Getting your Trinity Audio player ready... |
AKPartili kardeşlerimiz Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçim çalışmaları için sağda solda; “ekonomi kötü değil, ülke battı diyorlar. Ama batmıyor. Boş konuşuyorlar. Bırakın bu CEHAPE ağızlarını. Reis bu işi biliyor ve herkesin işi tıkırında. Biraz objektif olun yahu.” diyorlarmış.
İşini iyi bildiğini söyledikleri Reis’lerinin, 21 yıllık iktidarların sonunda 2022 sonu itibarıyla dış borc 459 milyar $, iç borç ise 2 Trilyon 277 milyar TL ile rekor seviyeye ulaştı. Ancak bırakın iç borçları, sadece dış borçların ödemesi için 2023 sonuna kadar 203 milyar $ para lazım.
Peki bu ödemeleri yapabilecek miyiz?
Hazine tamtakır kuru bakır. Merkez Bankası (MB) rezervleri ise bankanın öz kaynaklarından olmayan swaplar ve özel bankaların MB’de bulundurmakta zorunlu olduğu kendilerine ait dövizleri de çıkardığınız, şimdilik eksi -72 milyar $ gibi korkunç bir rakam ortaya çıkıyor. Merkez Bankası iflas etmiş ama müflis tüccar gibi finansal argümanların yerlerini bir ileri bir geri değiştirip bir şeyler yapmaya çalışıyor ama nafile…
Peki öyleyse, son çare olarak şehit kanlarıyla kurtarılmış ülkemizin Hazine arazileri satılsa bu ödemeyi karşılar mı?
Hayır.
Çünkü ederi taş çatlasa 150 milyar $ ediyor değeri. Erdoğan hükümeti hazine arazilerini Türkiye Varlık Fonuna (TVF) devredip ister parça parça ister toplu satış yapmaya kalksa, Türkiye’deki her alandaki güvensizlik ortamında biraz eksik biraz fazla, ortalama peşin para 100 milyar $’a, arkasında İngiltere gibi küresel gücün olduğu suni devlet Katar’a veya BAE’ye satabilir. Bu iki ülkeye satmak demek topla tüfekle vatanımızı işgal edemeyen İngiltereye satmak demektir.
– AKPartili kardeşlerimiz bunlara ses ses çıkarmayıp neden hala ekonomi çok iyi diyorlar?
– Bizi salak ya da geri zekalı falan mı zannediyorlar?
– Yoksa bunlardan haberleri mi yok?
– Bu durumda asıl geri zekalı yada salak onlar olmaz mı?
Bu bağlamda daha birçok konu var.
– Kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarının Hazine’ye verdiği zararlar.
– Altın ve döviz rezervlerimizin hızlı erimesi.
– Çift kur sisteminin zararları.
– Botaş’ın Rusya’ya olan doğalgaz borçlarını ötelenmesi.
– Konut fiyatlarının dolar cinsinden 2 katına çıkması.
– Hazine’nin borçlanma maliyetlerinin rekor seviyeye ulaşması.
– Daha nice ekonomik olumsuzluklar…
Burada yazdıklarım ise sadece ekonomi alanındaki olumsuzluklar. Diğerlerini burada detaylandırarak yazsam oturur ağlarsınız ağlar.
Şimdi, belki de ilk okuduğunuzda “yok artık uçmuşsun” diyebileceğiniz bir kurgu senaryo üzerinde kafa yoralım.
“Ben ekonomistim” diyen ama geçmişte, sucuk fabrikasında çalışıp ön muhasebecilikten öteye ekonomi bilgisi olmayan Erdoğan, iktidarda kalmaya devam ederse bırakın iç borçları, dış borçların ana parasının faizlerini bile ödemesi pek de mümkün görünmüyor.
Bunu aşmak isteyen Erdoğan olağanüstü hal ilan ederek sahibi olduğumuz mülklerimizin %30’una el koyup, Hazineyi de tapularımıza ortak edip, dış borçlarımıza ve yeni alınacak borçlara teminat olarak göstermeyeceğini kim garanti edebilir?
Belki de bundan sonra da küresel diğer bir proje olan Türk halkının mülkiyetsizleştirmeye sıra gelecektir. Zaten yürürlükte olan mülkiyet yasası bunu yapmasına uygundur. Erdoğan Emekli olduğunda bile hakkında “Türk halkını ve devleti mülkiyetsizleştirerek vatana ihanet etti” iddiasıyla yargılanamaz. Hatta soruşturma bile açılamaz bu yasayla.
Şimdi buna “uçmuşsun” diyenlerle beraber hep birliktd yaşayarak göreceğiz. yaşayamayacağımızı kimse garanti edemez.
Peki öyleyse, bu olumsuzluklardan kurtulmanın yolu var mı?
Elbette var.
Bu kurtuluşun anahtarı Prof. Dr. Mete Gündoğan hocanın kurucusu ve başkanı olduğu ve içinde olmaktan şeref duyduğum, İktisat Hareketi’nin;Borca Dayalı Olmayan Para Sistemi ve Adil Bölüşüm ekonomi programındadır.
Ayrıca Mete Gündoğan hoca’nın Refah-Yol hükümeti döneminde hazinenin çok yüksek faizle borçlanmasını ortadan kaldıran ve o gününün şartlarına göre devrim niteliğinde olan ‘Havuz Sistemi’nin de mimarı olduğunu özellikle belirtmek isterim
Burnumuzun dibine kadar gelen tufan dan kurtulabileceğimizi şimdiden bilseniz iyi olur…
Sadi ÖZGÜL