin tam tercümesi gibi araştırmalarla Ani yeniden tanınır bilinir hale geliyor. Bu dönemde, şimdi olduğu gibi, Ani’ye inanılmaz bir ilgi ve ziyaretçi akını var. Ziyaretçiler, Manuçehr Camii’nde oluşturulan müzeyi geziyor, anı defterine duygu ve düşüncelerini yazıyor, mümkünse alanda çalışmakta olan Marr ve ekibi ile birlikte fotoğraf çektiriyorlar. Ani’yi bu kadar özel kılan nedenleri anlamak için kısaca kentin tarihi gelişimine bakmak lazım.
9. yüzyılın sonunda Bagratuni Krallığı’nın liderliğinde Ermeniler bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra, bu yerin savunma açısından sağladığı kolaylıklar nedeniyle olsa gerek, başkentlerini 961’de Kars’tan Ani’ye taşımışlardı. İpek Yolu ticaretinin kuzeye kayması ile kent hızla gelişmeye başlamış ve 25 yıl gibi bir sürede bugünkü kuzey duvarları sınırına ulaşmıştır. Ermeni Patrikliği merkezini 993’te Ani’ye taşıdıktan kısa bir süre sonra, büyük, kalabalık ve iyi planlanmış bir kent görünümüne ulaşan Ani, 11. yüzyılda politik ve kültürel hayat, zanaat ve ticaret ile Orta Çağ Ermenistan’ında ünlü bir şehir olmuştur. Bu refah döneminde şehrin nüfusunun yüz bin civarında olduğu düşünülür. Feodal çizgilerde tarım ve hayvancılıktan çok kent kültürüne dayalı ticaret ve zanaatın ön plana çıktığı Ani’de büyük bir incelikle tasarlanmış görkemli yapılar, kiliseler, manastırlar, mozoleler, saraylar, evler, hamamlar, hanlar, çarşı ve dükkânlar, değirmenler, yağhaneler, depolar, köprüler, su kanalları birbiri ardına inşa edilirken Ani’ye oldukça kısa mesafelerde pek çok kırsal merkez ve manastır da gelişmeye başlar.
Ani’nin en parlak dönemi olan Kral Smbat ve varisi Gagik’in vefatından sonra taht kavgaları Bagratuni Krallığı’nın sonunu hazırlamış, 1045’te Bizans İmparatorluğu Ani’nin yönetimini ele geçirmiştir. 1064’te bu kez Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından ele geçirilen Ani’de yaklaşık 135 yıllık Şeddadi yönetimi ve 1199’dan itibaren Gürcü Zakaryanlar’ın yönetiminde ticari canlılık ve imar faaliyetleri devam etmiştir. Pek çok kez kentin yönetimi el değiştirmiş olsa da 1236 Moğol istilası, 1263 depremi, 1319’da Katedral’in kubbesinin de yıkıldığı büyük deprem sonrasında toplu göçler nedeniyle terk edildiği bilinen kentin gerçekten çöküşünü 1250’lerden itibaren Kilikya üzerinden Avrupa limanları ile ticaretin gelişmesi, 1498’de Ümit Burnu’nu keşfi ve deniz yoluyla ticaretin kendisine yeni rotalar bulması ile açıklamak doğru olacaktır.
Bu masalsı geçmişi ile Ani bugün bulunduğu coğrafyada hâlâ canlı bir varlık. Ermenilerin tarihindeki en parlak dönemi temsil eden, mitik başkentleri Ani, Türkler için Anadolu kapılarını açan en önemli kazanım, Gürcüler için de en parlak dönemlerinin hatırasıdır. Çokkültürlü Kafkasya coğrafyasında Orta Çağ’ın parlayan yıldızı Ani ayakta kalmayı başarabilmiş görkemli anıtları, araştırılmayı bekleyen arkeolojisi, yeraltı kenti, vadileri, yakın çevresindeki yerleşimler, manastırlar ve kiliseleri ile günümüzde tekrar önemli bir merkez olma yolundadır.
Ani mobil uygulaması, bu öngörü ile 2011 yılından itibaren sevgili Osman Kavala’nın her aşamada öncülük ettiği, Türkiye’den ve Ermenistan’dan uzmanların birlikte projeler ürettiği sürecin son ürünü. 2013 yılında “Ani ve Çevresi” ile ilgili başlayan uzmanların saha çalışmaları ve proje üretimi 2016 yılında Ani’nin UNESCO Dünya Miras Alanı listesine alınmasından hemen sonra “Taşın Şiiri Ani: Kültürlerin Kavşağında bir Mimarlık Hazinesi” sergisi ile devam etti. Osman Kavala’nın her aşamasında çalıştığı bu sergi bir yıl boyunca İstanbul, Erivan, Ankara, Oslo ve Kars’ta izleyicilerle buluştu ve Ani’nin bilinirliğine önemli bir katkı sundu. Mobil uygulama fikri de yine Osman Kavala’ya ait. Proje, Silivri’deki haksız tutsaklığının hemen ilk yıllarında gönderdiği bir notla başladı. İlk fon başvurusunu da Osman Bey yaptı. Bu fikrin temelinde Ani’nin ziyaretçileri için yine uzmanların birlikte üreteceği bir mobil uygulama ve sonraki aşamada Ani üzerine araştırma yapan uzmanların başlatacağı bir “Ani Dostları” platformu oluşumu var. Ani geçmişte olduğu gibi bugün de içinde bulunduğu coğrafyadaki tüm toplumları bir araya getirme, buluşturma işlevini sürdürüyor. “Canlı bir varlık” nitelemesini bu yüzden hak ediyor.
Ani mobil uygulaması nasıl bir yöntem ve yaklaşım çerçevesinde geliştirildi?
Çağla Parlak: Ani alanının kendisinin çok katmanlı yapısını ve güncel kültürel miras çalışmalarında alanın interdisipliner bir yaklaşımla ele alınması doğrultusunda Ani’ye farklı açılardan yaklaştık. Bu durum katılımcıların hem farklı disiplinlerden olmasına hem de katıldıkları ülkelerin çeşitliliğine de yansıdı. Katılımcılar Ermenistan, ABD, Avrupa, Rusya ve Türkiye’den gelen uzmanlardan oluşuyordu. Ani’nin Ermeni tarihi açısından sembolik önemi çok, Türkiye tarihi açısından sembolik önemi eş olmasa bile, yine de birtakım dönüm noktalarına işaret ediyor. Bunu da içeriğe bilimsel olarak yansıtmaya çalıştık.
Uygulamanın kapsamını belirlemek ve içeriğini oluşturmak için Erivan, İstanbul ve Kars’ta üç ayrı atölye çalışması gerçekleştirdik. Bu atölyelerde katılımcılar uygulama için fikirlerini ve önerilerini paylaştılar. Uygulamanın amacını, hedef kitlesini ve ihtiyacını tanımladık. Bu bağlamda dahil edilecek alanlar/yapılar ile farklı temalar belirlendi. Bu alanlar ve yapıların ulaşılırlığı, rotaların belirlenmesi de uzmanların alandaki fizibilite çalışmaları ile gerçekleştirildi. Çalıştay katılımcıları, belirlenen yapılar üzerine çalıştılar ve anıt ve alanların tarihçeleri, mimari ve sanatsal özellikleri ile koruma durumlarını içeren metinler hazırladılar. Bu metinler Dr. Veronika Kalas ve Yavuz Özkaya tarafından edit edildi. Eşzamanlı olarak da arşiv araştırması yapıldı, yapıların eski fotoğraflarına ulaşıldı. Özellikle de alanda gezerken daha rahat bir kullanım için metinler seslendirildi. Seslendirilen metinlerin yazılı açıklamalara göre daha sade, konuşma diliyle olmasına özen gösterdik.
Uygulama yayına alınmadan önce de test aşamasına ilgili paydaşları ve Ani’ye giden ziyaretçileri dahil ettik ve geri bildirimlere göre çeşitli uyarlamalar ve değişiklikler yaptık.
‘KÜLTÜREL MİRASI YORUMLAMAK DA KORUMANIN PARÇASI’
Sayın Hung-hsi Chao’ya soralım; Dünya Anıtlar Fonu olarak bu projeye sunduğunuz katkıyı anlatır mısınız?
Hung-hsi Chao: World Monuments Fund, yerel partnerimizle birlikte Ani Arkeolojik Alanı’nın önemli yapılarının korunması için çalışmalar yürütüyor. Yakın bir gelecekte koruma çalışmalarının da tamamlanmasını bekliyoruz. Koruma çalışmalarının yanı sıra kültürel mirasın yorumlanması da bu işin çok önemli bir parçası ve Ani mobil uygulaması kültürel mirası yorumlama konusunda en iyi yaklaşımlardan birine sahip. Anadolu Kültür’le bu uygulamanın yaratım sürecinde işbirliği yaptık. Kullanıcıların Ani’nin tarihi hakkında bütünlüklü bilgiye sahip olabilmeleri için uygulamayı üç dilde, en kapsamlı tarihî anlatımlarla iyileştirmek ve geliştirmek için birlikte çalıştık. Bu bizim kültürel mirası yorumlamamızın bir parçası ve hem buna hem de Ani Arkeolojik Alanı için savunuculuk yapmaya devam edeceğiz.
Uygulama ne zamandan beri kullanılıyor, izleyici sayısında güncel durum nedir?
Çağla Parlak: Beta deneme süresi yaklaşık 6 ay sürdü. Yaklaşık 1,5 ay önce de çevrimiçine aldık, sadece Anadolu Kültür’ün sosyal medya hesaplarından paylaşmamıza rağmen, şu anda 400 civarı telefonda Ani App kurulu.
Projede Ermenistan’dan hangi alanlardan uzmanlar var?
İsmail Yavuz Özkaya: Projeye Ermenistan’dan katılanlar 2011 yılından itibaren Ani’de ve Türkiye’de farklı coğrafyalarda birlikte saha çalışmaları ile proje yaptığımız, alanlarında oldukça tanınmış uzmanlar. Ermeni uzman arkadaşlarımız pek çok konunun yanı sıra özellikle Ani’nin tarihi gelişimi, kitabe bilgileri, Ani’de ve yakın çevresindeki manastırları/kiliseleri yaptıran, Ani’deki kitabelerde isimleri geçen dönemin önemli şahsiyetleri ve dönemin ünlü mimarı Trdat hakkında ve Ani’de ilk kez bilimsel araştırmaların ve kazıların yapıldığı 1892-1917 Nikolai Marr dönemi hakkında katkılarda bulundular. Yazılımın içeriğini, Ani’de ziyaretçi pratiklerini dikkate alacak biçimde nasıl kullanılabileceğini, nerede hangi bilgiyi nasıl aktarabileceğimiz konularını da birlikte şekillendirdik.
Çağla Parlak: Ermenistan’dan sanat tarihi, mimari koruma, mimarlık tarihi, epigrafi, tarih ve arkeoloji disiplinlerinden katılımcılar davet edildi. Uzman ekip gerek Anadolu Kültür’ün gerekse de Kültürel Mirası Koruma Derneği’nin daha önceki projelerinde iş birliği yaptıkları ve Ani ile ilgili çalışmaları bulunan kişilerden oluştu. Belirttiğim gibi, uygulamanın amacı, hedef kitlesi ve kapsamı atölyelerde belirlendi ve sonrasında araştırmalarıyla bu uzmanlar uygulama içeriğine katkı sundular. Ani mobil uygulamasının içeriği bilimsel kaynaklara dayanıyor, dolayısıyla kavramların doğru ve yerinde kullanılması da çok önemli. Bu yüzden de çevirilerden sonra son okumayı yapanlar da, dilbilimciler/çevirmenlerden ziyade, yine Ani mimarisine hakim, anadili çevrilen dil olan sanat tarihçileri ve koruma mimarlarından oluştu.
Ermenistan’ın yanı sıra ABD, Türkiye ve Avrupa’dan farklı disiplinlerden uzmanlar da projede yer aldı. Bu geniş işbirliği platformunda hangi uzmanlar var?
Çağla Parlak: Kültürel miras ile klasik anlamda angaje olmuş daha önce belirttiğim mimarlık, arkeoloji ve sanat tarihi gibi klasik disiplinlerin yanı sıra, dijitalleştirme ve iletişim uzmanları da projede yer aldı. Ani ve Orta Çağ Ermeni yapıları konusunda dünyaca tanınmış olan bir uzman olan Prof. Dr. Christina Maranci hem içerik anlamında metinleriyle katkı sundu hem de metinler editoryal olarak düzenlendikten sonra metinlerin son okumalarını yaptı ve öneriler geliştirdi. Aynı zamanda İngilizce metinlerin önemli bir kısmını da o seslendirdi. Onun yanı sıra, Yavuz Özkaya hem genel olarak mimari koruma alanında, özel olarak da Ani’deki birçok anıtın son dönemlerdeki restorasyonunu yürüten uzman bir isim. Fikrin oluşumundan çevrimiçine alınmasına kadar her aşamada emeği var.
İsmail Yavuz Özkaya: Arkeoloji, tarih, sanat tarihi, mimarlık tarihi uzmanları ve koruma uzmanı mimarlardan oluşan çekirdek grubumuzda Türkiye’den koruma uzmanı mimarlar, Ermenistan’dan mimarlık, tarih, sanat tarihi ve arkeoloji uzmanları, Amerika, Rusya ve Avrupa’dan ise özellikle Ani ve çevresindeki anıtlar, yerleşimler, savunma sistemleri üzerine yayınları da bulunan öncü araştırmacılar var. Örneğin Prof. Dr. Armen Kazaryan ve Prof. Dr. Christina Maranci, Patrick Donabedian gibi… Armen Kazaryan halen Ani’de önemli iki anıtın, Ani Katedrali ve Surp AmenaP’rkich Kilisesi’nin, koruma-onarım-güçlendirme sürecinde World Monuments Fund adına danışmanlık yapıyor. Christina Maranci de yine Kültür ve Turizm Bakanlığı ile World Monuments Fund işbirliğinde yürütülen Mren Katedrali’nin korunması projesinde danışmanlık yapıyor.
‘ANİ, ‘ASKERİ ALAN’ STATÜSÜNDEN ÇIKARILDIKTAN SONRA ZİYARETÇİ SAYISI PATLADI’
Mobil uygulama bölgeye yönelik ziyaretçi sayısı anlamında etki yaratıyor mu, beklentiniz ne yönde?
İsmail Yavuz Özkaya: Ani’nin ziyaretçi sayısı 2000’li yılların başında 4 bin 500 kişi, üstelik çoğunluk Türkiye dışından gelen ziyaretçiler. 2006 yılında Ani “askeri alan” statüsünden Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimine geçtikten sonra grafik yükselmeye başlıyor ve 2016 yılında Ani UNESCO Dünya Miras Alanı ilan edildikten sonra yıllık ziyaretçi sayısı bir önceki yılın iki katına çıkarak 41 bin 500’e ulaşıyor. 2017 yılında 20 bin civarında bir sayı daha ekleniyor. Pandemi döneminde bile bu yıllık 65 bin civarındaki sayı korunmuş ancak geçen yıldan itibaren ziyaretçi sayısı tekrar yükselişte. Ani mobil uygulamasının kullanımı yeni başlıyor. Uygulamanın ziyaretçi sayısının artışına belki katkısı olmayacak, ancak Ani’nin tarihi, görkemli anıtları, taş süslemeleri, duvar resimleri, kitabeleri ile zengin ve çokkültürlü geçmişinin daha iyi anlaşılması yönünde katkıda bulunacağını umuyoruz.
Bölgede devam eden ya da gelecekte planlanan yeni kazı çalışmaları mevcut mu? Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan projeye yönelik destek aldınız mı?
İsmail Yavuz Özkaya: Uzunca bir süre sadece yaz sezonunda ve kısa sürelerle gerçekleştirilen kazı ve araştırmalar, Ani’de bir kazı evinin yapılıp kullanılmaya başlamasından sonra, özellikle son iki-üç yıldır daha uzun, düzenli ve programlı bir hale geldi. Kars Kafkas Üniversitesi’nden kazı ve alan başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan yönetiminde gerçekleştirilen çalışmalara diğer üniversitelerden uzmanlar da katkıda bulunuyor. Bir yandan da Ani’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile World Monuments Fund işbirliğinde iki önemli anıtın koruma-onarım-güçlendirme uygulamaları devam ediyor. Yakın gelecekte yeni proje ve uygulamalar da planlanıyor.
Ani mobil uygulama projesi temelde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Ani’de devam eden kazı-koruma ve tanıtım faaliyetlerine katkıda bulunmayı hedefliyor. Bakanlığın uzun süredir birlikte çalıştığı World Monuments Fund, Ani’nin tanıtımı ve alanın ziyaretçilere sunumu konularında projemize destek veriyor. Mobil uygulama, gezi süresi belirlenmiş rotalardaki anıtlar ve Ani hakkında bütüncül bilgi aktararak ziyaret deneyimini zenginleştirmeyi hedefliyor.
‘ANADOLU KÜLTÜR, 20 YILDIR ERMENİSTAN İLE KÜLTÜREL DİYALOĞU DESTEKLİYOR’
Anadolu Kültür kültürel diyalog ve iş birlikleri kapsamında Ermenistan ile pek çok projeye imza attı. Bu iş birliklerinin iki ülke diplomasisi ve iki toplumun diyaloğu adına somut kazanımları neler oldu?
