Advert Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kirli siyasete yeni bir örnek…

Kirli siyasete yeni bir örnek…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

GERÇEK kimliğini oyunun son perdesinde afişe eden Sinan Oğan, adeta bir sembol olarak siyaset ortamının kolay kolay temizlenemeyecek kadar kirlendiğinin daha iyi anlaşılmasına vesile oldu.
Siyasi duruşu, siyasetteki amaçları bilinen Oğan’ın normal koşullarda Cumhur İttifakına karşı Millet İttifakını desteklemesi zaten beklenemezdi.
Çünkü o biliyordu ki, AKP başkanı seçimi kaybetmesi halinde başına çeşitli dertler açılacağı için, nasıl ki paniğe kapılmış gibi Hizbullah katillerinin siyasi kanadını TBMM’ne soktuysa yine aynen öyle her türlü ödünü vermeye hazırdır.
Bu da ulusa hizmet ideali taşımayan oportünist bir politikacı için eşi bulunmaz, çok cezbedici bir fırsat kuşkusuz…
Bu nedenle kanunsuzluklarla, yolsuzluklarla, yoksulluklarla mücadele iradesini gösteren Kılıçdaroğlu’nun yerine ülkeyi harabeye döndüren siyaset anlayışının ve “Eğer bir gün zengin olursam yolsuzluk yapmışımdır” deyip de hesabı tutulamaz bir servetin sahibi olan, kleptokrasi yönetimi başının ardına takıldı.
Nerede vatan sevgisi, nerede ulusa hizmet ideali, nerede demokrasi sevdası…
Her şey koltuk, makam servet, şöhret aşkına…
İkinci tur seçimler Türk halkı için yeni bir sınav olacak.
Sınavdan başarılı mı yoksa başarısız mı çıkıldığını biraz da Oğan’a verilen oyların azalıp ya da çoğalmasına bağlı olarak öğreneceğiz.
Böylesine kritik bir dönemde siyasi, ideolojik anlayışı farklı olsa da ülkesini seven her yurtsevere “bir oy bir oydur” diyerek mutlaka sandığa gitme görevi düşüyor.
Üstelik 28 Mayıs seçiminin her zamankinden farklı ve çok belirgin bir özelliği var:
Bu seçim saray egemenliğine karşı ulus egemenliğinin, diktatoryal rejime karşı parlamenter demokrasinin savaşı…
Kısaca ya, 21 yıldır aşına aşına artık çıkmaz sokağa dönüşen yola devam, ya da yepyeni bir umdun kapısının açılacağı yola devam…
**
CUMHUR İttifakının ve Millet ittifakının arkalarındaki destek veren güçlere bakalım;
En büyük destekçileri yasa, hukuk falan dinlemeyen emir kulu Yüksek Seçim Kurulu…
Yoğun bir yazılı ve sözlü medya…
Allah ile aldatılarak, din istismarı ile beyinleri morfinlenerek diktatöre puta taparcasına bağlı ve sürü güdüsüyle yaşayan kara cahil kitleler…
İrtica yuvası cemaatler, tarikat ve dini vakıflar…
Dilimizi bile bilmeden vatandaş yapılıp Türk ulusunun kaderini etkileyecek yüzbinlerce asalak Suriyeli…
İzin dönemlerinde tatil yapmaya gelip de ülkedeki yoksullaşma nedir, sosyal yaşam nasıldır yaşayarak görmedikleri için bunları öğrenemeyen, bilemeyen yurtdışında yaşayan gurbetçilerimiz..
Bir de bu yetmez gibi sahte oy, sahte seçmen yaratma, oy hırsızlığı konularında uzmanlaşmış troller…
Ya Millet ittifakı…
Sadece yurtsever, çağdaş düşünceli, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür basiret sahibi insanlarımız ve bir avuç medya…
Zaten yıllardır seçimler gerçek demokrasi ülkelerindekindeki uygulamanın aksine türlü türlü hileler, sahtekârlıklar yüzünden eşit koşullarda yapılmıyor
***
15 MAYIS seçimlerinin arifesinde bazı aydınlarımız Atatürkçülük adına Atatürk ve devrim düşmanı tutucu kanattan bağlarını koparıp Millet İttifakı’na katılan isimlere takılıp ittifakı zedeleyici ağır eleştiriler yaparak başkalarını da oy vermemeleri için kışkırttılar.
Atatürkçü, yurtsever her vatandaşın kafalarındaki kaygıları, siyasi eğilimlerini şimdilik bir yana bırakıp hiç fire vermeden ülke ve ulus kaderini önemli ölçüde etkileyecek ikinci tur seçimlerinde mutlaka sandığa gitmeleri gerekiyor.
Çünkü karşı cephede çok kurnaz, hilebaz “Atı alan Üsküdar’ı geçti” mantığı ile iş bitirici bir rakip var ve işte bunun için mutlaka fire vermemek gerekiyor.
****
SON Bir söz
Özellikle AKP’nin bir zamanlar ağır topları olan sözgelişi Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi isimler parti bağlarını koparıp ülkenin, ulusun selameti için bir araya gelen Millet İttifakı’na katıldılar.
Eğer isteselerdi AKP patronunun suyuna gidip koltuklarını korurlardı.
Bu ne demek?
Olağan koşullarda geri dönüşü kolay olmayan bir zihinsel restorasyondan geçmiş olmak demek…
Bir de koltuk, makam meraklısı Sinan Oğan’ı düşünün
Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi benzeri isimler hiç kuşkusuz Oğan’dan çok daha erdemli, çok daha ulussever, çok daha kişilik sahibi, egolarına çok daha egemen siyaset adamları.
Oğan olayını düşününce her zaman olduğu gibi sanki böyle günleri de gören eşsiz önderimiz Atatürk’ün, ülkeyi yönetecek kişilerin kendi çıkarları için değil ülke ve ulusa hizmet ideali taşıyan namuslu vatansever kişilerden seçilmesi anlamı taşıyan, “Milletvekili maaşları ne kadar olacak sorusuna verdiği ”Milletvekili maaşını geçmesin” yanıtı gelmez mi?

Kirli siyasete yeni bir örnek…
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin