Getting your Trinity Audio player ready... |
- “Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na karşı bölücülükle, terörle ilgili suçlamaları var. Bunların tamamının icracısı bizzat kendisidir. Oslo’daki görüşmeler, Habur, Ergenekon ve Balyoz operasyonları, çözüm süreci, FETÖ ile işbirliği milletin gözü önünde oldu.”
Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
- Sinan Oğan ikinci tur için kendisine oy verenlere ne çağrı yapmalı?
Sinan Oğan, Kılıçdraoğlu’nun kazanması için Millet İttifakı lehine bir beyanda bulunmalı.
- Neden?
Tayyip Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na karşı bölücülükle, terörle ilgili suçlamaları var. Aslında onların tamamını kendisi yaptı. Suç varsa ortada ki muhakkak var, onların tamamının icracısı bizzat Erdoğan’ın kendisidir. Kılıçdaroğlu belki HDP ile görüştü ama onun yaptıklarını hiçbirini yapmadı. Zaten yapması da iktidar olmadığı için mümkün değildi. Oslo’daki görüşmeler, Habur sınır kapısı, megri megriler, Ergenekon-Balyoz operasyonları, çözüm süreci, FETÖ ile yıllarca süren işbirliği, “Aman bu hasret bitsin” diye memlekete çağırmalar bunların tümü milletin gözü önünde oldu. Biri için, “Kılıçdaroğlu da benzer şeyleri yapar mı?” diye endişe var. Öbürü ise fiilen yaptı bunları. Aradaki fark bu.
- Sinan Oğan’ın çağrısının kendisine oy verenlere etkisi olur mu?
Çağrı olsa da olmasa da o yüzde 5 nereye oy vereceğine karar vermiştir. Oğan’ın çağrısına göre hareket edeceklerini düşünmüyorum. Ama Oğan’ın çağrısı yüzde 5’ten çok CHP seçmenine motivasyon kazandırır.
- AKP yerli ve milli olduğunu söylüyor. Sizce bunun tersi yöndeki en büyük tavizi ne oldu?
Açılım politikası sırasında TRT Kürdi kanalını açtı. En büyük taviz budur. TRT’de kanal açarak farklı ağızları ve lehçeleri tek bir edebi dil haline getirmiş oluyorsunuz. Bu bir millet yaratmak demek.
(Ahmet Bican Ercilasun)
‘ASIL TEHLİKE BÖLÜCÜLÜK‘
- Bunun tehlikesi nedir?
Terör diyoruz ama tehlikeyi terör diye adlandırmaktan çok bölücülük diye adlandırmak gerekiyor. Rastgele terör değil yani. Terörü yapanlar memleketimizin bir bölgesinde ayrı bir devlet kurmak istediklerini saklamıyorlar. Bir zamanlar deliller bulmaya çalışıyorduk ama artık onlar da saklamıyor. Dolayısıyla asıl tehlike bölücülüktür. Terör ile başka şekilde de yapabilirler. Bunlardan biri TRT’de onlar için bir kanal açılmış olmasıdır. Bizzat AKP iktidarı, Türkten başka ayrı bir millet yaratma yoluna gitmiştir.
- Ancak seçmen her şeye karşın Erdoğan’ın suçlamalarına inandı, Millet İttifakı neden milliyetçileri ikna edemedi?
Yanlış din algısından doğan gelenekleri milliyetçilik olarak algılıyorlar. Yani AKP’li gibi düşünen insan milliyetçi olamaz. Oy vermediler çünkü endişe ettiler. Kemal Bey’in HDP ile görüşmesi, bölücülüğe karşı çok net söylemlerde bulunmaması hatta partinin içinde ve yakınında olan bazı insanların neredeyse HDP gibi tavır almaları veya söylemlerde bulunmalarından endişe ettiler. Benim Kemal Bey’den şahsen şüphem yok. Kemal Bey’in bu endişeleri ortadan kaldıracak açıklamalar yapması gerekir. O zaman kendini milliyetçi kabul eden insanların oyları gelecektir. Aslında CHP kendi felsefesinin dışında bir şey yapmış olmayacak. Zaten Atatürk’ün kurduğu CHP, milliyetçidir.
- Peki Kemal Bey’in ikinci tur için milliyetçiliği öne çıkarması seçmenin üzerinde etkili olur mu?
Milliyetçiler ve Atatürkçüler üzerinde etkisi olur. Aslında CHP’nin kuruluşu milliyetçiliğe dayanır. Yani Atatürk’ün kurduğu CHP milliyetçi bir parti idi. Atatürk’ün temel felsefesi milliyetçilik ve çağdaşlıktır. Altı okun tamamı aslında milliyetçilik içindir. Çağdaşlık da milliyetçilik içindir. Çünkü hedef, Türk milletini çağdaş milletler seviyesinin üzerine çıkarmaktır. Bu da milleti yükseltmek demektir.
PROF. DR. AHMET BİCAN ERCİLASUN KİMDİR?
1943’te İzmir doğdu. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ne Türk Dili asistanı olarak girdi. Kars İli Ağızları-Ses Bilgisi adlı teziyle “doktor” unvanını aldı. 1979’da doçentliğe, 1986’da profesörlüğe yükseldi. Gazi Üniversite Basın-Yayın Yüksek Okulu müdürlüğü, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanlığı, Türk Dil Kurumu Başkanlığı yaptı. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nün genel sekreterliğini yürüttü.
‘İSTİKRARDA ENGEL YOK’
- “Türkiye’de devlet algısı ve beka çok güçlü. Sayın Erdoğan seçmeni korkuve endişe ile kendi yanınaçekmeyi başardı. En azından oylarının daha fazla düşmesine engel olurken diğer yandan da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyunun yüksek olmasına katkı yaptı.”
Siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
- Seçimin ilk turunda yaşanan ekonomik sıkıntının beklenen etkisi oldu mu?
Ekonomik oy verme davranışı az ya da çok etkisini gösteriyor. AKP’nin ülke genelinde 7 puanlık oy kaybı, büyük kentlerde Kılıçdaroğlu’nun oy ortalamasının daha yüksek olması bir miktar oy kaybına yol açtığı izlenimi veriyor ama Türkiye’de bu oy kaybını ekonomik faktörlere bağlayabilmek tek başına yeterli değil. Çünkü seçmen tercihleri her şeye rağmen kolay değişmiyor. Türkiye’de siyasette egemen olan milliyetçi muhafazakâr değerler, seçmenin sandıkta rasyonel bir birey olarak oy vermesini güçleştiriyor. Dolayısıyla sorunlar üzerinden değil de değerler üzerinden sandıkta tercihte bulunuyor.
- Kemal Bey büyük kentlerde daha yüksek oy aldı. Ekonomi büyük kentlerde daha mı etkili oldu?
Bunu ekonomik dinamiklerle ilişkilendirdiğimizde yaşanan ekonomik krizin etkilerini büyük kentlerdeki bireylerin hissetmesi çok daha hızlı ve derin olurken küçük yerleşim yerlerinde dayanışmacı ilişkiler, parti ile seçmen arasında kurulan özellikle kaynak dağıtımı ile sosyal yardımlar bu ekonomik krizin hissedilmesini bir ölçüde absorbe ediyor.
(Tanju Tosun)
‘ARTIŞLAR KÜÇÜK KENTLERDE ETKİLİ’
- Küçük kentlerle asgari ücrette, emekli maaşlarında yapılan artışlar daha mı belirleyici?
Küçük kentlerde yaşamanın maliyeti büyük kentlere göre nispeten daha ucuz. Dolayısıyla asgari ücretteki ve emekli maaşlarındaki artışın etkisi çok daha pozitif olurken büyük kentlerde satın alma gücü maaşlardaki artışa rağmen yetmiyor. Genel olarak kampanya dili de etkili. Bir yandan istikrar, beka, muhalefeti terör örgütleriyle aynı safta konumlandırma da var.
- Bu söylem seçimin sonucunu değiştirecek kadar etkili oldu mu?
Bu konu bence en temel belirleyici etkenlerden biri. Türkiye’de toplumsal siyasal kültürde devlet algısı ve beka çok güçlü. AKP, Sayın Erdoğan bu beka tartışması üzerinden seçmeni korku ve endişe ile kendi yanına çekmeyi başardı. En azından oylarının daha fazla düşmesine engel olurken diğer yandan da cumhurbaşkanı seçimlerinde oyunun yüksek olmasına katkı yaptı diye düşünüyorum.
- Muhalefet neden bu söyleme karşı koyamadı?
Bence seçmeninin sosyo psikolojisini anlamak ve ekonomik beklentilerinin ne olduğunu değerlendirebilmek için iki fotoğraf var. Bir yanda yerli ve milli helikopter, savaş gemisi önünde Erdoğan’ın pilot giysisi ile fotoğrafı.
- Bu neyi sembolize ediyor?
Uluslararası alanda kendini güçlü kılan bir algı yaratıyor. “Tankımızla tüfeğimizle biz varız. Batı ile rekabet edecek yerdeyiz” algısı ki bu Batı, Türkiye’yi tırnak içinde “bölmek” isteyen bir Batı algısı.
- Diğer fotoğraf?
Sayın Kılıçdaroğlu’nun mutfağında çay içerken halka seslendiği videolar. Batı toplumunda çay içmeye sempati duyan seçmen olabilir ama Türkiye’de seçmen; aktarılan korku, endişe, beka ile o fotoğraf arasında gerçekleşme potansiyeli anlamında bir özdeşlik kurmuş.
- AKP’nin milletvekili sayısı azaldı ancak hâlâ çoğunlukta. “İstikrar” söylemini iktidar çok öne çıkarıyor. Meclis’teki bu aritmetiğin seçmende etkisi olur mu?
Parlamentonun mevcut hükümet sistemi içinde ciddi bir fonksiyonu yok adeta bypass edilmiş bir Meclis var. Yani Cumhurbaşkanlığı’nı kazanan ülkeyi yönetir ama nasıl? Demokratik, müzakereye ve mutabakata dayanan bir biçimde ve cumhurbaşkanı da yetkilerini kullanacak. Bu bir engel veya sorun değil. Çünkü cumhurbaşkanı anayasal olarak yeni sistemde çok güçlü. İstikrar bu biçimde işler. İstikrarsızlık ortaya çıkmaz. Bu mesaj seçmene verilmeli.
PROF. DR. TANJU TOSUN KİMDİR?
1965’te Bursa’da doğdu. Orta ve lise eğitimini Bursa Anadolu Lisesi, lisans eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans ve doktorasını siyaset bilimi alanında yaptı. Dokuz Eylül ve Ege üniversitelerinde 1989-2020 arasında görev yaptı. Halen emekli bağımsız akademisyen ve PolitikYol yazarı olarak Türkiye siyasal hayatı, karşılaştırmalı siyaset, oy verme davranışı, seçim analizleri alanında akademik çalışmalarını yürütüyor.