Tamar Nalcı: Anadolu Kültür 2002’de kurulduktan sonra Ermenistan’la kültürel iş birlikleri çalışmalarına 2004’te, aslında Türkiye sivil toplumu için de oldukça erken bir dönemde başlamış bir kurum. O günden bugüne fotoğraf ve sinema başta olmak üzere görsel sanatlar, sahne sanatları, güncel sanat alanlarından birçok insanı bir araya getiren projeler ürettik. Akademisyenlerin, üniversite öğrencilerinin tanıştıkları, birlikte tartıştıkları, ürettikleri alanlar açmaya çalıştık. En somut kazanım, kapalı bir sınıra rağmen iki ülkeden çok fazla insanın, kurumun tanışması, birlikte düşünecek, birlikte üretecek fırsatlar bulması oldu.
Bu bir aradalıkların ne kadar güçlü bağlar kurulmasına vesile olduğunu, özellikle yaşanılan zorlu dönemlerde de görmüş olduk. Neredeyse yirmi yıl önce, yoktan var edilerek iki ülkedeki sivil toplum arasında açılan bu diyalog kanalları giderek çoğaldı, iki ülke arasında yaşanan siyasi gerilimlere, diplomatik krizlere rağmen devam edebildi çünkü sivil toplum için -Anadolu Kültür’ün çalışma alanlarına dayanarak sanat dünyası için de- sınır kapısı olmasa da diyalog kapısı bir kere açılmıştı artık. Zaman zaman yara alsa, zorluklar yaşansa da, yürütülen çalışmalar, verilen emekler neticesinde kurulmuş bir güven ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Her koşulda bu iş birliklerinin devam etmesinin, bu güven ilişkisinin kaybolmaması ve diyalog kanallarının kapanmaması için elzem olduğuna inanıyoruz.
Kültürel miras odaklı turizm, kültür mirasının sürdürülebilirliği ile paralel olarak dünyanın farklı cazibe noktalarında bölgesel ekonomi açısından önemli kazanımları beraberinde getiriyor. Ani’nin bu anlamdaki potansiyeli ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
İsmail Yavuz Özkaya: Ani, Kars’ın gelişimi için çok önemli bir değer. Yıllarca göç veren bir kent iken Kars günümüzde hızla gelişiyor. Ziyaretçilerin artmasına paralel yeni oteller, restoranlar, kafeler açılıyor. Ancak konaklama süresi az. Bazen gece yarısı otele gelen ziyaretçiler yarım gün Ani’de ve daha sonra Kars’ta gezip ertesi akşam tekrar yola çıkıyorlar. Ani’nin yanı sıra Ani’yi çevreleyen vadiler, Arpaçay kıyısı ve Ani’ye oldukça yakın mesafedeki kültürel miras alanları, görkemli manastırlar, kiliseler, kaleler eğer turizm rotasının bir parçası haline getirilebilir, korunabilir ve sunulabilirse, buna bağlı olarak Kars’ta konaklama süresi artırılabilir ve hem Kars kentine hem de bölge ekonomisine çok önemli bir kazanım sağlanabilir.
Projenin yeni etapları olacak mı? Ya da bu tür başka uygulamalar planlıyor musunuz?
İsmail Yavuz Özkaya: Elbette. Ani mobil uygulamasını proje bütçe kısıtlarına uygun olarak geliştirdik. Yeni fon bulabilirsek, proje yazılımımızın altyapısı uygun, içeriği daha da geliştirebiliriz. Ziyaretçiler için pek çok eğlenceli uygulamayı bu aşamada gerçekleştiremedik. Örneğin VR teknolojisi ile bugün kısmen planı okunabilen Gagikashen Kilisesi’nin yıkılmadan önceki görkemli halini, Katedral’in kubbesi ile ayakta olduğu halini ya da 1905 yılında müzeye dönüştürülen Manuçehr Camii’nin o günkü halini ziyaretçilere tam aktaramamış olduk. Alanda sadece planı ya da kısmen üst örtüsü ayaktaki tüm önemli anıtlar için bu türden canlandırmalar yapılabilir, böylelikle gezerken ziyaretçilerin algılaması, daha iyi anlaması sağlanabilir. Mobil uygulamalar son yıllarda önemsendi ve hızla gelişiyor. Daha önce saha çalışmaları ile yayınlarını gerçekleştirdiğimiz projelerimiz ve yenileri için bu uygulamayı kullanmayı ve geliştirmeyi planlıyoruz.
Ani mobil uygulaması hakkında daha fazla bilgiye Türkçe ve İngilizce olarak www.anadolukultur.org adresinden erişilebiliyor.
Uygulamayı App Store’dan indirmek için:
https://apps.apple.com/app/ani-mobile-app/id1600767237
Uygulamayı Play Store’dan indirmek için:
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.anadolukultur.ani